Tarihten bildiğim birşey yok. Sonra Google'a yazdım. Türkler ve cam diye. Özel birşey çıkmadı. Fakat ben hala anlamış değilim bu cam, özellikle de şişe düşmanlığını. Bir kere onu kesinlikle çöpe atmıyor Türk insanı. İçindeki sıvıyı tükettiği yerde şişesini bırakıyor. Genellikle de daha kötüsünü yapıyor. Artık içtiği sıvıdanmı bilinmez. Her zaman şart değil ama genellikle alkol oluyor bu. Dedim ya, bu şart değil. Bazen soda, yada kolalı bir içecek te olabiliyor. İçindeki ne olursa olsun. Farketmiyor onun için. Sıvıyı aldıktan sonra, o cam şişeyi düşman gibi yada bir silah gibi görmeye başlıyor. Artık o anda aklından ne geçiyor, kime kızıyorsa, ya da bu camla ne alıp veremediği varsa, şiddetle uzağa fırlatıyor, veya yere çarpıyor. Onun paramparça olduğunu, kırıldığını görmesi, duyması lazım. Bu on da nasıl bir rahatlama sağlıyor hala anlamış değilim. Sonra alıp başını gidiyor. Artık bu cam kırıkları, tam bir felaket. Ormanlık bir yerdeyse, mercek etkisiyle güneşli bir hava da bir orman yangınını başlatıyor. Arabada yaşanmışsa bu camla olan düşmanlık tabi ki yola fırlatılıyor ya. Artık bir bisiklet tekerini mi, keser, bir yayanın ayağını mı bilinmez. Her bisiklete bindiğim de en çok bu cam kırıklarından korkuyorum. Bütün yollar bunlarla dolu çünkü. Medeni memleketlerin camı ayrı, plastiği ayrı, kağıdı ayrı toplaması boşuna değil demekki. Hem bunları geri dönüşüme sokuyor, hem de camların bir çevre felaketi yapmasını engellemiş oluyorlar.

İzmir gibi, Türkiye'nin en modern şehri olduğunu iddia eden bir yerde bile bu cam kırıklarından geçilmiyor. Çünkü insanımız eğitimli gibi bile görünse, eline cam şişeyi aldı mı dayanamıyor, adeta kurşun sıkar gibi çevreye fırlatıyor. Emin olun, ertesi gün bu cam kendinin yada çocuğunun bir yerine batsa en sert tepkiyi de yine kendi veriyor. Bir gün önce o camı oraya kendisinin attığını unutarak.

Bitsin artık bu şişe ve cam düşmanlığı. Çünkü kırılan her şişe yerine göre, çok değişik sonuçlara yol açıyor. Zaten çok az olan, ve Sık sık ortaya çıkan orman yangınlarının sebebinin bu olduğu düşünülüyor mesela. Üstelik, yürüdüğümüz, bisiklet bindiğimiz, oturup kalktığımız, çoluk çocuğumuzun oyun oynadığı alanlardaki cam kırıklarının yarattığı tehlike bir yana, bizim medeniyet seviyemizi de göstermeye yetiyor. Hepimiz için, daha yaşanılabilir bir dünya için, cam ve can kırıkları olmayan bir dünya için, şişeleri kırmayalım, kırdırmayalım.

Gözü kapalı yürüyebileceğimiz, bisiklet sürebileceğimiz, ormanları yanmayan, ayakları kesilmeyen insanların rahatça yaşadığı dünya için biraz daha dikkat, biraz daha saygı lütfen.