Hayvanları Koruma Günü’nde hatırlatılan şu:
‘İnsanlar tarafından yaşam hakları hiçe sayılan, şiddet ve istismara uğrayan hayvanların korunması için mücadele bir gün ile sınırlı olmamalıdır.’
Tabii bu lafta kalıyor…
Bornova’dan arayan bir okuyucum, apartman yöneticisi ile olan konuşmasını, daha doğrusu ‘kedi mücadelesini’ dinlendirdi.
Daha önce de benzer tartışma olmuş, ‘Seni bu apartmandan attıracağım!’ diye tehdit edilmişti.
Kadıncağızın kedisi yok…
Yani dairesinde beslemiyor…
Belediyenin yapacağı işi üstlenmiş, belli saatlerde, kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde sokak kedilerini, çocuğunun rızkından keserek doyuruyor.
Son zamanlarda özellikle belediyeler tarafından şu slogan kullanılıyor:
‘Satın alma, sahiplen!’
Sanıyorum binde bir de olsa sloganı benimseyen çıkıyordur.
Belirli günlerde tüm belediyeler ‘Can dostlar emin ellerde!’ diye bildiri yayınlıyorlar.
Çoğu hikâye…
Çünkü tepkiler karşısında kendilerini ‘mecbur’ hissettikleri için abartılı rakamları açıklıyorlar.
Bir de vatandaşlara sorun bakalım ne diyecekler?
‘Sokaklarda bir tane kedi ve köpek kalmasın, o zaman belediyeler işlerini, görevlerini tam yapıyorlar’ demektir.
Sanıyorum geçenlerde Gazeteci Ufuk Türkyılmaz önemli bir çalışma yapmış:
Geçen ay içinde sokak köpekleri yüzünden ve çeşitli nedenlerle beş yavrumuz canından olmuş..
Bilmem kaç kişi yaralanmış, hastanelik olmuş…
Bu önemli bir sorun…
Bir kere görevli mutlaka ve mutlaka işini sevmeli…
Çok yıllar önce yabancı uyruklu bir kadın gelmiş, bir sığınaktaki dişi köpeklerin başka niyetli kişilere satıldığını anlatmıştı.
İlgilendik ve kadının söylediği gerçeği ortaya çıkardık…
Görevli, kadın ticareti gibi dişi köpek ticareti yapıyordu, bazı hastalıklı kişilere…
Ve köpek yavrularının leşlerini gömüyordu…
‘Korkunç bir gerçek!’
Şimdi Manisa’daki ‘yılkı atları’ gibi Bayraklı’da da sahipsiz atlar dolaşmaya başladı.
Neden açlar da ondan?
Domuzların kış aylarında kentlerin sokaklarına karınlarını doyurmak için dağlardan indiklerini de biliyoruz.
Hatırlarsanız;
Kemalpaşa’nın bir mahallesinde 80 yaşına gelen Foto Dursun’un kendi imkânları ile aldığı beş dönümlük arazide, engelli sokak köpeklerinin gözü, kulağı, ayağı olduğunu yazmıştım.
Sadece duyarlı insanlarımızdan yanıt gelmişti.
Resmi kurumlardan, belediyelerden ‘tık’ çıkmamıştı.
İzmir ve Ege Spor camiasının yakından tanıdığı Foto Dursun, ‘Para pul istemiyorum. Sadece hayvanların yazın güneşten, kışın yağmurdan korunmaları için sundurma istiyorum’ demişti…
Birkaç sözde yetkilinin adını verdik, tabii ki ulaşamadı…
Çünkü kapılar sıradan vatandaşa hep kapalıdır…

Çeşme’de yaşam süresi ve nüfus arttı

Uzaktan çalışma ve çevrim içi eğitim modelinin yaygınlaşmasıyla, Çeşme’deki gayrimenkullerin daha fazla kullanıldığını belirten Gayrimenkul PR şirketi, ‘Resmi nüfusu 45 bin olan Çeşme’de şu an 200 bine yakın yerleşik bir yaşam olduğunu ön görmekteyiz. İlçede yeni konut projelerine ihtiyaç artarken, mevcut gayrimenkullerin ekonomik performansı da arttı’ açıklamasını yaptı
Pandemiyle birlikte her şeyin değiştiği hayatımızda gayrimenkullerin kullanımı ve tüketicilerin satın alma motivasyonlarının da değiştiğini öne süren İzmir merkezli dijital pazarlama şirketi Gayrimenkul PR, ‘geçtiğimiz sonbahar aylarına göre Çeşme’de daha fazla insan hareketliliği görülmekte. Konutlar yaşam, iş ve eğitim alanlarına dönüştüğü için Çeşme’de düzenli yaşayan nüfus giderek artmaya başladı. Arzın önemli bir bölümü tüketildiği için dört mevsim yaşam olanakları sunan, erişilebilir fiyatlardan satılabilecek alternatif konut projelerine ihtiyaç var’ açıklamasını yaptı.

