Geçen hafta sistematiklik konusuna girmiş ve konunun genel anlamda kalite ve standardizasyon, sürdürülebilirlik, bütünsellik, tutarlılık ve sağlam temellilik, nesnellik, somutluk ve ölçülebilirlik ile şeffaf ve adil olma gibi kavramlarla iç içe olduğunu belirtmiştik.

Basketboldaki sistematiklik de aynı şekilde bu kavramlarla bağlantılı. Ancak biz konuyu, idari anlamda (bütçe, personel vb.) değil özellikle oyuncu yetiştirme alt yapısının teknik bağlantılarıyla ele alacağız. Bir altyapı takımı için, "İdari yapısı zaten zayıf o halde bu takımdan teknik anlamda iyi bir şeyler bekleyemeyiz" ya da başka bir takım için tam tersi, "Bu takımın idari yapısı çok güçlü, o halde teknik yapısı da çok üst düzeydedir." demek çok da doğru olmayabilir. Yani konuya biraz da aynı idari şartlara sahip 2 farklı alt yapı takımının (kötü veya iyi) teknik olarak oyuncu yetiştirme becerisi ve bir anlamda bunun karşılaştırması açısından bakmamız gerekebilir. O halde gelin şu teknik bağlantılara bir göz atmaya başlayalım ve bunun için de sizlere basit ama aslında hep kafamızı kurcalayan çözümünü henüz tam belirleyemediğimiz bazı sorular sorup bunların olası cevaplarını vermeye çalışalım.

SORU-1

O çocuk bu takıma nasıl seçilmiş (diğer bir deyişle, öbür çocuk nasıl giremedi)?
En sağlam ve güvenilir altyapı takımlarımızda bile bu tür konsantrasyon düşürücü ve moral bozucu sorular gündeme gelebilmekte. Cevabı net olarak verilebiliyor mu? Sanmıyorum. Seçim göreceli bir olay diyebiliriz. Vahim olan da zaten seçimin tek başına veya bir antrenör grubu tarafından ve muhtemelen göreceli kriterler ile yapılması. Bu arada olayın daha da kritik bir yönü var. Belki bir yetenek daha kaybettik ya da olmayacak birini takıma kattık. Oysa, o çocukları seçerken tüm oyuncu grubunun ortak aklını devreye sokup basketbolun temel hareketlerinin ideal şekil ve tercihlerini bizzat gruba buldurup yine onlarla birlikte nesnel, somut ve ölçülebilir kriterlere dönüştürüp kendi kendilerini değerlendirebilecekleri şeffaf ve adil bir ortam sağlayıp uygulamaları o şekilde yapabilsek seçimin sonucu otoriteriler de dahil herkesçe kabul edilir hale gelebilir ve ne dışarıdan ne de içerden herhangi bir olumsuz tepki ile karşılaşılmayabilir. En doğru oyuncuları bulmaya da başlayabiliriz.

SORU-2

O çocuk neden az oynadı (diğer bir deyişle, öbürü neden daha fazla süre aldı)?
Bu soru da teknik ekipleri çok yoran sorulardan biri ve kesin cevabı yok gibi. Ayrıca, bu durum yüzünden hem motivasyon, hem verimlilik, hem de performans kaybı yaşanabilmekte. Üstüne üstlük milli takıma gidebilecek bir oyuncuyu daha yolun başında yok etmek veya A takımlarda bir şekilde süre almayan oyuncular arasına bir yenisini katmak da cabası. Çözüm tutarlı,  süreklilik içeren ve standart uygulamalar yapabilmekten geçiyor. Örneğin daha önce oyuncuların seçimi için kullanılmış nesnel, somut ve ölçülebilir kriterlere göre belirlenmiş bir ilk 5 oyuncusunun maç içinde o kriterlere uymaması durumunda oyundan kendiliğinden çıkması ve aynı kriterlere göre yapılmış olan şeffaf ve adil değerlendirme sonucu 6. oyuncu olarak belirlenmiş oyuncunun otomatikman oyuna girmesi ve bunun performans sıralamasına göre devam etmesi. Biraz detaylı gibi ama düşününce basit ve anlaşılır değil mi?

Yukarıdaki türde ve benzeri tüm sorulara verilebilecek cevaplar ve çözüm önerileri önceki yazılarımızda bahsettiğimiz alternatif yaklaşımın bir parçası aslında ve uygulamaya geçmek için idari yapınızın çok güçlü olmasına gerek yok. Teknik açıdan uygulamayı yapabilmek üzere eğitim almış mevcut antrenörler ilk aşamada yeterli.

Bir sonraki yazımız gelecek yıla kaldı. Konuya kaldığımız yerden yine soru ve cevaplarla devam edeceğiz. Herkese şimdiden mutlu yıllar diliyorum.