Ülkemizde kooperatiflerin kuruluş yılı olarak 1863 yılı başlangıç alınmaktadır. Gazetemizde yayımlanan 14.01.2015 tarihli Mithat Paşa başlıklı yazımızda bu kooperatifin kurulma hikayesinden kısa da olsa bahsedilmiş olduğunu hatırlamaktayım.

Kooperatif kurumlarının; zaman içinde özel kişilerin girişimleri ve devletin desteğiyle gelişme gösterdiklerini izleyebiliriz. Nitekim 1914-1915 yılları arasında İttihat ve Terakki Partisi'nin de katkısıyla Aydın'da incir üreticilerinin bir araya gelerek bir tarım satış kooperatifinin kurulduğunu görmekteyiz.
Geçmişteki yazılarımızda İzmir'in ülke ekonomisi için ne kadar önemli olduğuna değinmişizdir. Aslında bence İzmir demek bir ölçüde Ege Bölgesi demektir. En eski zamanlardan bu yana İzmir bulunduğu konum gereği bölge ekonomisinin kalbi olmuştur. TARİŞ; yani bölgenin karakteristik ürünleri olan "İncir", "Üzüm", "Pamuk" ve "Zeytinyağı"nın satış kooperatiflerinin birleşmesinden oluşan birlik, İzmir ekonomisinde kaçınılmaz bir pay sahibidir.

Zaman zaman politik baskılarla sıkıntılı dönemler geçirilse de TARİŞ isim olarak bile önemlidir. Hele bu önem; belirli yıllarda çok belirgin şekilde ortaya çıkmaktadır. Öylesine ki geçmişte TARİŞ; tüm hükümetlerin, tüm politik kadroların gündeminde kalmıştır, belki gelecekte de kalmayı sürdürecektir.

***

Ben; Ahmet Çetinbudaklar'ı isim olarak 1984 yılında Özal Hükümeti tarafından TARİŞ Genel Müdürlüğü'ne atandığı dönemden hatırlıyorum. O zamanlar TARİŞ; 1980 öncesinin yıpratıcı ortamından bayağı yorgun olarak çıkmış bir kurumdu. Ekonomi eğitimi almış bir kişi olarak kurumdaki gelişmeleri uzaktan da olsa izlemekteydim. Kendisinin çalışma döneminde değişik amaçlarla düzenlenen panel ve benzeri toplantıların bazılarına  katılmıştım. Çetinbudaklar'ın görevi sanırım 1992 yılında sona ermiş olmalı.

Onunla geçen yılın başlarından bu yana bire bir dostluğumuzu yaşama şansım oldu. Oğlumun işyeri Kemeraltı'nın en hareketli yerlerinden birinde kurulu olduğundan gelen geçen dostumuz çoktur. Bunların bir bölümü eski dostlarımızdır, bir bölümü de ne diyeyim kanımızın ısınıp dost edindiklerimizdendir. Çetinbudaklar; bu son gruptandı. Belirli günlerde selamlaşır, ayaküstü de olsa biraz laflar, ülkenin geleceği konusunda kaygılarımızı paylaşırdık. Onunla hiçbir konuda ayrı düşmedik. Çok ayrıntılı olmasa da geçmişlerimiz hakkındaki bilgileri paylaştık. Örneğin; ben, onun kimya mühendisi olduğunu, eğitimini Londra'da tamamladığını bu ortak buluşmalarda öğrendim. Benim yazılarımın okuyucusuydu. Kritikler yapar, bana olumlu katkılarda bulunurdu.
Ben eski kitapçılarda dolaşmayı alışveriş yapmayı severim. Günlerden bir gün İzmirli yazar/çizer Şinasi Revi tarafından 1988 yılında yayınlanmış "İzmir'in İçinde Çizdiler Beni" adlı bir albüm/kitapta o günlerdeki İzmir'in güncel kişilerinin karikatürlerini ve hakkında yazılanları gördüm. Elbette TARİŞ Genel Müdürü olarak  Ahmet Çetinbudaklar da burada yerini almıştı.
İlk buluşmamızda kitaptan bahsettim. Zamanında, bu kitaptan kendisinde de bulunduğunu ancak kaybettiğini ifade etmişti. Ben de kitabı veremeyeceğimi ancak kabının ve içindeki karikatürlü sayfanın fotokopisini çektirerek katkıda bulunabileceğimi söylemiştim.
Anlaştık; ama, Çetinbudaklar bir türlü gelmiyordu. Çetinbudaklar'ın ölüm haberini geçen hafta aldım. Fotokopiler elimde, kalakalmıştım.

***
            
Tanımına ve uygulama alanına bakılacak olursa "Güven" bütünüyle kişisel bir kavramdır. Böyle olmakla birlikte yaşamımızda güvenin payı küçümsenmeyecek kadar fazladır. Ancak güven kelimesinin çok değişik anlamlar verilerek kullanıldığını da bilmekteyiz. "Babana bile güvenmeyeceksin", "Başıma ne geldiyse güvenmekten geldi" türünden yakıştırmalardaki güven kelimesiyle yazımın başlığındaki güven kelimesi bir ölçüde farklı anlamlar taşımaktadır.

"Quam minimum credula postero" Latince bir deyim. Soruyorum; lütfen, yaşadıklarımı "Yarına Olabildiğince Az Güven"  deyiminden daha güzel nasıl anlatabilirim?
Dr. Ahmet Çetinbudaklar'a Allahtan rahmet, Kederli ailesine  ve yakınlarına  başsağlığı diliyorum.
Esenlikle kalınız...