Şimdiye kadar Haber Ekspres'te konuk yazar olarak konuğunuz oldum, artık her pazartesi bu köşeden merhaba diyeceğim. 
İzmir'e, dünyaya, ekolojiye, haklara, demokrasiye, kısacası yaşama dair yazacağım. 
Yazılarımla ilgili her türlü eleştiriye açık olduğumu şimdiden belirtmek isterim. 
Monolog yerine diyalogla yazmak isterim. 
Bugün, 25 Mayıs, hayatımın en güzel günlerinden birisi, onaltı yıl önce büyük kızım Deniz doğmuştu, onun doğumu ile hayatım başka bir anlam kazanmıştı. İlk yazımın kızımın  doğum gününde yayınlanması çok güzel bir tesadüf. 
Hayatın güzellikleriyle merhaba.
"Su'yu korumak; Efemçukuru'na dikkat! 

Suyun yaşamın kaynağı olduğu konusunda herkes hemfikir,  susuz yaşamın olamayacağının farkındayız ama 'su'yu  koruyor muyuz?
İki gün önce gazetenizde "Mahkemeden Efemçukuru için flaş karar" başlıklı bir haber yayınlandı (http://www.haberekspres.com.tr/izmir/mahkemeden-efemcukuru-icin-flas-karar-h77071.html
Haberde su havzasında olan Efemçukuru Altın Madeni  ile ilgili mahkemenin verdiği karar anlatılıyor. Gazete haberlerinin arasından kaybolan bu olay tüm İzmirlileri, İzmir'in yaşamını yakından ilgilendiriyor.
Hatırlar mısınız; altı yedi yıl önce İzmir'in en önemli sorunu arsenikli suyuydu, Göksu ve Sarıkız kuyularından çekilen sularda Dünya Sağlık Örgütü'nün tehlikeli bulduğu oranda arsenik tespit edilmişti. Sorun Manisa Çullu'daki istasyona milyarlarca liralık arıtma tesisi kurularak çözülmüştü. Arıtma tesisi kurulana dek bu kuyulardan çekilen sular Tahtalı barajından gelen suyla paçal yapılarak İzmir'e verilmişti. Bu olay dahi Tahtalı barajının  İzmir için ne kadar değerli olduğunu gösteriyor.
Tahtalı Barajı İzmir kentinin içme suyunun yaklaşık yüzde 40'ını karşılıyor. Tahtalı havzası İzmir'in en temiz yüzeysel su kaynağı, aynı bölgede yaklaşık 200 bin kişinin içme suyunu karşılaması amacıyla planlanan Çamlı Barajı var. 
Tahtalı Barajı koruma alanı sınırı ile planlanan Çamlı Barajı koruma alanı içinde yer alan Efemçukuru köyü yaklaşık onbeş yıldan bu yana altın madeni ile anılıyor. Su havzası olmasının yanı sıra, orman alanları, ekolojik üzümleriyle Efemçukuru Köyü yöresi İzmir'in damı olarak nitelendiriliyor. Bu 'dam'da yaklaşık dört yıldan beri altın madeni işletiliyor. Su havzasında altın madeni projesinin gündeme gelmesi üzerine, görülen davalarda ve dava dışında madenin yaratacağı risklere ilişkin pek çok bilimsel rapor düzenlendi, raporlarda en çok dikkat çeken tespitlere göre; "yörenin kayaç yapısı ve işletmede yapılacak zenginleştirme işlemi sonucunda maden işletmesi ağır metal kirliliği yaratacak, böylelikle bölgenin yeraltı ve yerüstü su kaynakları kirlenecek, yörenin bitki ve orman örtüsü zarar görecek..." 
Bu tehlikeyi önlemek için İzmir'de sayıları çok fazla olmasa da bir grup insan 11-12 yıldır uğraşıyor. İzmir-Bergama, Eşme, Sivrihisar, Havran/Küçükdere Elele Hareketi örgütlülüğü ile yürütülen çalışmalar sonunda kirlenmenin başladığı mahkeme kararıyla tespit edildi. 
Geçtiğimiz Eylül ayında maden sahasında yapılan keşifte "kuru atıktan alınan örneklerin analizi sonucunda, arsenik (As), kadmiyum (Cd), bakır (Cu), kurşun(Pb), mangan(Mn), nikel (Ni), selenyum(Se), kükürt (S), çinko(Zn) elementlerinin dünya kabuk ortalaması (DKO) seviyelerini aştığı"nın saptanması üzerine mahkeme kapasite artırımına izin veren ÇED iznini iptal etti.
Bunun anlamı nedir? Biliminsanlarının yıllardır uyardıkları gibi Efemçukuru yöresinde kanser yapıcı ağır metal kirliliği başlamış.
Pekiyi şimdi ne olacak? İzmir'in temiz su havasının daha fazla kirlenmemesi için  kirletici etken olan Efemçukuru Altın madeni derhal kapatılmalı.
Nasıl olacak? Yasal dayanakları var, Anayasa var, Çevre Kanunu var, Büyükşehir Belediyesi Kanunu var, Su Havzalarına ilişkin yönetmelikler var, ama bunlar tek başına yetmeyecek. 
Ne yapmalı? Olay İzmirlilerin sağlıklı yaşamını, İzmir'in geleceğini yakından ilgilendiriyor. O zaman haklarımıza sahip çıkmak zorundayız, sağlıklı çevrede yaşama hakkı ve temiz suya erişme hakkımızın sağlanması talebini yükseltmeliyiz.
Kime yönelik? Başta merkezi yönetimin ildeki temsilcisi, aynı zamanda madene işyeri açma ruhsatını veren İzmir Valiliğine, Sayın Mustafa Toprak'a, ardından su havzalarını korumak, bize temiz içilebilir su sağlamakla yükümlü olan İzmir Büyükşehir Belediye'sine, Sayın Aziz Kocaoğlu'na,  İzmirlilerden oy isteyen bakanlara.. 
İzmir'in milletvekili adaylarına sorup, tercihlerine göre oy versek ne iyi olur.
Unutmamak gerek, susuz hayat olmaz, suyu korumak gerek. 
Su 'altın'dan daha değerli, siz de değerlisiniz, "su gibi aziz olun"