Bakırçay Havzası için

İzmir Büyükşehir Belediyesi Avrupa Birliği’nin HORIZON 2020 Programı kapsamında oluşturduğu Bakırçay Havzası'nın ekonomik ve sosyal gelişimine katkı sağlayacak “RURITAGE-Kültürel Miras Esaslı Sistematik Stratejiler Yoluyla Kırsal Yenilenme” projesi çalışmalarını sürdürüyor. Proje kapsamında İzmir’in Bergama ilçesi Kozak Yaylası Yukarıbey Mahallesi'nde açılan koordinasyon merkezinde, yayla köylerinde yaşayan kadın üreticilerle bir toplantı yapıldı.
Toplantıda proje kapsamında “İnanç turizmi”, “kırsalda gıda”, “göç”, “sanat-festivaller”, “dirençlilik” ve “peyzaj” olmak üzere altı yenilikçi alan ve bu alanların çerçevesinde belirlenen dokuz eylem planı katılımcılarla paylaşıldı.

Yedi yıl çabuk geçmiş

Ünlü tiyatro ve sinema sanatçısı Tuncel Kurtiz, 7. ölüm yıldönümünde Edremit ilçesinde Kazdağları’nın eteklerinde ki kabri başında anıldı.
Oyuncu, senarist, yönetmen ve yapımcı Tuncel Kurtiz'in ölümünün 7. yıl dönümü nedeniyle Edremit Belediyesi tarafından pandemi kurallarına uygun olarak anma programı düzenlendi.

Şiiri okundu

Kazdağları eteklerinde kurulu kırsal Çamlıbel Mahallesi'ndeki mezarı başında düzenlenen anma törenine Edremit Belediye Başkan Yardımcıları Tümdeniz Çelebi, Tayfun Gerkuş, Metin Tunçer, CHP Edremit İlçe Başkanı Deniz Onur Özcan, CHP 26. dönem Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, yakınları, dostları ve hayranları katıldı.
Edremit Belediye Başkan Yardımcısı Metin Tuncer'in seslendirdiği sanatçıya ait  bir şiir ile hayranları duygulu anlar yaşadı.
Sevenleri tarafından kabrine çiçekler bırakıldı.

Öncesi ve sonrası

Anma etkinliğinin ardından bir değerlendirme yapan Edremit Belediye Başkan Yardımcısı Tündeniz Çelebi; ‘Sanatçıyı bazılarımız sadece dizilerde tanıdık ama dizilerden çok daha fazlası vardı. Hatta öncesi vardı biz ondan öncesini tanıyorduk. Anadolu gibiydi, mütevaziydi. Zaten mütevazi törenler istiyordu. Bugün de mütevazi bir törenle kendisini andık.’ dedi.

Öldükten sonra

Sanatçının Anadolu'nun, küçük coğrafyanın her tarafını birleştiren, her şeye dair sözler söylemiş bir kişiliğe sahip olduğunu kaydeden Çelebi; ‘Her kesin derdine bir şekilde katkı vermiş ya da omuz vermiş birisiydi Tuncel Kurtiz. Bu anlamıyla kendisini tanıdığımızdan beri hep böyle takdirle, saygıyla karşılıyorduk. Bugün öldükten sonra da aynı saygıyla sevgimiz çoğalarak devam ediyor.’ dedi.

Daha önceki anma programının ardından Çamlıbel Mahallesi Muhtarlığı önünde katılımcılara dağıtılan pilav ve ayran ikramı pandemi dolayısıyla bu yıl gerçekleştirilmedi.
Bu arada şu notu da ileteyim:
Sanatçının vasiyeti üzerine herhangi bir anıt mezar vb. bir şey yapılmadığı mezarının sade bir şekilde duracağı ailesi tarafından daha önce açıklanmıştı.

Nedense hep ‘baktım’ geçtim…

Hata herhalde!
Sanıyorum, Tuncel Kurtiz’in vefatından bir yıl kadar sonra Bornova Küçükpark’ta (Tülay Aktaş Sevgi Yolunda) birileri geldi iki, belki de üç mekanı birleştirerek cafe açtı.
Duvarlarına da Tuncel Kurtiz’in filmlerinden alınan kendine özgü sözleri kazırcasına yazdırdılar.
Nedense ‘dibimdeki bu mekânı kim tuttu, kim çalıştırıyor, bu sevgi nereden geliyor?’ sorularının yanıtını ne kendime sordum, ne de aradım…
Yani önemli bir hata…
Görüyor, duyuyorsunuz…
Birçok kişi, bir sanatçımızın ya da ünlümüzün heykeli ya da büstü önünde, ya da sokak veya parkında adı yazılı tabela önünde fotoğrafını çekiyor ve oradan buradan alıntılar yaparak, bir yazı döktürüyor…
Bizler de ‘Ah bu ne sevgi!’ diyoruz…
Evet böyle insanlarımızı el üstünde tutmalı ve gelecek nesillere de mutlaka tanıtmalıyız…

