Bu yüzyılın başında, yatırımcılar yeni internet girişimleri için henüz açken, internet girişimleri reklama ve tanınmaya daha da aç iken Londra'da MBA'ler (İşletme dalında yüksek lisans sahipleri) için bir sosyal ağ oluşturma etkinliğinde Chris Barton adlı biri ile tanışmıştım.
MBA diplomam yoktu, ancak Londra'da Microsoft'ta çalışmaya başlamadan önce, Chris Barton'un MBA eğitimi gördüğü California Üniversitesi/Berkeley-Haas İşletme Okulu'na başvurmayı düşünüyordum. Chris, Haas Okulu'nu temsil ediyordu, ancak okulundan ziyade bana taptaze internet girişiminden söz etmekten haz alıyordu. Girişimi Shazam adlı online bir hizmetti ve çalınan herhangi bir müziği anında tanıyor ve tanımlıyordu.
Bence düşüncesi aslında hem çok ilginç hem de aptalca idi. Dijital sinyal işlem sürecini biraz bilen tüm mühendisler gibi, ben de bunun çok zor olduğunu biliyordum. Bir şarkının dijital parmak izini çok büyük bir şarkı veri tabanı ile karşılaştırarak şarkıyı tanımlama teknolojisi vardı ve biliniyordu. Ancak Shazam'ın hedef ve başarısı için özel ve temel olan, her hangi bir kaynaktan dinlenen müziğin arka planındaki diğer ses ve gürültülerden ayrıştırılması idi. Asıl zor iş buydu ve buna ulaşmak için daha kat edilecek daha çok yol vardı.
Chris bana ürününün bir gösterisini yaptı. Evet, çalışmasına çalıştı ama beni çok etkilemedi. Çünkü veri tabanı çok dardı. Kendi iPod'umda bile (ilk iPhone'un çıkmasına daha 7 yıl vardı) Shazam'ın tanımlayamadığı şarkılar vardı. Bence bu Shazam'ın gelişmesine engeldi.
Sırt çantam MBA programları kataloglarıyla yüklü bir vaziyette, evime doğru yola çıkıp metroya bindiğimde şöyle düşündüğümü hatırlıyorum: Bu delice bir fikir ve şişmekte olan internet balonu çevresinde dolaşan ve yeni girişim arayan yatırımcıların iştahlarının kötüye kullanılması gibi...
Shazam girişimi çok büyük bir başarı öyküsü oldu ve benim iPhone'umda en çok kullandığım uygulamalardan biri haline geldi.
Shazam, 2018 yılında Apple bilgisayar firmasına azımsanamayacak bir rakama, 400 milyon dolara satıldı. Chris ve 3 arkadaşı için daha ilk girişimlerinde bu başarı, bu para... Hiç de fena değil!..
Sinyal işleme artık bugün tabii ki çok büyük bir endüstri ve teknolojisi de olgunlaştı. Google ve Amazon gibi şirketler, hatta Amerikan istihbarat örgütü NSA bile, bu teknolojiye bağımlılar ve onsuz yapamıyorlar.
Ardından bir sonraki büyük veri işleme uygulaması da sahneye çıktı: Shazam'ın bir şarkıyı tanıyabilmesi gibi herhangi bir resim tablosunu görüntüden tanımlayabilen, görüntü işleyen bir algoritma bu.
İki popüler uygulaması var: Magnus ve Smartify. Magnus tümüyle Shazam'ın yaptığı işi yapmaya çalışıyor ve oldukça başarılı. Herhangi bir sergide veya büyük bir sanat fuarında bir tablonun önünde durun, uygulamanızı açın ve tabloyu hemen tanıyor. Bazen doktorunuzun bekleme odasında hoşunuza giden duvardaki tabloyu bile tanıyabiliyor. Ancak bundan sonrası daha da zor olacak, çünkü dünyadaki sanat eseri sayısı şarkı sayısından çok daha fazla.Buna ek olarak 3 boyutlu sanat, örneğin heykel, önlerindeki süreci daha çetin hale sokuyor. 3D görüntü işlemesi daha karmaşık ve henüz olgunlaşmamış bir bilim dalı. Uygulama, heykellerin çoklu açılarında ve belirli açılarda alışılmamış optik yanılsamalarda zorlanıyor. Uygulama düşünüyor, düşünüyor ve bir sonuca varamıyor.
Smartify'in değişik bir yaklaşımı var. Biraz, büyük müzelerde sunulan 'sesli kılavuz' gibi davranmaya çalışıyor. Sadece tabloyu tanımakla kalmıyor, hakkında sanatçısı, tarihi gibi çok daha fazla bilgi veriyor. Bunu yapmak için de orijinalini telefon ekranınıza getiriyor. İşte bu da bazen telif hakkı sorunları doğuruyor. Bu nedenle ve bu sorunu aşmak için Smartify müzelerle işbirliği yapıyor ve böylece ziyaretinize ek değer katıyor. Ancak bunun anlamı da bu koleksiyonlar dışındaki sanat eserlerini tanıyamamak. Bazen ortak galeri ve müzelerdeki geçici sergiler de sorun yaratıyor.
Cep telefonunuzun objektifini üzerine doğrulttuğunuzda hangi çiçek ya da bitki olduğunu bile söyleyebilen yeni uygulamalar var artık. Bakın, benim o gece Chris'in ilginçlikten öteye bir başarı şansı göremediğim fikri; dünyamızı, yaşamlarımızı değiştiriyor...
Demek yaratıcı bir fikri, hemen çöpe atmadan önce üzerinde biraz daha düşünmeli...