Günümüzde teknolojinin gelişmesi ile beraber elimizdeki akıllı telefonlarla ses kaydı yapmak bir hayli kolaylaştı. Kimi zaman ses kaydı alıyor ve bu ses kayıtlarını  olası tehlikelere karşı delil olarak kullanmak istiyoruz. Ancak bu durum, delil olarak kullanıp kullanamayacağım sorusunu da akıllara getiriyor. Şimdi hep birlikte ses ve görüntü kayıtlarının delil niteliğini inceleyelim. Bir dava esnasında, iddiada bulunan taraf iddiasını ispat etmek için usule ve yasaya uygun her türlü delile başvurabilir. Buna göre ses, video vb. kayıtlar da dava dosyasına delil olarak sunulabilir. Burada önemli olan dava dosyasına sunulan ses, video vb. kayıtların “usule ve yasaya uygun” olarak elde edilip edilmediğidir. Ses ve video kayıtlarının delil niteliği, usule ve yasaya uygun şekilde elde edilmesi, casus yazılımlar, hukuksuz dinlemeler, tehdit veya baskı altında alınması gibi hallerin bulunmamasını gerektirir. Hukuki sınırlar içerisinde elde edilen ses kaydı, video kaydı ve benzeri kayıtlar, boşanma davaları da dâhil tüm davalarda delil olarak kullanılabilir.Burada en çok sorulan sorulardan biri whatsapp yazışmalarının delil olup olamayacağı hususudur. Tıpkı ses kayıtları gibi, sosyal medyadaki yazışmalar, whatsapp yazışmaları da usulüne uygun olarak elde edilmişse delil niteliği vardır.

Mevzuatta düzenlenen, delil niteliği olmayan haller:

1.Anayasa md. 38/6: “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.”
2.Ceza Muhakemesi Kanunu m. 148/3: “Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez.”
3.Ceza Muhakemesi Kanunu m. 206/2-a: “Delil, kanuna aykırı olarak elde edilmişse reddolunur.”
4.Ceza Muhakemesi Kanunu m. 217/2: “Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.”

***

Ne var ki, Yargıtay yapmış olduğu değerlendirmelerde yalnızca bir ses, video ve benzeri kayıtlar ile bir vakıanın ispat edilebilmesinin mümkün olamayabileceğini ifade etmiştir. Buna göre sunulan ses ve görüntü kayıtlarının başkaca deliller ile de desteklenmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Bu sebeple, alınan bı kayıtların davayı tek başına ispata yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Bir delilin hukuka aykırı olarak yaratılması halinde bu delilin bir iddianın ispatında delil olarak kullanılması mümkün değildir. Bu çerçevede ses veya video kayıtlarının, birbirine eklenmesi, değiştirilmesi, bazı bölümleri çıkartılması veya içeriklerinin farklılaştırılması, tehdit ve baskı içerisinde alınması hallerinde ses kayıtlarının delil niteliğinden bahsetmek mümkün olamayacaktır. İlaveten, söz konusu ses veya görüntü kaydına ilişkin delillerin belli başlı şartlarda alınmasında hukuka uygunluk olduğunu söylemekte fayda vardır. Bu şartlar aşağıda detaylı olarak bahsedilecektir. Bunun dışında kalan, iki kişinin normal telefon görüşmesinin bir dava dosyasına sunulması delil niteliği taşımayacağı gibi suç oluşturacağını hatırlatmakta da fayda görüyoruz... Yargıtay uygulamasına göre, aşağıdaki şartların tümü bir arada gerçekleştiği takdirde elde edilen delil hem özel hukuk hem de ceza hukuku anlamında ses kayıtlarının delil niteliğinin olduğu  hukuka uygun delil olarak kabul edildiği anlamına gelecektir.

Bunlar:

* Suç veya haksız saldırı, “tesadüfen” veya “ani gelişen bir olay” şeklinde cereyan etmelidir. Tesadüfi veya ani gelişmeyen bir olay nedeniyle sistematik ve planlı bir şekilde delil oluşturmak amacıyla yapılan ses, fotoğraf veya video kayıtları suç teşkil eder.
* İşlenen suç nedeniyle o anda kolluk güçlerine başvurma imkânından yoksun olması gerekir. Kolluk güçlerine başvurarak kanıtların elde edilmesi mümkünse yapılan kayıtlar hukuka aykırı hale gelir.
* Kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleme ve yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla bu kayıtlar yapılmalıdır. Kayıtların üçüncü kişilerle paylaşılması veya bu amaçla yapılması suç teşkil eder.

***

Ses, görüntü veya video kaydı yapan kişinin kendisine veya yakınlarına karşı işlenmekte olan (cinsel taciz, cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bir suç söz konusu olduğunda ya da kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için kayıt yapması gerekir. Kendisine veya bir yakınına karşı işlenen herhangi bir suç veya suç teşkil etmese de haksız saldırı yokken yapılan her türlü kayıt hukuka aykırı olup delil niteliği yoktur.