Yıl 1998, bizim için çok heyecanlı bir yıl. 1989 yılından beri ISPN dünya kongresini kazanmak amacıyla her yıl teklif yolluyoruz. İlk üç içindeyiz şansımız var. Dünya kongresine katılmak için o yılki kongrenin yapıldığı Avusturalya'ya gitmek üzere uçak biletlerimizi bugünkü gibi direk uçuş olmadığından Singapur aktarmalı alıyoruz. Hatta dönüş yolunda bir daha buralara kim gelir diyerek 3 günlük bir kalış ayarlıyoruz. Türkiye'ye orada ISPN 2000 kongresini kazandırmamız Singapur tatilini daha keyifli bir hale getiriyor, bizim için. Üç gün üç gece keyifle gezip eğlendikten sonra ülkemize dönerken "Oh be! Ne iyi yaptık, nasılsa buralara bir daha gelmek için neden yok" diyoruz. Diyoruz da "Büyük lokma yut, büyük söz söyleme" diye bir atasözümüz var. 2003 de kızımızın evlenip oraya yerleşmesiyle, buralardan oralara, oralardan buralara sürekli git, gel.

***

Bu yıllar boyunca dünyada olanları dışarıdan, Türkiye'de olanları içerden izlediysem, Singapur'u da öyle izleme şansım oldu. Üstelik aralıklarla gördüğüm için değişimleri görmek daha belirgin oldu. Tarihi 11. Yüzyıla dayanan Singapur, 1819'da Sir Thomas Stamford Raffles'ın bir İngiliz limanı kurması ile gelişmeye başlamış, II. Dünya savaşında Japon işgali yaşayan ada 9 Ağustos 1965'te bağımsızlığına kavuşarak bir ada ve şehir devleti olarak Başbakan Lee Kwan Yew ile gelişmeye başlamış, şu anda dünyanın kişi başına düşen milli geliri en yüksek ülkelerinden biri haline gelmiş. Önce oluşturdukları Singapore Airlanes ile dünyanın her tarafıyla ulaşım bağlantısı kurulmuş, bir liman kenti olarak bölgenin en önemli ticaret ve aktarma istasyonu oluşturulmuş. Çeşmenin karşısındaki Sakız adasından biraz küçükçe bir yüzölçümü var ama, küçük bir ada devleti olarak endüstri (gemi yapımcılığı, petrol rafinerisi, elektronik alet, tekstil vb...) ve turizm ülkenin başlıca yüksek gelir kaynağı. Nüfusun %76,8 i Çin, %13,9 Malay ve %7,9'u Hint asıllı. Okuryazarlık oranı %95,4 genç nüfusun %65'i okula gitmekte. 5 üniversitesi, bir çok meslek okulu var. Sağlık sektöründe bölgenin merkezi olma yolunda ilerliyorlar. Trafik soldan, yasalar İngiliz yasalarına benzer. Singapur 5 milyon nüfusu ile adi suç ve terör olaylarının görülmediği nadir büyük şehirlerden biri.

***

Singapur'u bu kadar müreffeh ve huzurlu yapan en önemli şey, yüksek eğitim düzeyi, kanun ve kuralların kişilere göre esnemediği adalet sistemi. Torunumuz orada okuyor. Ondan gözlemlediğim; daha ilkokulda, araştırmaya ve düşünmeye, alternatif çözüm üretmeye dayalı, teknolojiye esir etmeyen ama onu yararlı biçimde kullanmayı öğreten bir eğitim görüyor. Resmi dil İngilizce ama çoğunluğunun dili olan Çince de öğretiliyor daha ilkokuldan başlayarak. Çağımızın yükselen ekonomik gücü olan Çin ile iletişim için önemli tabi. Yüksek eğitim kalitesiyle bölgede teknoloji ve ticarette lider olmayı sürdürüyorlar.
Singapur tam bir yasa devleti. Daha girişte uyuşturucu taşımanın ölüm cezasına çarptırılacağı beyan ediliyor ve hiç affı yok. Kurallar herkese eşit uygulanıyor, o nedenle bir düzen hakim. Küçük nüfuslu ülkeler gibi (İsviçre, İsrail vb...) herkes asker, 18 yaşından itibaren her yıl belirli bir dönem orduya hizmet ediyor, bu dönemde almakta olduğu maaşı genel müdür olsa bile devlet tarafından ödeniyor. Güçlü bir ordusu var, o nedenle komşuları tarafından hiç bir şekilde rahatsız edilmiyor. İzmir kadar nüfusu olan küçücük bir ada devletinden alacağımız ne kadar çok örnek var. Değil mi?