Salı akşamı, İzmir futbolunun geleneksel tatlarından Türkiye Spor Yazarları Derneği Turnuvası açılış maçında Altay ile Altınordu karşılaştı. İki takımın da oldukça istekli oynadıkları karşılaşmada tek golü atmayı başaran Altınordu adını finale yazdırmayı başaran taraf oldu. Altay maç boyunca topa daha çok hakim olmasına ve özellikle golü yedikten sonra neredeyse tek kale maç oynamasına rağmen istediği gole bir türlü ulaşamayınca turnuvaya, tüm kazanan diğer takımların toplamından daha fazla kupaya sahip olmasına rağmen, veda etmek zorunda kaldı.

İzmir'de ilk defa izlediğimiz Altay'ın istekli oyununa rağmen hücumda kaleye gidememesi, müdafaada ise çok kolay pozisyon vermesi sezon öncesi uyarı zillerinin çalmasına sebep oldu. Geçen yıl tüm lig tarihinin rekorlarını kırarak gol kralı olan Marco'nun bu ilk maçta etkisiz görüntüsü ve kadro derinliğinde onun yerini doldurabilecek hiçbir alternatif oyuncunun olmaması Altay'ın geçen yılın aksine bu yıl gol yollarında sorun yaşayabileceğine dair endişe yarattı. Ama topa hakim olmayı başarabilen orta sahası ve bu yıl da çok istekli başlayan Kappel'in varlığı Altaylıları bir nebze teselli edebiliyor. Eğer Kappel mental olarak hep hazır kalabilirse, iddia ediyorum bu yılın ligin flaş ismi olacaktır.

Hücumda topla oynamayı seven Altay, savunmada ise, topu her rakibine bıraktığında kalesinde tehlike yaşamak zorunda kaldı. İyi görüntüye rağmen bu kadar rakibe çok pozisyon verilmesi ve bunların çoğunun pozisyon hatasından kaynaklanması, Altay'ın bu yıl sürpriz yenilgilerle karşılaşabileceği ve hak ettiği maçlardan istediğini alamayacağı korkusunu yaşattı. Ligin tecrübeli hocası Sait Karafırtınalar'ın savunmadaki bu sıkıntıya acil tedbir oluşturacağına inanıyorum.

Futbolun teknik yanlarını bir yana bırakırsak, Altay'ın yürek emekçisi Eftal Atalan'ı tribünlerde görmek herşeyden daha değerliydi. Geçmiş yıllarda yakalandığı kan hastalığında maske ile gelerek tribün liderliği yapan Atalan, bu yıl liglerin bitiminden sonra üzücü bir şekilde beyin kanaması geçirmiş ve o günden beridir oluşan felç durumuyla ilgili mücadele veriyordu. Önce hayati tehlikeyi atlatan, sonra günden güne iyiye giden Atalan, Altay'ın hiçbir maçını kaçırmamayı başararak, sezonun İzmir'deki ilk maçına gelmeyi başardı. Yüreğinde Büyük Altay sevgisi ile her zorluğu aşmayı başaran, koca yürekli insana bu satırlardan bir kez daha geçmiş olsun demek istiyorum. O Altay'a her zaman güç verdi, görülüyor ki Altay da ona güç veriyor. Umarım onun yapıcı sevgisi, tüm taraftarlara ve bir davaya kendini adayanlara örnek olur.