Sosyal Güvenlik meselelerinde sorunlarımız yıllardır bitmedi ve bitmeyecek gibi.
Oysa çözüm bulmak hiç de zor değil çünkü yanı başımızdaki ülkelerde bu işler tıkır tıkır yürüyor.
Bu konuda ahkam kesecek değilim ama Sosyal Güvenlik meseleleri ile her gelen iktidar kafasına ve çıkarlarına göre oynar ve bizlerde anlık çıkarlarımız uğruna yapılanları alkışlar veya körüklersek bu sorunlar hiçbir zaman bitmeyecektir.
Hadi gelin biraz geçmişe uzanalım.
Yıl 1991 rahmetli Demirel meydanlarda konuşuyor.
"Kim ne veriyorsa daha fazlasını vereceğim... Ekonomiyi 500 günde düzlüğe çıkarırım."
Tansu Çiller altında kalır mı?
"Herkese iki anahtar... Her mahallede trilyonerler... Köylüye traktör..."
Kemal Kılıçdaroğlu ise yoksullara sesleniyor.
"Her aileye 600 Tl maaş."
Bu bol keseden vaatlerden de en fazla etkilenen Sosyal Güvenlik Kurumları oldu.
Demirel 'in 1992 yılında getirdiği Erken Emeklilik yasası ile ;"2005 yılında 66 kadın ve 517 erkek çalışanın 34 yaşında emekli olduğu görüldü. Yine aynı yıl SSK'dan toplam 201 bin 696 kişi emekli oldu. Bu kişilerin 583'ü 34 yaşında, 2 bin 409'u 35-39 yaşında emekli aylığı almaya başladı. Yine aynı yıl emekli olanlardan 33 bin 295'i de 40-44 yaşında bulunan çalışanlardan oluşuyordu."
Tabii ki SSK nın batırılması için yapılan bu kadar değil.
1988 yılında Turgut Özal hükümeti de Süper Emeklilik Yasası ile SSK yı içinden çıkılmaz bir kargaşanın içine attı.
Kimi evini sattı kimisi de arabasını Süper Emekli olabilmek için.
Tabii sadece bunlar değil..
Kimi 3000 gün çalıştı kimi beş bin gün kimi 55 yaşı bekledi kimi 65.
Kimi para ödedi emekli oldu kimisi de bekleyerek.
Bu arada Milletvekilleri için 2012 de yapılan düzenleme ile Süper Emeklilik hakkı verildi ama onların Süper Emeklilik hakları SSK lı Süper Emekliler gibi hüsranla sonuçlanmadı.
Mevcut hükümetin de Sosyal Güvenlik konusunda çok parlak adımlar attığını söylemek pek mümkün değil.
2008 yılında yapılan reform ile asgari geçim düzeyi ne denli düzenlenmiş olsa da; düzenlemenin bazı maddeleri de çalışanları, çalışmaya devam edenleri adeta cezalandırıyor.
İnsanlar çalıştıkça emekli maaşları düşüyor.
Hükümetin beklenen Sosyal Güvenlik reformları için nasıl bir düzenleme yapacağı hala belirsiz ama EYT liler meselesinde Başkan Erdoğan tavrını net bir şekilde koydu. "Ne zaman emekli olması gerekiyorsa o zaman emekli olsun... Beni bu yola teşvik etmeyin seçimi kaybetsek de yokum"
Başkan Erdoğan geçmiş hükümetlerin yaptıklarından ders mi aldı bilemem ama ilk kez Sosyal Güvenlikteki saçma sapan istem ve düzenlemelere karşı böylesine net bir tavır konuldu.
Gönül ister ki Başkan Erdoğan bu net tavrını Sosyal Güvenlik Kurumları aynı çatı altında birleştiği halde hala eski statülerinin, (SSK, BAĞ KUR, Emekli Sandığı) neden devam ettiğinde, SSK lı emeklilerin  2000 öncesi ve sonrası arasındaki farkların giderilmesinde, Emeklilere her yıl yapılan zamlarda her kurum için neden farklı zam oranları tespit edildiğinde, asgari ücret üzerinden maaş alan bir emekliye 50-60 TL zam yapılırken yüksek düzey maaş alan birinin neden onun on katı zam aldığında da göstersin.
İnsanlar çalışır görevini tamamlar ve emekli olur. Emeklilik maaşı yıllara ( SSK lılar bu konudan muzdarip) eğitime, konuma göre bağlanır bunu anlarım da emekli olanların her birine neden farklı bir zam yapılır bunu anlamam.
Bu arada şunu da söylemeden geçmek istemem.
ILO ya göre dünya nüfusunun ancak yüzde 45 i etkili bir sosyal koruma ödeneğine sahip ve ancak yüzde 29 u kapsamlı bir Sosyal Güvenlik koruması altında.  Yaklaşık 4 milyar insan korumasız.
Ülkemizde Sosyal Koruma harcamalarının GSYİH ye oranı 1995 de yüzde5,6; 2000 de yüzde 7,7 ve 2013 de yüzde 13,4 günümüzde yüzde 15 ler dedir.
Geldiğimiz yer azımsanacak gibi değil ama çok daha hızlı yol alabiliriz.
Bunun yolu da ayırım gözetmeksizin bu konu ile ilgili tüm kurum ve kuruluşların bir araya gelerek kapsamlı bir Sosyal Güvenlik Yasası çıkarıp bu doğrultuda yürümektir.
Bu mümkündür..