Nüfusun artması ile birlikte, trafik ve araç kullanımı da sorun haline geldiği için trafik kazaları da hızla artış göstermekte. Sürücü ve motorlu araç sayısındaki artışın yanı sıra ortaya çıkan kolay ulaşım ihtiyacı, trafikte kural ihlalleri sonucu motorlu taşıtların faydadan çok zarara neden olduğunu söylemek mümkün. Bu sebeple, bu hafta trafik kazaları nedeni ile doğan tazminat alacaklarına değineceğiz.

Meydana gelen trafik kazaları sebebiyle mağdur olan kişiler veya yakınları hem sigorta şirketine hem de kazaya karışan kişiye  karşı açarak tazminat kazanabilmektedir. Tazminat davalarındaki taleplerin ayrımı, meydana gelen kazanın yaralanmalı , ölümlü olup olmadığına göre değişecektir. Tazminat miktarının bir üst sınırı olmamakla birlikte, tazminat davasının kazanılması noktasında kusur tespiti yapılarak hüküm kurulmaktadır. Bir başka anlatımla, davayı açan ve tazminat talebinde bulunan tarafın trafik kazasının meydana gelmsindeki kusuru fazla ise (asli kusurlu) bu durumda açmış olduğu dava reddedilecektir. Detaylandıracak olursak:
Ölümlü trafik kazalarında; Ölen kişinin yakınları, ölen kişinin desteğinden yoksun kaldıkları için destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin masrafları adı altında maddi tazminat talep edebilir. Ayrıca ölen kişinin yakınları duydukları elem, acı ve üzüntü nedeniyle manevi tazminat talep edebilirler.

Yaralanmalı trafik kazalarında; Yaralanmalı trafik kazalarında, kaza neticesinde yaralanan kişinin yaşamı devam ettiği için yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı yoktur. Trafik kazası neticesinde kazada yaralanan kişi, tedavi gördüğü süreç içerisinde çalışamadığı için mahrum kaldığı gelirlerin tazminini , kaza dolayısı ile yapılan tedaviye ilişkin giderleri, ilaç ve hastane masraflarını , bakıcı masraflarını isteyebilir. Ayrıca kaza nedeniyle yaşadığı elem ve ızdırap için manevi tazminat talep edebilirler. Hastane masraflarında yargıtayın özel hastanede tedavi görülmesi acil ve elzem değilse devlet hastanesi yerine özel hastanede tedavi edilmesinin tazminat kalemi olmayacağı görüşünü hatırlatalım. Zira devlet hastanelerinde de yapılabilecek kontrol ve muayenelerin özel hastanede yaptırılması maddi tazminat miktarını arttırmaya yönelik olduğu için kötüniyetli kabul edilmektedir.
Sakatlanmalı trafik kazalarında; Kişi sakatlık oranına ve tüm ömrünün geri kalanına göre meydana gelecek iş gücü kaybına yönelik zararını, tedavi masraflarını maddi tazminat olarak talep edebilecek ve duyulan acı ve ızdırap nedeniyle de manevi tazminata hak kazanabilecektir. Burada meydana gelen sakatlığın oranı tazminat oranını belirleyecektir.

Sadece Sigortaya Başvurulur mu ?

Karayolları trafik kanunu madde 97 uyarınca  “ Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı dava da açılabilir” hükmünü ihtiva etmektedir. Bu sebeple trafik kazası sonucunda sakatlanan veya engelli sağlık raporu bulunan kişiler bakımından her ne kadar başvuru yoluyla tazminat almak mümkünse de ; gerçek zarar her zaman sigorta şirketlerinin yaptığı hesaplamadan çok daha yüksek çıkmaktadır. Açılacak dava neticesinde Yargıtay’ın hesap kriterleri ve adli tıp raporları doğrultusunda tazminat hesaplamaları yapılmasında mağdurların yararı bulunmaktadır. Zira sigorta şirketlerin teklifleri ile açılan dava neticesinde hesaplanan miktar arasında bazen iki kata yakın fark olmaktadır. Burada araç sigorta ve kaskosu yapılırken, uygun fiyatlı tekliflere yönelmek yerine trafik kazalarında manevi tazminatı da kapsayan şirketlerle poliçe yapmanın önemini de belirtmiş olalım.

Trafik Kazası Sebebi İle Tazminat Davalarında İşleyiş

Trafik kazası sebebiyle tazminat davası en az bir motorlu aracın katıldığı bir kazada ölüm, yaralanma gibi bedensel zararlar ile üçüncü kişilere ait ev, araba, arazi, gibi malvarlıklarında meydana gelen zararların giderilmesi amacıyla zarara uğrayan kişiler tarafından trafik kazasında sorumluluğu bulunanlara karşı açılan bir tazminat davası türüdür. Trafik kazalarında haksız fiili bizzat işleyenler dışında da tazminat sorumluları vardır. Bunları aracın sürücüsü, aracın sahibi, aracın işleteni ve sigorta şirketi olarak sayabiliriz. Bu sebeple, tazminat sebebi ile dava açılacağı zaman davayı bu kişilerin hepsine karşı yöneltmek gerekmektedir. Aksi taktirde dava taraf yoksunluğu sebebi ile reddedilir. Trafik kazası maddi ve manevi tazminat davasında zamanaşımı ise 10 yıldır. Yani trafik kazasının gerçekleştiği günden başlayacak şekilde, 10 yıl içerisinde dava açılabilir.

Trafik Kazası Sebebi İle Ceza Davasında İşleyiş

Trafik kazası meydana geldiği zaman,  kazanın oluş şekli, yer, saati ve kazaya karşışan kişi veya araçların kazanın meydana gelmesindeki kusurunu belirleyen bir rapor oluşturulur ve ceza davası açılır. Dava esnasında tarafların iddia ve savunmaları dinlendikten sonra kusurun tespiti için bir kez daha kusur tespit raporu alınır. Alınan iki rapor arasında çelişki varsa giderilir. Yoksa, açılan ceza davasında şüphelinin ağır kusurlu olması durumunda cezaya hükmedilir. Verilen ceza düşük miktarda dahi olsa, şüpheli hakkında beraat dışında bir hüküm kurulmuş ise, bu mahkeme ilamına dayanılarak tazminat davası açılır. Bir başka anlatımla, kazada kusursuz veya tali, az kusurlu olan taraf; bu ilam ile tazminat talebinde bulunur.

Trafik kazası nedeniyle bir suç meydana gelirse ceza zamanaşımı süreleri de uygulanır (KTK 109/2). Trafik kazalarında yaralanma varsa taksirle adam yaralama suçu; ölüm varsa taksirle adam öldürme suçu meydana gelir. Trafik kazası neticesinde ölüm veya yaralama varsa, ceza kanununda o suç için öngörülen dava zamanaşımı süresi ne ise, maddi ve manevi tazminat davası açma süresi de odur. Ceza kanunundaki temel dava zamanaşımı süresi geçse bile, ceza davası devam ediyorsa, yani ceza hukukundaki “uzamış dava zamanaşımı” devreye girmişse, ceza davası devam ettiği müddetçe herhangi bir zamanaşımı süresine bağlı olmadan trafik kazası nedeniyle tazminat davası açılabilir.