Beyin öğrenir çünkü onun işi budur!
Beyin temel öğrenme, anlamlı öğrenme için beynin kurallarının kabul edilmesini ve öğretimin zihindeki bu kurallarla örgütlenmesini içerir.
Bu insan beynine öğretme işidir.
Birçok kaynaktan da biliyoruz ki, örneğin, çocuklar yaptıklarının üzerinde daha çok konuşabildiğinde ve öğretmenleri tarafından uygun sözcükler daha çok kullanıldığında öğrenme daha çok ve başarılı oluyor.
Genel amacımız; öğrenmeyi ve öğretimi geliştirmek olmalıdır.
İnanmayacaksınız ama iş dünyasındaki belli başlı kişiler, son zamanlarda, öğrencilerin mantık kurallarına uygun düşünme becerileri edinmelerini gerektiğini söyleyegeliyorlar.
Bu ne demek?
Eğitim iyi değil, demek…
Mezunların istenileni vermediğini gösteriyor bu düşünce…
Şunu da söyleyebiliriz:
Belli bir ölçüde, çoğu kez de bilinçsiz olarak, birçok okul ve birey beyin temelli öğretimle ilgilenmemektedir.
Bunun için de Milli Eğitim programlar yapmalı ve öğretmenleri eğitmelidir.
Şimdi bu cümleme hem yöneticiler hem de öğretmenler karşı çıkacaklar…
Birileri 'Bizim işimize burnunu sokma!' diyerek kendilerini yenilemekten kaçacaklar, diğerleri de 'İşimiz gücümüz yok, böyle organizasyonları, seminerlere mi katılacağız?' diyecekler…
Çünkü oturmak varmak düzeni değiştirmek onlara mı kalmış!
Bir iddiam da şu:
Her dalda mesleki eğitim ve seminerler, toplantılar mutlaka ve mutlaka mesai saatleri dışında, örneğin hafta sonları yapılmalıdır..
Diğer türle başkasının hakkını yemek oluyor…
Bunu da hiçbir personel istemiyor…
Ama herkes şikayeti biliyor…
Örneğin veliler öğretmenlerden, öğretmenler veli ve öğrencilerden şikayetçiler…
Mutlu ve huzurlu bir toplum olmak istiyorsak, bazı meşakkatlere birlikte katlanmalıyız, yoksa şikâyetlerin ardı arkası kesilmez…
6-13 yaş gurubundaki çocukların ana babalarının yüzde 58'inin hem annesi hem babası çalışmaktadır. (Pandemi dönemi hariç).
Bugün doğan her beş çocuktan üçü on sekizine gelmeden tek ebeveynle yaşamak zorunda kalacaktır.
Beş ya da daha küçük yaştaki çocukların yüzde 58'i yine tek bir ebeveynle yaşamaktadır.
Bu sayı 6-13 yaş grubunda yüzde 68'e yükseliyor.
Bugünkü tahminler:
Çocukların; anne babayla geçirilen her bir saate karşılık altı saati televizyon karşısında geçirdikleri gerçeğidir.
Şunu da söylemeden geçemeyeceğim:
Öğretim bir konuyu bilmek, sade bir dille anlatmaktan daha fazla bir şeydir.
Öğretim; öğrencilerin nasıl düşündüğünün, ön kavramaları ve yanlış kavramaların bilinmesiyle ilgilidir.
Bir noktaya daha dikkat çekmek istiyorum:
En az uyku alan ergenlerin, yeni bilintileri özümsemede, daha fazla zorlandıkları ve daha az yaratıcılık gösterdikleri de gözlenmiş ve kanıtlanmış durumdadır. (Horne- 1989).