Neşe Olcay, 1988 yılında buz pisti ile tanıştı ve buz onun için bir tutku haline geldi. 2005 yılında İzmir'in tek buz pisti Hasan Ağa Buz Pisti kapanınca, 2010 yılında Aşık Veysel Rekreasyon Alanı açılana kadar pek çok şehir gezen Olcay, ilk yarışmaya katıldığı ekiple sonuncu olduklarını ama bir şekilde kendilerini gösterdiklerini içtenlikle anlattı

Buz pateni ile ilk kez 1988 yılında tanıştığını belirten Artistik Buz Pateni Eğitmeni Neşe Olcay, "Buca'da bulunan Hasan Ağa Buz pistinde ilk defa buz pistiyle tanıştım. Daha sonra buz bende tutku haline dönüştü. Lise bittikten sonra bu işi gerçekten yapmaya karar verdim ve Büyükşehir Belediyesi'nin bünyesinde çalışmaya başladım. Kanadalı bir antrenörün gelmesi ile yardımcısı olarak işe girdim. Tabii o işten ayrıldıktan sonra bir şeyler yapmam gerekiyordu. Federasyona başvurdum ve 1997 yılında Moskova'ya gittim. Oradaki okulda buz pateni antrenörlüğü eğitimi aldım. Tekrar Türkiye'ye döndüğümde her şey çok zordu. Çünkü orada aldığım eğitimle İzmir şartları birbiriyle uyuşmuyordu. Orada sürekli bir eğitim vardı ve İzmir'de pist 6 ay açık, 6 ay kapalı kalıyordu. Önce bu sorunları aşmaya çalıştım. Öncelikle bir toplululuk yaratmam gerekiyordu. Bu sporu sevdirmem gerekiyordu. Bu nedenle buz pateni kursu alan çocuklara bu sporu sevdirmeyle başladım. Daha sonra yarışmalara katılmak için formları takip ettim. İlk ekibimle yarışmalarda önce sonuncu olduk. Belki rezil olduk. Ama bir şekilde kendimizi Türkiye arenasında göstererek, 2000 yılında milli takıma sporcu göndermeye başladık. Daha sonra milli takım kamplarından davet aldık. Bazı başarılarımızdan sonra Belediye de bizi dikkate aldı" dedi.

Hasan Ağa kapanınca şehir şehir dolaştım

2005 yılında İzmir'de Universiade öncesi Hasan Ağa Buz pisti kapanınca pek çok şehir dolaştığını söyleyen Olcay, "Hasan Ağa Buz Pisti sürekli arıza yapıyordu. Bu nedenle bize arızayı da gidermek yerine yeni bir puz pateni yapılacak alan sözü verdiler ve Aşık Veysel Rekreasyon projeden bahsettiler. Biz de olumlu baktık. Ama 6 ay boyunca bir sonuç çıkmayınca ve milli takım antrenörü de olduğum için kendimi geliştirmek adına bana gelen bir teklifi değerlendirdim ve Bakü'ye gittim. Daha sonra Marmaris'te bir otelde buz pisti açılması ile orada eğitim vermeye devam ettim. Ardından Denizli'de eğitim verdim. 2010 yılında Aşık Veysel Pekreasyon Alanı'nın açılması ile İzmir'e geri döndüm" diye konuştu.

Sahamızdan dolayı kıskanılıyoruz

Sevdiği sporu insanlara tanıtmanın mutluluğunu yaşadığını söyleyen Olcay, "Aşık Veysel Rekreasyon Alanı Buz Sahası, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin büyük bir yatırımı. Bu sahaya sahip olduğumuz için açıkçası kıskanılıyoruz. Ben Erzurum, Ankara ve İstanbul'da da görev yaptım. Ancak böyle bir sahaya sahip olan bir başka şehir yok. Burası çok modern bir tesis. Buzun kalitesi çok yüksek ve biz 12 ay boyunca bu pisti kullanabiliyoruz. Bu spor sayesinde, sosyalleşemeyen, enerjisi çok yüksek olan ve yeteneği olup da nasıl kullanacağını bilmeyen çocukların rehabilite edildiğini gördük. Ayrıca belediyemizin yapmış olduğu sosyal proje ile buraya yakın olan okullardan müdür ve rehberlik öğretmenleriyle görüşerek, okulda sorun yaratan, çok çocuklu ailelerin çocukları arasından seçilen öğrencilere düzenli olarak eğitim veriyoruz. Sene sonlarında ise bu çocukların hem sportif anlamda başarılı olduklarını görüyoruz, hem de derslerinde başarılı olduklarını gördük. Bu projemiz 4 yıldan beri gerçekleştiriyoruz ve önümüzdeki yıllarda devam edeceğiz" diye konuştu.

Buz pateninde kısa boy avantaj

Aşık Veysel Pekreasyon Alanı Buz Pisti'nde 3-7 yaş, 8-14 yaş ve 15-18 yaş aralıklarında eğitimler verdiklerini belirten Olcay, "Ancak bu yaş gruplarından bize en çok başvuranlar 4-7 yaş grubu oluyor. Salı ve perşembe akşamları 7'de, cumartesi ve pazar sabahları 11'de, aylık 120 lira ücret karşılığında eğitimler veriyoruz. Her ay kurslarımız yenileniyor. Buz pateni yapmak isteyen çocuklar da çok uzun boy avantajlı değil. Bizim için ufak tefek olması, kilosunun çok olmaması bunlar bizim için avantaj. Çünkü birini havaya fırlattığınızda ne kadar hafifse o kişiyi döndürme şansımız o kadar yüksek olur. Benim geçmişte böyle bir spor deneyimim yok benim çabam burada olmayan bir şeyi var etmek için gösterdiğim bir çaba. Yarışmalara hiç katılmadım ancak yarışmalara yüzlerce çocuk yetiştirdim. İl bazında Türkiye'de başarı oranımız yüzde 30-40 civarlarında. Çünkü ne kadar çok madalyanız olursa o kadar kupa alma hakkınız oluyor. Şu en başarılı il Kocaeli ama aramızda 10 senelik bir fark var. Biz şu anda bu on senlik farkı kapatmak için çalışıyoruz" dedi.

Esin Gençel