İstanbul'da tekrarlanan 23 Haziran BŞB başkanlığı seçimlerini Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu 31 Mart seçimlerindeki oy farkının 60 katını alarak bir kez daha kazandı. Haksızlığa karşı oluşan reaksiyonun bu kadar güçlü olması, insanların ne denli etkilendiğini açıkça gözler önüne seriyor. Aslında bu seçimin kazananı "Üslup" oldu. Üslup: Sözlük anlamı "tarz, yol, usül"dür. Edebiyat terimi olarak üslup, dilsel araç ve olanaklardan yararlanarak düşünce, duygu, hayal ve eylemlerin özgün, kişisel bir yaklaşımla ifade ediliş biçimi, anlatılış tarzı. "Biçem, stil, deyiş, eda, özanlatı, tarz" kelimeleri de aynı anlamda kullanılmıştır. Üslup kişiye özgüdür; Bir bakıma parmak izi gibi bir şeydir. Bir tarafta kucaklayıcı, birleştirici, uzlaştırıcı bir üslup, bunun karşısında itici, ayrıştırıcı, aşağılayıcı bir üslup çarpıştı bu seçimlerde.

***

Mecliste temsil edilen HDP'yi, malum terör örgütü ile aynı kefeye koyup, bu partiye oy verenleri terörist olarak nitelendiren üslup kaybetti. Madem HDP terör örgütü, o zaman niye kapatmıyorlar? HDP'nin tutuklu eşbaşkanına ve söylemlerine karşılık, İmralı'daki hükümlünün şaibeli mektubunun koz olarak kullanılmaya çalışılması, Kürt kökenli seçmeni öte yana itti. Bu konuda çok hassas olan MHP'li seçmen, İmralı kartına çok içerledi öte yana itildi. Cumhurbaşkanı gibi, İmamoğlu da Karadenizli. Karadenizlileri "Pontus" diye aşağılayan üslup kaybetti. Karadenizli vatandaşlarımızın yaşadığı, AKP'nin oy çoğunluğu olan İstanbul ilçelerinde son seçimde belirgin şekilde Millet İttifakı'na kayan oylar bunu çok doğruluyor. 13 bin farkı yetersiz bulup, anlaşılmaz bahanelerle seçimi iptal ettirenler, "kul hakkı" söylemi ile öne çıkan üsluptan 800 bin fark yiyerek cevap aldılar. Aynı zarfa konan 4 pusuladan neden birinin iptal edildiğini bir türlü açıklayamayanlar, kendi seçmeninin bu anlamsızlığa karşı İmamoğlu'na yönelmesini de hala anlayamıyorlar.

***

Geleceğe dair ümit veren "Her şey çok güzel olacak" diyen, İstanbul sorunlarına çözümler üreten üslup kazandı, yeni bir vaat sunamayan, karşısındakini itham eden, 25 yıldır niye söylediklerini yapamadıklarını anlatamayan üslup kaybetti. "Hak yemem, hakkımı da yedirmem" diyen üslup karşısında, "Çok basit: çaldılar" diyen üslup kaybetti. Azarlayan, aşağılayan, dışlayan üslup, sevgi dili, herkesi kucaklayan dil karşısında kaybetti.

***

Seçim sonrası değerlendirmeleri bazı TV kanallarında izliyorum. Üslup meselesini hala bazı yorumcuların kavrayamadığını görüyor, (İmamoğlu'nun söylediği gibi) üzülüyorum. AKP'nin düştüğü durumu hala kavrayamamışlar. Üslup dışında; yoksulluğun, işsizliğin, liyakatsizliğin,  kendilerini bu duruma getirdiklerinin farkına hala varamamışlar. Sorunu hala demagoji yapıp, hala ayrıştırıp başka yerlerde arıyorlar. Gerçekle yüzleşmekten kaçıyorlar.

***

Haksızlığa karşı tavır, çığ gibi büyüyüp, bu seçimi İstanbul BŞB seçimleri olmaktan çıkardı, Türkiye'nin hak, hukuk, adalet, özgürlük arayışına çevirdi. Bir domino taşı etkisi bundan sonraki siyasal süreci de etkileyecektir. Ekonomik sorunları çözemeyen, giderek derinleştiren, dış ilişkilerimizi karma karışık hale getiren bu hükümet sistemi ve bunun temsilcisi olan AKP'yi artık zor günlerine doğru sürüklüyor. Türk halkının karşısında çıkan umut ışığı ise gözlerimizi kamaştırıyor. Küçücük bir çocuğun yarattığı slogan "Her şey çok güzel olacak", önümüzü aydınlatıyor. "Mart'tan sonra bahar" denmişti, şimdi yaz geldi, herkes cıvıl cıvıl. Bundan sonraki süreci hep beraber izleyeceğiz. Güzel günlerimiz olması dileğiyle.