Yaz mevsiminin son Salı günü... Çeşme’deki puslu hava, günbatımına doğru iyice kapanıyor. Şiddetli gök gürlemelerinin ardından nihayet yağmur başlıyor. Boyalık’ta, aynı türkuaz-gri tonlarında adeta yekpare hale gelmiş deniz ile gökyüzü, arada bir şimşeklerle aydınlanıyor.

Gitmeyi planladığımız, Çeşme Açıkhava Tiyatrosu’ndaki “Zeki Müren Şarkıları” konserinin bu şartlarda gerçekleşebileceğine pek ihtimal vermiyoruz. İlgili bir irtibat numarası bulma çabalarımız ise netice vermiyor. Derken aniden elektrikler kesiliyor. Başka çare olmadığını düşünerek, yarı karanlıkta hazırlanıp Tiyatro’nun yolunu tutuyoruz.

Kapılardaki uzun kuyrukları görünce, konserin iptal olmadığını anlıyoruz. Görevliler son derece güleryüzlü ve nazik. Amfideki ıslanmış koltuklar tek tek silindiği için bizi biraz kapıda bekleteceklerini açıklıyorlar.

Anlaşılabilir bir gecikmeyle sahne ışıkları yanıyor. Konserin sunuşunu yapan kendinden emin genç hanım, Limak Vakfı’nın “Türkiye’nin Mühendis Kızları” projesinin bursiyerlerinden olduğunu söylüyor. Az sonra dinleyeceğimiz, geçen yıl kurulan ve 70 profesyonel müzisyenden oluşan Limak Filarmoni Orkestrası da Vakfın projelerinden. Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir’in akıcı ve samimi sözlerinden sonra Tenor Murat Karahan ve Şef Oğuzhan Kavruk sahne alıyor.

Orkestra’nın genel sanat yönetmenliğini de yürüten Karahan’ın uzunca ve sıcak giriş konuşması, ilk şarkıya bağlanıyor; “Şimdi Uzaklardasın.” Hepimizin aşina olduğu bu şarkıyı bir filarmoni orkestrası ile bir tenordan, çok sesli müziğe uyarlanmış bir düzenlemeyle dinlemek, tüyleri diken diken ediyor.  

Solistin, Yıldırım Gürses’in arya formunda bestelediği bilgisini verdiği “Elveda Gençliğim”, öncesinde yalnızların el kaldırmasını rica ettiği “Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar”, Zeki Müren’in 18’indeyken yazdığı, ilk bestesi “Zehretme” ile birlikte özenle seçilmiş 17 Zeki Müren şarkısı, seyirciyle buluşuyor. Sahnedeki dev ekranda, Zeki Müren’in fotoğrafları gösteriliyor; her şarkının başı ve sonunda, söz ve müziğin kime ait olduğu yazıyor.

Ayrıca Orkestra, Aranjör Yusuf Yalçın’ın Üç Türk Halk Ezgisi ve Kürdi’li Hicazkar Longa düzenlemelerini icra ediyor. Karahan bir de programda yer almayan Sezen Aksu şarkısı söylüyor, “Masum Değiliz”. Aralarında Bursa, İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Trabzon ve Bodrum’un bulunduğu, son noktası Çeşme olan 12 duraklı turnenin her konserinde, ev sahibi şehirden bir eser de seslendiriliyormuş. Çeşme için seçim, “İzmir’in Kavakları”...

Sanki komşumuzun saygılı ve cana yakın oğluymuş gibi hissettiğimiz Karahan’ın esprili ve kucaklayıcı konuşmalarının ve tabii müziğin etkisiyle, izleyici ikinci bölümde iyice açılıyor, şarkılar hep bir ağızdan söylenmeye başlıyor. Finale doğru herkes ayakta; akıllı telefonların fenerleri, havadaki ellerde bir sağa bir sola süzülüyor... “Talep üzerine üçüncü kez seslendirilen, tüm amfinin dans ettiği “Yaralı Gönül” ile konser sonlanıyor.

Verona, Berlin, Viyana, Napoli, Los Angeles gibi şehirlerde, dünyanın en önemli opera sahnelerinde başrol oynayan başarılı tenor Karahan, projenin sahnedeki yıldızı. Sahne arkasındaki yıldız ise, kuşkusuz Yusuf Yalçın.

Yalçın’ın hassas bir denge gözeterek yaptığı düzenlemelerle evrensel formda sunulan şarkıların, orijinal karakteri de korunmuş. Bu konser serisinin amacı, Türk müziğini çoksesli yorumlayarak, geniş kitleleri çoksesli müzikle buluşturmak. Kanımca, benim gibi Türk sanat müziğindeki hüzün dozunun fazla geldiği kimselerin bu müzik türüne daha yakın hissetmesi de sağlanıyor.

Orkestra’nın Kasım’da başlayacak bir sonraki konser dizisi için Yalçın, bu kez türkülerimizi düzenliyormuş. Takiben ise, Sezen Aksu şarkıları üzerinde çalışılacakmış. Böyle bir dönemde, bizleri ayıranlardansa birleştiren unsurlar üzerinde durmak, ne kadar isabetli. Özgün değerlerimize sahip çıkıp onları parlatmak da öyle...

Yaklaşık üç saat süren konserin bitiminde, Ay’ın ve yıldızların göründüğü berrak bir gökyüzünün altında, aslında hasretlerimiz, kalp kırıklıklarımız, yalnızlıklarımız, “hicran yaralarımızla” birbirimizden pek de farklı olmadığımız duygusunun hüzünlü sıcaklığıyla amfiden ayrılıyoruz.

Not: CD kayıtları tamamlanmış olan “Zeki Müren Şarkıları”, yakında piyasaya sunulacakmış.