'Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur' söylemini ilkokulda kitaplarda, mahalle arasında ergen sohbetlerinde, askerde komutanlardan çok duyduk. Kiminiz bu söyleme yüzde yüz katılabilir, kiminiz anlamsız bulabilirsiniz. Bugün yazımın amacı bunun doğru yada yanlış olduğunu tartışmak değil. Farz edelim bu söylem doğru. Vatansever, ülkesinin çıkarlarını düşünen bir birey, bir vatandaş olarak görevimiz ne olmalı? Benim aradığım bu.

Sevgi değil, yanılgı

Bunu kendi mikro dünyama indirgeyerek anlamaya gayret edeceğim. 'Altay'ın Altay'dan başka dostu yoktur' söylemi de Altaylılar arasında yaygındır. Bazen yaşadıklarımız, bu söylemin basit bir paranoya olmadığını gösterebilir. Peki Altay'ı çok seven biri olarak ne yapmalıyım? Parçası olmaktan büyük mutluluk ve gurur duyduğum Altay Sosyal Dayanışma Derneğinde tam da bu sorunun yanıtı için çaba gösteriyoruz. Altay'a yeni dostlar kazandırmak, Altaylılar arasındaki dostlukları güçlendirmek. Bana ve bize göre ait olduğunun topluluğu sevme anlayışı budur.
Karşıyakalı bir esnafla sohbet etmek, Göztepeli komşumla şakalaşmak; Beşiktaşlı, Fenerli  dostlarımı Altay maçlarına, organizasyonlarına davet ederek, Altay kültürünü onlara gösterebilmek... Bütün bunlar bana, Altay'ı sevmek olarak geliyor. Göztepeli bir bakkalın camını kırmak, üzerinde Galatasaray amblemi olan bir arabayı çizerek Altay'a sevgimi göstermeyi sevgi olarak kabul etmiyor, yanılgı kabul ediyorum.

Geldiğimiz nokta

Ülkelerin de dostları olmalı. Ülkelerin tek tük değil, çokça dostları olmalı. Eğer Türk'ün Türk'ten başka dostu yoksa, hatayı biraz da kendimizde aramalıyız. Neden canımız kadar sevdiğimizi vatanımızı, kültürümüzü başkalarına sevdirmeyi başaramıyoruz? Bu başarısızlığı kendi yetersizliklerimizde bulmalıyız.
11 Eylül saldırıları olduğunda, gazete ve televizyonun yasak olduğu Afganistan'da bir dedikodu yayılmıştı. Kulaktan kulağa söylenen Taliban askerlerinin New York'u işgal ettiğiydi. Dünyadan tüm bağı kopmuş Afgan halkı sizlere fıkra bile olamayacak uçuk kaçık bir söylemi doğru kabul edebiliyordu. Bugün Kuzey Koreli birine denk gelirseniz dünyanın liderinin Kuzey Kore olduğunu ve nükleer gücüyle tüm dünyayı tek hamlede paramparça edebileceğini duyabilirsiniz. Bugün geldiğimiz noktada giderek dünyadan kopmanın olası sonuçlarının ülkemizi ve geleceğimizi ne kadar olumsuz etkileyebileceğini hayal edebiliyor musunuz?

Tekrar düşünmeliyiz

Bize göre tamamen haklı görünen gerekçelerle sürdürülen Fırat'ın Doğusuna olan operasyona Amerika, Avrupa, Çin, Rusya ve hatta Arap Birliği ve daha da hatta KKTC Cumhurbaşkanı şerh koyuyorsa geldiğimiz noktayı tekrar düşünmemiz gerekmez mi! Bunu sadece Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur söylemi ile geçiştirebilir misiniz! Türk'ün Türk'ten başka dostu kalmadıysa bir vatansever olarak kendini başarısız kabul etmez misin!
2002'de iktidara gelirken Avrupa Birliği tam üyeliğini hedefleyen, sınırlarında sıfır sorun parolası belirleyen Türk hükümeti ve politikaları 2019'da bu kadar yalnızlaşmışsa ortada büyük bir başarısızlık olduğunu kabul etmemiz gerekmez mi!