“Yarından sonra” çoğu felaket filmlerinin ismi.  Yarından sonra (The day after) 1994 de çevrilmiş, tüm dünyayı içeren bir nükleer savaş sonrası olanları anlatıyor. Bir diğeri  2004 yapımı (The day after tomorrow)  küresel ısınma, çevre sorunlarına değinen dünyanın aniden buzul çağına girmesi sonrası yaşananları anlatan bir felaket filmi. Covid-19 başlayalı beri sanki böyle bir felakete gidiyor algısı tüm dünyayı sardı. Her taraftan yüksek sayıda ölüm haberleri geliyor. Sınırlar kapandı, insanlar evlerine kapandı, tüm dünyada yaşam biçimi değişti, ticaret durdu, hatta savaşlar bile… Ben de sizlere bu küresel felaket sonrası neler olabilir onları anlatmaya çalışayım dedim.

*

Bilim adamlarının yaptığı araştırmalar bu salgının biraz uzun süreceğini ortaya koyuyor. Korona virüsün geçirdiği mutasyonlarla şimdiden birkaç tipi ortaya kondu. Ürkütücü bir durum, Çin’de koronaya yakalanıp düzelenlerin diğer bir suş (tür) ile tekrar korona geçirebileceği görüldü. Değişik simülasyonlar 2.nci hatta 3.üncü salgın ataklarından söz ediyor. Bu kriz uzun sürerse durmuş üretim, ekonomileri çok ama çok kötü etkileyecek gibi görünüyor. Arjantin 9. kez borç ödeyemeyeceğini duyurdu, bunun etkilerinin bize kadar gelmesi kaçınılmaz.

*

Bu kötülükleri arasında iyi şeyler de olmuyor değil. Bir komplo teorisi küresel ısınmanın geri dönüşümsüz hale geleceği 20 C daha küresel ısı artışını engellemek için bu salgının yaratıldığını söylüyor. Komplo mu değil mi bilemem. Ancak başka etkiler de olsa bilim çevreleri büyük çevre sorunlarından biri olan ozon deliğinin iyileşmeye başladığını söylüyor. Herkesin evlere kapanması araç kullanımı, yolcu uçaklarının sayısını ciddi şekilde  azalttı, fabrika bacaları fazla duman üretmiyor. CO2 emisyonu dünyada düşmeye başladı, görmediğimiz kuşlar cıvıldamaya başladı, doğa kendine geliyor…

*

Korona salgını geçtikten sonra dünyada bir çok şeyin artık eskisi gibi olmayacağı anlaşılıyor. Dünyanın bir çok yerinde okullar salgın nedeniyle kapatıldığı için, bilgisayar ortamında uzaktan eğitime geçildi. Benim torunum Singapur’da okula gider gibi sabah bilgisayar başında görüntülü olarak sınıfına bağlanıyor, öğretmeni ders anlatıyor, öğrencilerine sorular soruluyor, bilgisayar ortamında sınav yapılıyor. Bir arkadaşımızın İngiltere’deki oğlu Tıp fakültesi eğitimini ayni yöntemle sürdürdüklerini anlattı. Kim bilir belki tüm dünyada eğitim bu hale gelecek. Yurtdışındaki oğlum ve damadım işlerini bilgisayar başında uzaktan yönetiyorlar. Ev ofisi kavramı giderek yaygınlaşıyor. Doktor olan eşim hastaları ile elektronik ortamda görüşüyor, zaten reçeteler de artık e-nabız üzerinden elektronik ortamda. Ödemelerimizi, alışverişlerimizin bir kısmını bilgisayar ile yapıyoruz. Nakit paranın yerini büyük oranda kredi kartı alıyor. Tüm bunlar yaşamımızda köklü değişiklikler olacağının öncüleri.

*

Tüm bunlar olurken yaşamımız kötü etkileyecek başka döngüler var. Günübirlik çalışıp geçimini sağlayan bir çok insan çalışamıyor. Bu insanlara tüm devletler geçinebilecekleri yardımlar için para bulmaya çalışıyor. Ancak fabrikalar durma aşamasına geldiği, üretim düştüğü için ticaret daralıyor. Petrol tüketimi azaldığı için, petrol üreticileri mallarını satamıyor, ham petrol fiyatları düşüyor. Emtia satışları ve talep düşüyor, devletler para basıp nakit hacmini arttırıyor. Bunun da ekonomiye ağır bir bedeli olacak. Öte yandan üretimi düşen gıda stratejik bir ürün oldu. Bazı ülkeler gıda ihracatını yasakladı, önce kendi ihtiyaçlarını karşılamayı planlıyorlar.

*

Bir zamanlar Türkiye tarım ürünleri konusunda kendi kendine yeten dünyadaki 7 ülkeden biriydi. Köyden şehirlere göç, tarımın yeterince desteklenmemesi, artan üretim maliyetleri, gıda ürünleri ithali, tohumculuk yasası vb. tarımımıza darbe vurdu. Şimdi Tarım bakanı hazine arazilerinin tarım yapmak isteyenler ücretsiz açılacağını söylüyor. Umarım işsiz vatandaşlarımız (hatta milli mesele olduğundan ordumuz) tarımda istihdam edilebilir. Yoksa tüm dünyada başlayacak açlık, bize de sirayet eder. “Perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir” atasözü üzerinden tedbirimizi alırız İnşallah. Yoksa “Yarından sonra…” filmleri gibi olur.