Bu köşede geçen yıl espor konusuna birkaç kez değinmiş olsam da, satrancın yıllar önce olimpiyat yarışmalarına önerildiğinde karşılaşılan direnç gibi, birçok okuyucunun bu sporu gerçek spor olarak kabul etmekte tereddüt ettiklerine eminim. Bu arada, bir 'satranç büyük ustası'nın (grand master) yüksek zorlukta bir maçta günde 6000 kalori harcadığını biliyor muydunuz? Bunu 2009 yılında Stanford Üniversitesi Nöroloji Profesörü Robert Sapolsky söylemişti ve teorisi o günden bu güne defalarca doğrulandı. Satrançta dünyanın 2 numarası Fabiano Caruana, kısa bir süre önce şöyle dedi: Bazen, turnuvalardan sonra tartılırım. Ağırlığımın 54 kiloya kadar düşebildiğini hayretle gördüm (Caruana'nın normal ağırlığı 61kg).
Satranç oyuncularının çok kalori yakmaları farklı bir konu. Bu ayın sonuna doğru espor takviminde dünyanın en çok izlenen espor yarışması olan The League of Legends finallerine katılan yarışmacıların beyinleri de azımsanmayacak ölçüde kalori yakacak.
Geçen hafta espor dünyasında esporun 'gerçek spor'luğunu bir kez daha kanıtlayacak bir şey oldu: Bu dalın spor insanları da politikleşti.
Yüksek lisansımı tamamladığım San Jose State Üniversitesi'nde 1968 Meksika Yaz Olimpiyatları'nın 200 metre yarışı madalya podyumunu tasvir eden bir heykel var. O yıl, altın madalyayı kazanan Tommie Smith ve bronz madalyayı kazanan John Carlos (her ikisi de bu okun mezunları) ayakkabılarını çıkararak siyahların yoksulluğunu sembolize ettiler ve siyah eldivenli yumruklarını havaya kaldırarak 'Siyahların Gücü' selamı verdiler. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki milyonlarca zenci Amerikan vatandaşının karşılaştığı eşitsizlik ve adaletsizliğe karşı dünya kamuoyunun ilgisini çekmeye çalıştılar. Bu hareket yoğun şekilde eleştirildi ve seyircilerin bir kısmı tarafından yuhalandı. Üstelik iki atlet Amerikan Olimpiyat Takımı'ndan çıkarıldı ve olimpiyatlardan atıldı. O tarihte Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Avery Brundage bir Amerikalı idi. Onun kararını eleştirenler ise, Brundage'ın 1936 yılında ABD Olimpiyat Komitesi Başkanı olduğunu, ancak Berlin Olimpiyatları'nda Alman atletlerin Nazi selamı verdiklerini ve buna bir itirazda bulunmadığını hatırlattılar.
Geçen hafta Taipei, Tayvan'dan canlı yayınlanan bir Heartstone (Activision-Blizzard tarafından geliştirilmiş bir online strateji kartı oyunu) turnuvasında iki yorumcu rakibini yendikten sonra Chung 'Blitzchung' Ng Wai'yi maç sonrası söyleşisine davet ettiler. Hong Kong merkezli oyuncu Blitzchung, söyleşiye bir gaz maskesi ile geldi. Maskesini çıkardı ve haykırdı: Hong Kong'u kurtarın! Devrim zamanı!..
Blizzard oyun yöneticileri kuralları hatırlatarak tepki gösterdi. (Bu kurallara göre Blizzard Oyunlarını olumsuz bir şekilde yansıtan hiç bir davranışa izin yok.) Blitzchung'un bir yıl süre ile yarışmalara katılması yasaklandı ve bu yıl kazandığı ödül parası 3000 doların da kendisine ödenmeyeceği bildirildi. Maaşlı ve fulltime bir profesyonel oyuncu olmayan Blitzchung ise uzun zamandan beri vicdanını rahatsız eden bir konuda yasağın da ödül parasını alamamanın da tavrına değdiğini söyledi.
İnternet ve sosyal medya, öfkeli (çoğunluğu Batı kökenli) Blizzard hayranlarının bu tavra tepkileri ve oyun yöneticilerinden hesap sorması ile patladı. Hayranların çoğunluğu hem Blitzchung'un tavrına sempati ile yaklaşıyorlar hem de cezanın ağırlığını eleştiriyorlardı. Cezanın bir başka yönü de söyleşiyi yapan iki genç yorumcunun işten atılması idi. Her ne kadar Blizzard'ın merkezi ABD'de ise de Çin büyük para kazandıkları bir ülke. Üstelik Çin'de bir bilgisayar oyunun pazarlanması açık izin ve devlet ile işbirliği gerektiriyor.
Twitter'daki eleştiri bombardımanının başlamasından birkaç gün sonra Blizzard Başkanı şirketinin karşılaştığı yoğun eleştiriler karşısında boyun eğmeye karar verdi. Blitzchung'un cezası 6 aya indirildi, ödül parası iade edildi ve iki yorumcunun cezası da işlerini tamamen kaybetme yerine 6 ay süre ile askıya alınma şeklinde yumuşatıldı.
Demek ki espor ve 'gerçek'sporlar artık giderek yaklaşıyor ve iç içe giriyor.
Şimdi Euro 2020 Finalleri eleme maçlarının ikisinde asker selamı veren Türk Milli Futbol Takımı oyuncularını uyaran UEFA'nın ne karar vereceğini izlemek ilginç olacak. UEFA kurallarına göre politik gösterilere izin yok fakat Avery Brundage'ın1936 Olimpiyatlarındaki Nazi selamına tepkisizliği konusundaki eleştirilere karşı 'bir kişinin 'politik gösteri'si rahatlıkla başka birinin 'ulusal selamı' olarak görülebilir' savunmasını da unutmamak gerekir.
Bizim futbolcuların tamamen bir sempati gösterisi olarak verdikleri selamı dünya sporuna egemen olan Batı örgütleri saldırgan bir mesaj olarak görüyor. Ancak ip onların elinde...
Aynı akşam Bulgaristan-İngiltere (0-6) maçında 1000'e yakın Bulgar seyirci Levski Stadı'nda simsiyah faşizm sembolü giysilerle yer aldı ve İngiliz futbolcularına ırkçı sloganlar attı. Bakalım UEFA bu konuda da ne yapacak?
Espor bile spor dışı mesajların alanı olduğuna göre artık sporu politik mesajlardan arındırmak zorlaştı ve daha da zorlaşacak... Demek ki esporun da diğer sporlardan farkı yok ve bu da gerçek spor olduğunun farklı bir kanıtı. Benim yumruğum havada sloganım: Espor beyin sporudur ve yararlıdır...