Hepimizin kabul ettiği ‘kriterler’ olmalı

Bunun örneklerini yurt dışında, hemen her ülkede görüyoruz…
Tabii ki mutlaka ve mutlaka bunun kriterleri olmalıdır.
Yoksa sıradan insanların, sadece arkalarında ‘dayıları- amcaları- sevgileri’ olanların gücü sayesinde birer sıfat altında, örneğin mesleğimiz olduğu için ve başkalarını hedef almadan ‘gazeteci’ diyeceğimiz kişilerin adına neler yapıldığını görüyoruz, duyuyoruz, yaşıyoruz..
Halbuki o ‘kabartma’, abartılı kişiye, isme kadar isimsiz ne kahramanlar, yiğitler, hizmet insanları var…
Bildiğim, duyduğum, yaşadığım için her zaman söylüyorum;
Tüm ama tüm isimler tek tek ele alınmalı ve o sokağa, o mahalleye, o kente, ülkemize, insanlarımıza ne gibi hizmet vermiştir, gerçek tanıklarıyla ve kriterlerle ele alınmalıdır.
Şimdi ‘Kim bu ya!’ diyecek, bazıları için neler anlatacağım neler?
Ama arkadan konuşmak bize yakışmaz ki!
Ben sadece düşünmeniz ve her anlatılana inanmayın, demekle yetineceğim şimdilik…
‘Yaralı parmağa’ bile işemeyenler, bir kişiye bir çay, bir fukaraya bir çorba içirmeyenler, ‘hayırsever’ olarak tanıtılıyor, kentin insanlarını, şehrin güzelliklerini kendi menfaati için, geleceği düşünmeden soyan, harcayan, iliklerine kadar emen, çalıştırdığı personelini süründürenler ‘beyefendi’ diye tanıtılıyor ya, işte sorun bu…
Eminim ki, mutlaka ve mutlaka bunları hepimiz biliyoruz ama bizi öyle sindirmişler ki, ‘Aman bana bir şey olmasın’, ‘Bize bulaşmasınlar’ diye sesimizi çıkarmıyoruz…
Bakın üç dört kişi ‘Ne oluyor?’ diye sordu ve izmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer bile dün belediye başkanlarına, ‘Aman dikkat!’ diyerek, su faturalarının yükselmesine neden olan ‘katı atık’lar için yüksek rakamda tutmayın’ öneri ve isteğinde bulundu.
İşte hizmet bu…
Bir kentin insanlarının huzur ve müreffehi için kendilerini ortaya çıkaranlar…
Bir noktada ‘Kötü insan’ olarak ortaya çıkanlar…

Reklamı mı olur? Yapacaksın işte…

Hemen her belediyeden hemen her gün açıklama yapılıyor…
‘Koronavirüs denetimleri’ sürüyor, diye…
Yapacaksınız kardeşim, işiniz bu…
Üstelik size gelen talimat var..
İsterseniz, ‘Bizde her şey güllük gülüstanlık!’ deyin…
Deyin de, görün gününüzü…
Artık görevinizi yaparken de halkı kandırmaktan, aldatmaktan kaçının…
Yapacaksınız işte…
Yapmazsanız yapacak gelecek…
Zaten bu işi yapan müdürler, şefler, çalışanlar var…
Ve sizi denetleyen halkımız var…
Vatandaşı aptal mı sanıyor bunlar?
Sen aldığın maaşın karşılığını ver, yeter…

DİP EKSPRES

Seçmen, ‘Ekonomi berbat’ dedi

Aksoy Araştırma tarafından hazırlanan Türkiye Monitörü Eylül 2020 açıklandı, eylül ayının ana gündemi ekonomi oldu.
Araştırmaya katılanların yüzde 65,9’u ekonominin kötü olduğunu söylerken yüzde 87.1’i ise fiyatların ‘çok arttığını’ belirtti.
Araştırma göre halkın önemli bir bölümü de döviz kurlarındaki artışın ülke içinde fiyatları arttırdığını düşünüyor.
Çarpıcı bir diğer sonuç ise seçmenin yüzde 75.4’ünün siyasetin çözüm üretmediğini düşünmesi…
Medyanın tamamen bağımsız olduğunu düşünenleri oranı ise sadece yüzde 8!

‘Baskı artmış durumda!’   

Raporu yorumlayan Aksoy Araştırma Başkanı Ertan Aksoy, ‘Türkiye Monitörü bu ay da yine birçok konuda Türkiye siyasetine yol gösterici bilgilere sahip. Kısaca birkaç temel bulguyu özetleyecek olursak; ekonomik krizin seçmen üzerinde yarattığı baskı daha da artmış durumda.
Seçmen aidiyetinin yüksek olduğu AKP seçmeninde dahi ekonomi konusunda eleştirel bakış anlamlı oranlara erişmiş durumda’ dedi. Siyasetin yanı sıra ekonominin Türkiye gündeminin en önemli maddesi olduğunu belirten Ertan Aksoy, döviz kurlarındaki artış ve enflasyonun halkın en çok konuştuğu konular olduğunu söyledi.