Yerel seçimlerde Ankara ve İstanbul gibi büyükşehir belediye meclislerinde üyelerin çoğunluğu AKP'den seçilirken belediye başkanlıklarını CHP'nin alması üzerine, hükümetten belediye başkanlarının elini kolunu bağlamak, 'topal ördek' durumuna düşürmek için karşı hamleler gelmeye başladı.
5393 sayılı Belediyeler Kanunu'nun 37. maddesinde belirtilen "Belediye başkanı, belediye idaresinin başı ve belediye tüzel kişiliğinin temsilcisidir" hükmüne göre, belediye şirketlerinde atamaları, seçilmiş belediye başkanları yaparken, Ticaret Bakanlığı'nın 20 Mayıs 2019'da yayımladığı genelge ile bu yetki belediye meclislerine verildi.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş seçildiği günden beri mecliste çoğunluğu elinde bulunduran AK Parti ve MHP'li meclis üyelerinin, kendisine ait olan yetkileri elinden almaya çalışmasına karşı direniyor. Yavaş, konu ile ilgili olarak, "25 yıldır Belediye Başkanınca kullanılan yetkiyi şimdi Belediye Meclisi'ne almak istediler, reddettim. Ankaralının şahsıma verdiği yetkiyi hakkıyla kullanmaya devam edeceğim" açıklaması yapmıştı.
Görünen o ki, İstanbul, Ankara, Adana, Antalya gibi büyükşehirlerde belediye başkanlıklarını kaybeden iktidar cephesi, kaybettiği bu belediyeleri -başkanları saf dışı ederek- meclis üyeleri üzerinden yönetmek istiyor. Yapabilir mi? Elbette yapar. Ama sonuçlarına da katlanır.
İktidar kanadı, arkadan dolanma hamleleri geliştirirken, yeni başkanlar da bu hamlelere karşı boş durmuyor. Hemen her fırsatta şeffaflık açıklaması yapan yeni başkanlar, belediye meclis oturumlarını canlı yayınlıyor.
Boru ihalesini bile 164 bin kişinin izlediği bir mecliste yeni başkanların yapması gereken tek şey şeffaf olmak. Şeffaf olan ve vatandaşın yararına olan işler yapan başkanın meclis engelini aşması zor olmayacaktır. Doğru işler yapmaya çalıştığı halde engellenen başkanların seçmenine dönüp; "Görüyorsunuz ben sizler için faydalı işler yapmak istiyorum ama meclis çoğunluğunu elinde bulunduran iktidar kanadı buna izin vermiyor." demesi yeterli olacaktır.
Ekonomik krizle boğuşan, evine ekmek götürmekte zorlanan vatandaş iktidarı yakın izleme sürecine aldı. Artık verdiği verginin nerelere harcandığını bilmek, görmek istiyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği çelik boru ihalesini canlı yayında 164 bin kişinin izlemesi de bunun en çarpıcı örneği.
Vatandaştan habersiz bir şey yapmak neredeyse imkansız hale geldi. Çünkü sosyal medya üzerinden yayınlanan meclis oturumlarına hemen her kesimden vatandaş rahatlıkla ulaşabiliyor. Üstelik eskiden çoğunlukla gençlerin kullandığı sosyal medyayı artık yaşlılar da aktif olarak kullanıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜIK)'in, 2015 yılına ilişkin "İstatistiklerle Yaşlılar" çalışmasının sonuçlarına göre, internet kullanan yaşlı bireylerin oranı 2014 yılında yüzde 5 iken geçen yıl yüzde 5.6'ya çıkmış durumda. Yani vatandaşın farklı kaynaklardan bilgiye ulaşma imkanı arttıkça, olayları değerlendirme şekli de farklılaşıyor. Yetki verdiği kişileri yakın izleme sürecine alan vatandaş yanlışı affetmiyor.
İktidara yakınlığı ile bilinen fakat son dönemde İmamoğlu'na verdiği destekle dikkat çeken gazeteci Ömer Turan, Twitter'da tam da bu durumu açıklayan bir paylaşımda bulundu. Turan; 'İktidar İmamoğlu'nun yetkilerini kısıtlamaya ve onun çalışmalarını engellemeye kalkarsa, Ekrem İmamoğlu, ilk seçimde açık ara farkla cumhurbaşkanı secilir. Tüm bunların hepsi Sayın Cumhurbaşkanımıza yapılmıştı, millet Cumhurbaşkanımızı başbakan yapmıştı. Yine aynısını yapar." diyor.
Önümüzdeki süreçte, vatandaşın "Dikkat yakın izleme sürecine alındınız." mesajını iyi okuyanlar kazanacak, okuyamayanlar ise 23 Haziran'da olduğu gibi ders alacak.