21 Şubat 2019'da Başkan Donald Trump en kısa zamanda ABD'de 5G hatta 6G teknolojisi istediğini tweetledi. Ona göre yeni teknoloji, 'bugünün standardından çok daha güçlü, çok daha hızlı ve çok daha akıllı' olacaktı.
Her ne kadar daha hızlı, kablosuz ağ teknolojisine olan talebini takdir ediyor ve bu isteği paylaşıyorsam da 6G teknolojisi henüz doğmadı. Bu durumda ya endüstrinin bilmediği ve sadece onun bildiği bir şey var ya da bir çok insan gibi o da hücresel ağların bir üst seviyeye yükseltilmesini ekranınızın tepesinde yer alan veri bağlantı adını değiştirmek kadar kolay sanıyor.  
G bilindiği gibi 'generation', nesil ya da kuşak anlamına geliyor. Türkiye dahil tüm sanayileşmiş dünya bugün için 4G LTE (4th Generation Long Term Evolution - 4'üncü Nesil Uzun Süreçli Evrim) standardını kullanıyor ve bu 4G standardının bazı nitelikler ile performansı iyileştirilmiş seviyesi.
ABD'deki AT&T şirketi 4G LTE ağında akıllı telefon ekranlarının tepesine 5GE harflerini koyarak aslında müşterilerini aldatıyor. Tabii ki şu anda hiçbir yerde 5G yok, ancak teknoloji hazır ve ABD'de 2020'ye kadar 5G uygulamasına geçileceğini tahmin ediyorum.
Bildiğiniz gibi bizim '4G LTE'miz çoğu zaman 4,5G olarak pazarlanıyor, ancak bazı hizmet sağlayıcılar artık bu şekilde kullanmaktan imtina ediyor. Benim telefonum en yakın yerel baz istasyonuna bağlandığında ekranda doğru biçimde 'LTE' okunuyor.
5G teknolojisi yaklaşırken, 5G'nin 4G'ye göre ne gibi avantajlar sağlayacağından söz etmenin okuyucularımızın ilgisini çekebileceğini düşündüm.
LTE teknolojisi genellikle 5-10 Mbps'lik - yani saniyede 5-10 Megabit - bir veri transfer hızı içeriyor. (Buradaki küçük b'ye dikkat. Küçük b bit büyük B ise bayt (8 bit) anlamında kullanılıyor.)
5G büyük olasılıkla 1 Gbps'nin yani saniyede 1 Gigabitin üzerinde bir hız sağlayacak. Bu LTE'den 100 kez daha hızlı demek. Türkiye'de VDSL internet bağlantılı evlerdeki 25 Mbps'lik hızı bunun ile karşılaştırırsanız durum daha iyi anlaşılır. Hızımız 'okkalı' bir biçimde 40 kat artacak.
Hücresel ağların en büyük sorunlarından bir tanesi genel olarak veri gecikme sürelerinin (verinin göndericiden alıcıya ulaşımı için geçen süre) yüksek olması. Bazılarımız, 10-15 yıl önce şehirlerarası telefon konuşmalarında karşı tarafın sesimizi duymasının bir süre aldığını hatırlayacaktır. Ya da TV ekranlarında uydu bağlantısı ile röportaj yapılan birinin bir parmak kulaklıkta, sunucunun sözlerini beklediğini fark etmişsinizdir. İşte buna 'latency'- gecikme süresi -diyoruz.
Uydu iletişiminde gecikme süresi genellikle 500ms (milisaniye) civarında. Yani ilk mesajın alıcıya ulaşması için geçen süre bir saniyenin yarısı dolaylarında. LTE'deki gecikme süreleri ise yaklaşık 25-100 milisaniye.
5G standardında, şimdiki hücresel iletişimde kullanılan mikrodalga aralıklarının daha yukarısında iki yeni yüksek frekans bandı kullanılacak. Bugünkü kablosuz iletişimin (Wi-Fi ve hücresel gibi) çoğunluğu 1GHz (1 Giga Hertz) bant aralığından daha aşağıda. Bu nedenle bu bantlar çok yoğun.
Dalga boyları milimetre olduğu için Milimetre Bantı olarak da bilinen, en yüksek frekans bandı, teorik olarak 1ms'lik (saniyenin binde biri) gecikmeli 10 Gbps gibi inanılmaz hızlara ulaşabilecek.  Bu 'sürücüsüz araçlar' gibi yepyeni uygulamalarda kolaylık sağlayacak.  Sürücüsüz bağımsız araçlar teknolojisinin gerçekçi bir şekilde kullanılabilmesi, bu araçların birbirleri ile trafik durumları ve optimal trafik akışı gibi konularda gerçek zamanda iletişimini gerektirecek. Uzaktan komuta edilen ağır makinelerin kullanımında da, tehlikeli ortamlardaki risklerin azaltılması için 5G'nin düşük gecikme sürelerinin büyük önemi olacak.
Ancak bu kadar yüksek frekans ve kısa dalga uzunluklu radyo dalgaları kullanımının da mutlaka bir eksi tarafı var. Evinizde 5GHz sinyal yayan bir kablosuz bağlantı noktanız varsa bunu yaşamışsınızdır. Aktarma hızlarında ve gecikme sürelerindeki düzelme vardır ancak evde çok fazla beton duvar varsa bu alanı kapsamak zorlaşmaktadır. Bu nedenle, hizmet sağlayıcılar tüketici 5G'si için 1Gbps kadar hızlarda bir orta bant spektrumu tercih edebilirler. ABD'de iki hizmet sağlayıcısı da (Verizon ve AT&T) küçük hücre adını verdikleri hücrelerden - daha az güç yayan baz istasyonları - çok daha fazla kullanarak daha iyi kapsama alanı sağlamak için yüksek bant (milimetre dalga) spektrumu kullanacaklarını açıkladılar.
Hiç kuşkum yok ki çok uzakta olmayan bir gelecekte muhtemel 5G yayılımı konusunu Türkiye de düşünme ihtiyacı hissedecek. Ancak 4G LTE, tüketiciye çok daha yüksek maliyetlerle de olsa, halen evlerinizdeki (bir büyükşehirde yaşamıyorsanız) VDSL bağlantısına eşit ya da daha fazla veri aktarım hızı sağladığına göre, önce hizmet sağlayıcılarının daha çok eve ve işyerine fiber optik ağ bağlantısı kurma kararlılığını görmeliyiz. GPON'ların (Gigabit Kapasiteli Pasif Optik Ağ) fiyatları hızla düşmeye devam ettiğine göre bu ne zordur ne de pahalı...
Özetle şunu söyleyebiliriz: 5G, hatta Trump'un dediği gibi 'olmayan 6G', mutlaka büyük faydalar, kolaylıklar, hızlar getirecek. Ancak devletler ve özel sektör hizmet sağlayıcıları nezdinde yatırım kararlılığı, teknik hazırlık ve yüksek maliyetlere finansal hazırlık gerekmekte. Bunu yapan toplumlar ve pazarlar her zaman olduğu gibi yeni teknolojinin nimetlerini erken toplayacak ve öne geçecekler.
Teknolojide öne geçmek hatta geride kalmamak için koşmak yetmez. İsteklilik, inanç, güç, yaratıcılık, kararlılık ve devamlılık gerektirir.
Ancak unutmayalım bu konuda da en iyi beyinleri en yüksek ücretleri, imkânları ve teknik çalışma ve araştırma ortamı veren ABD toplamakta, Çin ise kopyalamakta ama daha ucuza mal etmekte.
İletişim teknolojisinde düşmemek için baştan koşmak gerekir. Hemen koşmaya başlamalıyız.