Bilmem dikkatinizi çekti mi? Son günlerde televizyonlarımızda yeni bir "Kamu Spotu" yayınlanıyor. Bayağı da ilginç ve etkileyici. Gerek ses efektleri gerekse görsel efektler için anlaşıyor ki üzerlerinde özenle çalışılmış ve sonuçlandırılmış olmalı.
İster misiniz? Haydi gelin bu spottan benim aklımda kalanları birlikte okuyalım.
*Hem doğu hem batıyız biz, medeniyetlerin buluştuğu bu topraklarda binlerce yıldır oluşan bir harmoninin birlikte zengin, birlikte güçlü ilahi ahengiyiz biz;
*Her seferinde yeniden doğduk küllerimizden;
*Azmi inovasyonla bilenen, genç ruhu tutkuyla büyüyen, inancıyla gelişen bir ülkeyiz biz;
*Türkiye, yeni markasıyla hikayesini dünyaya anlatıyor;
*Türkiye, gücünü ve potansiyelini keşfet.
*TURKEY, Discover the potentiel.
İzleyebildiğim kadarıyla her bölümde İngilizce bazı kelimeler kullanıldığına göre ülkemizde kamu spotu olarak televizyonlarımızda görebildiklerimiz sanırım yakında yurt dışı tanıtımlarda da kullanılabilecektir. Özellikle; spotun son bölümündeki vurgulamadan da anlaşılıyor ki artık ülkemizin markası kesinlikle "TURKEY" olmuştur.
Ne garip tecelli(!) Biz, bazı gariplikleri bilerek mi yapıyoruz diyerek düşünmeye vurdum kendimi. Fazla bilgiçlik taslamama gerek yok sanırım. İngilizcede "Turkey" düz anlamıyla "Hindi" anlamına gelmektedir. Öte yandan Amerikan argosundaki anlamı ise oldukça değişiktir. Belki onu bilenler de çıkacaktır ama ben belleklerde yenileyivereyim istedim. Sıkı durun. İnkılap Kitabevi'nce 1991 yılında basılan "İngilizce-Türkçe Argo Sözlüğü"nün 360'ncı sayfasındaki açıklamaya göre "Turkey" kelimesi "Ahmak, alık, andavallı" anlamına gelmektedir. Durun bir de ikinci anlamı var. Onu da yazayım; "Kalitesiz gösteri, fiyasko". Galiba yetmemiş ki  üçüncü anlamı da kullanılıyormuş: "Yararsız, boş, değersiz bir şey". Nasıl beğendiniz mi? Tam tamına bizim markamız (!)
Şimdi diyeceksiniz ki ne yapalım? Ülkemiz için kullanılmakta olan "Turkey" kelimesinin böylesi garip anlamlar taşıdığını fark edip doğrudan "Türkiye" şeklinde kullanılmasını sağlamak amacıyla sanırım İstanbul Ticaret Odası öncülüğünde bazı girişimler olmuştu. Hatta bazı ürünlerin etiketlerinin üstüne "Made in Turkiye" yazıldığını hatırlıyorum. Sanırım bu yazdıklarımı okurlarımızdan da anımsayanlar olacaktır. Elbette; bu olumlu düşüncelere ve uygulamaya devletimizin sahip çıkıp desteğini esirgememesi gerekiyordu. Esirgememek gerekiyordu ama heyhat, işte o günlerden bu günlere geldik. Ve markamız "Turkey" oldu.
Eskiler bilirler Afrika'da "Habeşistan" adında bir ülke vardı. Bizler ortaokullarda liselerde hep Habeşistan diye öğrenmiştik. Görevlileri; devletlerinin adının "Köleler Ülkesi" anlamına geldiğini düşünerek bir karar verdiler. Aldıkları bu kararla ülkenin adını "Etiyopya" olarak düzelttiler. Yabancı ülkelerdeki temsilcilikleri de aynı günde isimleri değiştirdiler. Aldıkları kararı "Birleşmiş Milletler" örgütüne ve tüm uluslararası kuruluşlara da onaylattılar. Daha neler mi yaptılar? Onları da aklımda kaldıkları kadarıyla yazdıklarıma ekleyeyim. İlişkili oldukları her devlete birer nota vererek "Habeşistan" adıyla yapılacak bildirileri kabul etmeyeceklerini hatırlattılar. Ötesi de var; Habeşistan adresiyle gelen her postayı da anında iade ettiler, gelecekler için de aynı uygulamanın süreceğini cümle aleme duyurdular. Hani benzetmek gibi olmasın bizim ülkemiz; bağımsızlığını nasıl söke söke aldıysa onlar da ülkelerinin isimlerini söke söke düzeltiverdiler.
Demem o ki; bazı değişiklikler istenirse yapılabilir. Yeter ki devletimiz istesin. Etiyopya'nın yakın geçmişte yapabildiğini biz yapmaktan aciz miyiz? Ama; bizleri yönetenler belki de TURKEY isminin ülkemiz insanları için kullanılabileceğini düşünüyorlarsa, ha bakın ona bir şey diyemem. Olsa olsa Aziz Nesin'i anımsarım.
Esenlikle kalınız...

TÜRKÇE İÇİN EK:
DEKARATÖR değil DEKORATÖR (TDK Türkçe Sözlük Sh.614).