Ana dilimizdeki sayıları oldukları gibi kabul eder değerlerini bilmeyiz. Oysa biliyor musunuz ki aynı sayı birçok dilde ayrı şekillerde temsil edilir.
Örneğin 80 sayısı için 'quatre vingts' yani '4 - 20' kullanılan Fransızca ya da 12 için 'twelve' kelimesi ile tamamen farklı sözcük kullanılan İngilizceden söz edebiliriz. Belki de en uç örnek Danimarkacada: 92 için kullanılan 'tooghalvfems' sözcüğündeki 'halvfems' aslında 90 demek ve de Old Norsk'taki  (Eski Norveççe) 'halvfemsindstyve' sözcüğünün kısaltılmışı ve anlamı '4 buçuk 20'.
Türkçe, bilim adamlarının çağdaş tanımlaması ile numerik bir dil sistemine sahip. Hatta bu İngilizceden daha az şeffaf.
11 ve 12 sözcükleri 'on bir' ve 'on iki' çok şeffaf. Tam Fransızcadaki gibi sayıyı açıkça tanımlıyor: 'Vingt-et-un' yani 'yirmi ve bir'. Ancak 44 gibi bir sayıya geldiğimizde durum değişiyor. İngilizce 'fourty four' (44) şeffaf ve sayıyı tam açıklıyor (İngilizce 4'ün karşılığı 'four'u iki basamakta da görüyoruz). Ancak Türkçedeki şeffaf değil, çünkü ilk 10 ya da 20 sayıyı bilseniz bile 'kırk' kelimesi bize açık bir ipucu vermiyor, çünkü tamamen farklı ve 'dört' ile alakası yok.
Pekiyi bunlar neden sorun olsun ki!
Okulda bir öğretmenin bize, 'Bugünkü 10 sayı temeli üzerine kurulu desimal, yani ondalık sistemi kullanan çağdaş uygarlıklardan farklı olarak Babilliler 60 temel sayısı üzerine kurulu bir sayı düzeni kullanıyorlardı' dediğini, anlattığını hatırlıyorum. Göründüğü kadarı ile zaman dilimlemelerinde 60 sayısının baz alınmasının (1 dakikada 60 saniye, 1 saatte 60 dakika gibi) kaynak açıklaması bu.
Avantajı ortada: 60'ın 10'dan çok daha fazla çarpanı var. 10'u sadece 1, 2, 5 ve 10'a bölebiliriz. Oysa 60'ın listesi çok daha uzun: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 10, 12, 15, 20, 30 ve 60. Hatta 60'ın daha küçük herhangi bir pozitif tam sayıdan çok daha fazla böleni var.

Yine sorabilirsiniz tabii... Bunun faydası ne?
Diyelim çok eski zamanlarda bir gün bir yemek hazırladınız. Patron size 'Yemeği 2, 3, 4 hatta 15 kişiye böl' diyebilir. İşte bu takdirde hem yemekte hem de yemekte kullanılan malzemenin tam hesaplanmasında faydalı bir sistem bu. Benzer bir bakış açısı ile zamanı saniyelere, çeyrek saatlere, hatta onda bir sürelere bölmek çok kolaylaşıyor. İşte sonunda bu bölünme kolaylığı nedeniyle 60'lık Babil sistemini binlerce yıl sonra bile kullanıyoruz.
'Ama bugün 10 temeli üzerine kurulu bir sistem kullanıyoruz' savı, Batı Avrupa'da yüz yıllarca kullanılan 20'li sistemi görmezden gelmek olur. 80'in Fransızcada '4 tane 20 ve 8', İngilizcede ise 4  'score' ve 8' olarak temsil edilmesinin sebebi budur. 'Score' eski İngilizcede 20 anlamında kullanılmaktaydı.
Ancak tabii ki 10'dalık sistemin de açık avantajları var. İki elimizde, iyi ayağımızda toplam 10'ar parmak var. Tamamı olmasa da dillerin çoğunluğu sayı sayma sistemlerinde bunu vurgular.
Bunu en çok Asya dillerinde görebiliriz. Mandarin Çincesinde 92 'jiu shí èr' olarak yazılır. Bunu 'dokuz on iki' olarak çevirebiliriz. Japonlar ve Koreliler de benzer yöntemler kullanırlar.
Bu, çocukların aritmetik becerilerinin erken gelişiminde önem taşıyor ve bazı avantajları var. Bir araştırmada ilkokul birinci sınıf seviyesindeki çocuklardan 10'luk ve tek bloklardan 42 sayısı oluşturmaları istendi. Amerikalı, Fransız ve İsveçli çocuklar genellikle 42 tane tek blok kullanma eğiliminde idiler. Oysa Japon ve Koreli çocuklar 42'yi daha ziyade 4 onluk ve 2 tane 1'lik blokla oluşturuyorlardı. Buna dayanarak çocukların sayıların erken zihinsel temsil biçimlerini anadillerinin şekillendirdiği söylenebilir.
Daha çok araştırma ile irdelenmesi gereken ilgi çekecek bir nokta da sayı sistemleri bir miktar hesaplamayı gerektiren dilleri (Fransızcadaki 80 örneği gibi) bilen çocukların, daha yalın dillerin çocuklarına göre, çarpma işlemini daha kolay öğrenip öğrenmedikleri.
Her ne kadar bu çalışmada sınanmamışsa da ben özellikle Hintli birinci sınıf öğrencilerinin nasıl sonuç alacaklarını çok öğrenmek isterdim, çünkü Hint dili Hindide bir iki genel kalıp dışında 1'den 100'e kadar her sayının ayrı bir sözcük karşılığı var.