Değerli okurlarım,
Türk ordusu iki terör örgütünün mevzilendiği Suriye'nin kuzeyinde kapsamlı bir operasyon yürütüyor. IŞİD ile YPG'nin istikrarsızlaştırdığı coğrafyada yürütülen operasyon, iki terör örgütlenmesini de çökertmeye yönelik.
Türkiye'nin geçtiğimiz günlerde başlattığı operasyon dünya gündemine de oturdu. İngiltere, Fransa ve Almanya başta olmak üzere, pek çok Avrupa ülkesi, bu operasyonun YPG tarafından bölgede kontrol altına alındığı düşünülen IŞİD'i güçlendireceği fikrindeler. Dolayısıyla operasyona karşı olumsuz bir tutum sergilediler. NATO ise YPG'yi bir terör örgütü olarak tanımlama konusunda Türkiye ile aynı fikirde olmadığını açıkça ortaya koydu.

Arabuluculyuk aymazlığı

Diğer taraftan ABD'deTürkiye'ye yaptırım konusunda adımlar atılıyor. Anlaşılıyor ki ABD, Türkiye'nin yürüttüğü operasyonun coğrafi alanını sınırlamak için gelecek günlerde yaptırım konusunu daha fazla gündeme getirecek. Trump'ın YPG'yle Türkiye arasında arabuluculuk sözlerini kullanması ise tam bir aymazlık. Türkiye'yi terör örgütüyle masaya oturmaya çağırmak anlamına gelecek bu sözler, diplomatik zeminde söylenmemesi gereken, bir devlet başkanı ciddiyetine yakışmayan sözler...
Rusya Federasyonu, ABD ile kıyaslandığında YPG'ye karşı daha mesafeli. Ancak IŞİD endişesi ve IŞİD'in YPG tarafından dizginlendiği fikri, anlaşılıyor ki Putin yönetimine de hakim. Putin, operasyon süresinde YPG denetiminden kurtulabilecek, bu kaos ortamında Türkiye denetiminden de kaçmayı başarabilecek IŞİD teröristlerinin yeniden BDT coğrafyasına sızmasından endişe duyuyor. Nitekim bölgedeki IŞİD teröristlerinin arasında önemli sayıda BDT yurttaşının bulunması, Putin'in endişelerini arttırıyor.

Anlamlı cevap verilir

Sonuç itibariyle, Türkiye'nin operasyonu Batı dünyasında büyük tepki çekti. ABD'nin rızası pamuk ipliğine bağlı. Elindeki kartları zamanla açarak Türkiye'yi "açılım" zeminine sürüklemek istiyor. Rusya Federasyonu ise IŞİD konusunda tedirgin...
Bu koşullarda, operasyonun başarıya ulaşması için; bir diğer ifadeyle IŞİD ile YPG terörünün eşzamanlı olarak temizlenebilmesi için, Suriye yönetimiyle temas yöntemi denenebilir mi? Böylelikle, Türkiye'yi BM Antlaşması'na aykırı bir biçimde kuvvet kullanmakla suçlayan Batı dünyasına da anlamlı bir cevap verilmiş olmaz mı? Bugünün soruları bunlar...