Bize söylediklerine göre, ızmir'de gıda denetimleri aralıksız sürüyor.
Gıda denetimlerinin artırılması, sürdürülmesi bizim için, yani halk sağlığı açısından büyük önem taşıyor.
Sağlıklı ve güvenilir gıdaya ulaşmak herkesin hakkıdır.
Biz de yetkililer de söylüyor: Gıda güvenliği ve kalitesi için malzemelerin birincil üretim aşaması da dahil olmak üzere üretim, işleme ve dağıtım aşamalarında hijyenik şartları gözeterek, gıda denetim ve kontrol hizmetleri halk sağlığı açısından büyük önem taşıyor.
Halk sağlığını tehlikeye atacak, gıdada zararlı özelliğe yol açacak herhangi bir işlem uygulanamaz.
Sağlık denetimlerinin artırılması, ilk üreticisinden tüketiciye gidinceye kadar olan süreç bu bakımdan büyük önem taşıyor.
ızmir ilinde 2019 yılında bu kapsamda pazar yerleri ve kantinlere yapılan denetimler de dahil olmak üzere denetimlerde; 1.079 adet idari para cezası ve 20 işletme için faaliyetinin durdurulması kararı uygulanmış, yapılan gıda denetimleri sırasında alınan numuneler sonucunda 215   olumsuz sonuç belirlenmiş.
Son dört yılda 6.192 adet idari işlemde toplam 36 milyon 630 bin 812 TL idari para cezası uygulanmış.
Yapılan gıda denetimlerinin sıklaşması ve halk sağlığını tehlikeye atan kişi ve işletmelere de en ağır cezaların verilmesi ve uygulanması, toplum sağlığı açısından kesinlikle şart.
Tabii rakamlar bakanlık tarafından açıklanıyor.
Yeterli mi?
Artık bu konuya girmek istemiyorum. Buna ızmirliler karar versin. Ama unutmayalım. Daha geçenlerde bakanlık yine 'yüzsüzleri' yani halkı aldatan, sağlığı ile oynayanları açıkladı.
Sonuç, bu firmalar isim değiştirerek, gündüz değil gece çalışarak, bizleri aldatmaya sağlığımızla oynamaya yıllardır devam ediyorlar.
Bunlarda hiçbir korku yok...

Bu kalp sizi unutur mu!

Bir yurttaşımız yazmış.
Usta gazeteciler Erol Akıncılar ile İnal Tümin okumuşlar ve beğenerek benimle paylaşmışlar.
Yazı şöyle:
'Birlikte öğrendik seninle...
Avucumuzda yüreği çarpan kuşa sevgiyi...
El ele duyduk kumsalda...
Denizin milyon yılda yonttuğu taşa sevgiyi...'
60 yıllık hayat arkadaşına bu satırları yazdıran büyük bir aşktı elbette. Devlerin aşkıydı onlarınki. El ele, omuz omuza bir ömrü paylaştılar. Ne mal mülk, ne makam, ne rütbe... Göçüp gittiler...
Bu fani dünyadan ayrılırken sadece aşklarını götürdüler...
Cumhuriyetle yaşıttılar.
Robert Koleji'nde başlayan aşkları 23 yaşına geldiklerinde evlilikle taçlandı. Ölüm onları Bülent Ecevit 83 yaşındayken fiziksel olarak ayırsa da ruhen asla ayıramadı.
Rahşan Hanım, ömrünün sonuna kadar eşinin hatıralarıyla yaşadı.
Falanca gün, filanca yerde söylediği bir söz...
Bülent'ini düşünerek tamamladı ömrünü. 'Şimdi burada olsaydı böyle yapardı, şöyle derdi' diyerek...
Fiziksel ayrılıktan sonra Rahşan Hanım da hayattan koptu.
Bülent'inin yanına gitmek için adeta günler, geceler saydı...
Karaoğlan ile Rahşan'ının aşkıydı onlarınki. Her şeyden öte en yakın arkadaştı onlar...
Beyefendiydi Bülent Ecevit. Centilmendi... Şairdi... Dört dörtlük bir demokrattı...
Öyle dürüst bir liderdi ki, mal varlığı bile tartışılmadı. Tüm birikimini devletine bağışlayan tek devlet adamıydı, Atatürk'ten sonra...
Zorluklar yaşadılar... Dirsek yediler, yumruk yediler... Ömürleri boyunca adalet peşinde yol yürüdüler. İzerlerine namlular çevrildi. ızmir'de suikast girişimine maruz kaldılar.
Asla ayrılmadılar...
Ölümsüz bir aşkın kahramanıydı onlar...
Darbe sonrası... Kör dövüşü yılları...
Başarılı bir erkeğin yanında bir kadın nasıl mı olur; işte böyle...
Siyasi yasaklı eşi için Zincirbozan'da askerlerin arasında yürüdü... Parti kurdu... Ama asla koltukların cazibesine kapılmadı... Ne yaptıysa ülkesi ve hayat arkadaşı için yaptı...
Nasıl ki dünya tarihinin Eleanor Roosevelt'i,  Jeanned'Arc'ı,IndiraGandhi'si, Eva Peron'u varsa Türk siyasetinin de en önemli kadın figürlerinden Rahşan Ecevit de gönüllerimizi fethetti.

HAFTANIN HABERİ

Mekanları Cennet olsun

İşte birbirlerine yazdıkları mektuplardan o ağlatan satırlar:
Bülent Ecevit; 'O yorgunluğa, o uykusuzluğa, o gıdasızlığa, o gerilime kimse dayanamaz Rahşan'ım. Bunun kimseye yararı da olmaz. Cezaevine girmeden önce bana 'Artık koşuşturma' diye çıkıştığını unutma. Kendine de hatırlat. Haydi benim Rahşan'ım. Toparla kendini... Seni dün gördüğüm hale geleceksen, dünyayı kurtarmak benim işime gelmez. Beceremem de zaten. Sevgilerle..."
Rahşan Ecevit; 'Sevgili Bülendim... Çok güzel şeyler yazmışsın. Seninle dertleşmiş kadar oldum. Zaten sorunum da bu. Beraber olmadığımız için günüm sıkıntılar içinde kalıyor. Sen olmayınca patlayacak gibi oluyorum bazen. Seni çok seviyorum ve seninle birlikte olmak istiyorum. Ama seni de üzüyorum...'
Türk siyasetinin örnek çiftiydi onlar. Şimdi birlikte uyuyorlar.
En büyük arzusu yan yana ebedi uykuya dalmaktı...
14 yıl sonra o da oldu. Bülent'ine kavuştu...
Işıklar içinde uyusunlar...
Mekanları Cennet olsun...