Cemal Süreya'nın Güz Bitiği adlı kitabında 'keşke yalnız bunun için sevseydim seni' dizesiyle son bulan 20 şiir var. Şairimiz bu kısa şiirlerinde bizi elimizden tutup uzun Anadolu'da dolaştırıyor. Toplanıp göçen kuşlardan haber veriyor. Pencerelerden madeni paralar gösteren saat beş nalburları ile tanıştırıyor. Nişantaşı'nda bir ilkokul bahçesine götürüyor, hızla geçen otobüslerin ardında benzeşmeyi resmediyor.

Sonra Afyon Garı'ndaki küçük kızı hatırlatıyor. Hani, trene binerken pabuçlarını çıkaran küçük kızı... Varto depremini, yardım olarak Batı'dan gönderilmiş bir kutu süttozunu ve sutyeni... 'Adam süttozuyla evinin duvarlarını badana etmişti, Karısıysa saklamıştı ne olduğunu bilmediği sutyeni, Kulaklık olarak kullanmayı düşünüyordu onu kışın' hani...

Sonra; 'Eşiklere oturmuş bir dolu insan' arasından geçerek, Senaryocu bir bayanla oturduğu bankta; tanrım diyordu, 'Tanrım siz şu uzun Anadolu'yu çocukluk günlerinizde mi yarattınız?' diye soruyordu. Sonra 'Ölüyorum tanrım' diye yeniden sesleniyordu;

"Ölüyorum tanrım
Bu da oldu işte.

Her ölüm erken ölümdür
Biliyorum tanrım.

Ama, ayrıca, aldığın şu hayat
Fena değildir.

Üstü kalsın..." diyordu. Şairin çocukluk günlerinde yaratıldığına inandığı 'şu güzel, uzun Anadolu'dan bir Cemal Süreya geçti. Geçerken 'ÜSTÜ KALSIN' dedi. Şair ki kelimelerle hayatı çoğaltandır. Çoğalttığı hayatın üstü bize kaldı. Cemal Süreya'yı, aramızdan ayrılışının 29. yılında saygı ve rahmetle anıyorum...