Covıd 19 başımıza musallat olduğundan bu yana bu memlekette hem güzel şeyler hem de onların tam tersi yalanlar hızla gündeme sokuldu.
Salgınla mücadele sadece Sağlık Bakanlığı ve hükümete bağlı kurumlarla yapılamayacağından; bir bilim kurulu toplandı.
Ülkenin bu konuda uzman kişileri yan yana geldi.
Yapılması gerekenler önlemler her şey kurulda belirlenen kararlar doğrultusunda ele alındı ve yapıldı.
Ama ne gariptir ki daha ilk vefat haberi resmi ağıdan açıklanmadan ölümler gizleniyor dedikoduları yayılmaya başladı.
Vefat haberleri her gün açıklanmaya başlayınca bu kez hangi şehirde kaç kişi dedikoduları başladı.
Şehirler açıklandı bu kez olağanüstü hal ilan edilsin Genel Sokağa Çıkma yasağı olsun dendi.
Sanki virüsün etkisi ne zaman geçecek bilirlermiş gibi.
Sanki yasak gelince tarlalar köylü olmadan ekilecekmiş, ziraat araçları kendiliğinden hiç arızalanmadan, petrole, tamire gereksinimi olmadan çalışacakmış, rafineriler kendiliğinden petrol işleyecekmiş, elektriği üreten, telefonları çalıştıran makineler kendiliğinden çalışacakmış gibi.
Doğrusunu isterseniz tüm istemler iktidarı zor duruma düşürme amacıyla önce Fetö’nün ağzından çıktı.
Sonra sosyal medya veya sahip oldukları veya bir şekilde etkiledikleri iletişim kanalları ile bu istemleri dillendirdiler.
İşbirlikçi bulmakta hiç güçlük çekmediler.
Biz Fetö’ye karşı mücadele verdik diyen bir yığın zevat Fetö’nün istemlerini kendi istemleri gibi sundular.
Yapılan her şeye bir kulp taktılar. Başaramadıkları yerde kişilere çamur attılar.
Çok ölüm var gizleniyor diyenler Bakan Koca açıklama yapınca IMF den para almak için açıkladı dediler.
IMF açıklama yaptı Türkiye ve Rusya para talebinde bulunmadı diye.
Oysa CHP lideri ve sözcüsü IMF den para almamız için birçok kez tavsiyede bulunmuşlardı.

Attıkları her adımda bilimden bahsedenler ‘Ankara Üniversitesi Biyoteknoloi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Aykut Özkul, koronavirüse karşı (Covid-19) serum, aşı ve ilaç üretmenin ilk adımı olan SARS-COV-2 virüsünü izole etmeyi başardı’ açıklamasını dahi hazmedemediler. Hemen bir aklı evvel zevat yapılan işi ‘Bu virüs zaten izole edilmiş hatta Genom haritası dahi çıkartılmamış mıydı’ diye küçümsemeye çalıştı.
Ama bu çalışma ülkemizdeki yerli aşı, serum ve ilaç üretimi için çok önemliydi.  
Eşitlikten, saygıdan bahsedenler bu ülkenin yüzde doksanının Müslüman olduğunu unutup camilerde kuran okunmasına ’bilime değil dine güveniyorlar’ diye alay ettiler. Oysa İslamiyet’te inananlar sahip oldukları akıl ve irade ile sorunların sebebini arar, bulur, çalışır, kuralları yasaları gözetir ondan sonra da Allah’a güvenir, dua eder.
Bilime inanan bu insanlar somut gerçekleri duymaktan da hoşlanmazlar. ABD’de çalışan bir bilim adamı (Aynı zamanda Koç Üniversitesi) Prof. Dr Mehmet Çilingiroğlu televizyonda canlı yayında Türkiye’de virüse karşı yapılan çalışmaların ABD'den daha iyi olduğunu çalışmaların, önlemlerin çok iyi olduğunu söyleyince Koç Üniversitesi mail yoluyla işine son verdi buna kimsenin sesi çıkmadı.

Cumhurbaşkanının halka destek çağrısını; ‘devletin kasasını boşalttılar, dilencilik yapıyorlar’ diye aşağılık bir propagandaya çevirdiler hatta ‘ünlü’ bir gazeteci kuran ayetleri ile destek çağrısıyla alay etmeye kalktı.
Hatta işi milletin maaşına, varlığına el koyma propagandasına dek götürdüler.
Ama şunu anlamakta zorluk çektiler: Halkın desteğini istemek kaynakların kuruduğu devletin kasasının sıfırı tüketmesi demek değildir.
Kötü bir zamanda güç birliği yapabildiğimizi ve bunun önemini anlatmaktır.

İktidarı alt etmeye çalışırken yurdumuza kötülük yaptılar, bazıları bile isteye bazıları sadece öfkelerine gem vuramadıkları için ‘bu iktidar gitsin ülke ne olursa olsun’ mantığı ile hareket ettiler.
Tutmayınca o yok bu yok dediler.
Var olan her şeyi karaborsaya düşürmeye çalıştılar stok yaptılar.
Tutmadı.
Bu ülkede her şey yeterince vardı Avrupa’nın gelişmiş ülkelerine dahi yardım gönderecek kadar.
Ama tüm bu olumlu yanlarına rağmen eski bir vekil gazeteci  B.Yarkadaş; “New York Times’tan C. Gall’a Türkiye’deki Corona Virüs salgınını ve AKP’nin almadığı önlemleri anlattım” derken o ülkenin Türkiye Büyükelçisi ülkemizden Antviral aşı, Ventilatör, Sabun, Ceset Torbası, Maske, Medikal Tüp, Anestezi makinesi vs.gibi istemlerini bir liste ile Türkiye’ye iletiyordu.

Türkiye yıllardır başta ABD ve AB olmak üzere birçok ülkenin siyasi ve ekonomik saldırılarına hedef oldu.
İçerideki işbirlikçileri de onlara destek olmak adına neredeyse vatan hainliğine varan işler yaptılar.
Ama milletine güvenen, aydınlık geleceğe inanan her zaman güçlükleri alt etmesini bilir.
Ne diyordu İstiklal Marşında Mehmet Akif?
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.