Bu yazıyı yazarken, kan ağlıyor yüreğim. Yine AnKARA, yine havaya uçurulan, parçalanan insanlar, insanlarımız, çocuklarımız. Çocuk, genç, yaşlı demeden doğuda ayrı, batıda ayrı bir savaş. Ortak sonuç, ülkemde durmadan insanlarımız öldürülüyorlar. Trafik kazaları değil, doğal afet değil, kader hiç değil. Bu felaketin sorumlusu terör diyorlar. Sıfıra yakın terörle ülkeyi teslim alan bir iktidar ve bugün Türkiye'yi alev alev yakan terör. Hangi terör? Bu kimin, neyin, kim için, ne için ? Bilinmez mi? Bulunmaz mı? Sorumluları...

***

Sorumluları isterse; isteyenin bir yüzü kara, vermeyen zenci. Amerika'da zenciler 2. sınıf insan muamelesi görüyor. Biz Türkler de Türkiye'de ikinci sınıf insan muamelesi görmeye alıştırılıyoruz. Çünkü muhteşem Anadolu mozaiğinin potasında kaynaşmış etnik kimlikleri bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nde üst kimlik Türk olarak yaşamak rahatsız etmiş. Rahatsız etmekle kalmamış çözüme yöneltmiş teröre gönül verenlerle yanlışları görmemek, doğruları söylememek, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın modundan çıkmanın günüdür. Çok uzun zamandır böylesiniz. Mutlu musunuz, huzurlu musunuz, sağlıklı mısınız? O kadar çoğunuzun hayır dediğini biliyor ve duyuyorum ki. Televizyon izlemiyorsunuz. Haklısınız, konuşup bir eylem yapamıyorsunuz, haklısınız. Bombalar her yerde patlıyor evden çıkamaz hale gelip kendi hapishanenize mahkum olacaksınız. Doğru çözümlere ihtiyacınız yok mu? Öncelikle birbirimize.

***

Yalnız terör, savaş, yangın değil; işgale uğruyoruz hatta kendi elimizle. Hiç kıvırtmayacağım Suriyelilerden bahsediyorum. Tarihte, hangi ülke böyle bir yaklaşımda bulunmuş? Bulunacak? Hiç mi farkında değilsiniz çocuklarımızı, torunlarımızı nasıl bir yaşama mahkum ediyoruz ve kendimizi. Ziyaretin en makbul olanı kısa olanı. Misafirperverlik de bir yere kadar. İnsaniyet de öyle, ne kültür, ne örf adet. Avrupa çoktan farkında. Türkiye'yi bir büyük bakım çiftliğine çevirmeye çalışıyor. İşin ilginç yanı savaştan kaçan bu insanların çoğu Türkiye'de kalmak, yaşamak istemiyor. Girin Google'a, Türkiye'deki Suriyeliler tıklayın. Üremeleri çok korkutucu, her yıl Yunanistan'ın yarı nüfusu kadar. Çok uzak olmayan bir gelecekte herkes payını alacak on beş yıl sonra özerklik istiyoruz, derlerse? Murphy kuralı malum "Hiçbir iyilik cezasız kalmaz". Sanki sabah kahvaltısını Viyana'da, öğle yemeğini Londra'da yiyoruz. Hazmetmek içinde Şanzelize'de yürüyüşe çıkıyoruz. Keyif ve ekonomi zirvede! Tek derdimiz bu Suriyelileri, belki Iraklıları, hatta olur da bir gün Amerika İran'ı döverse gelsinler onlara da iş verelim, aş verelim. Çadırda olmuyor, TOKİ siteler yapsın. AB bu hizmetler için milyon eurolar veriyor. "Atamız Osmanlı Cihan İmparatorluğu, ara bitti enkazı kaldırıyoruz. Bu talihsizlikler terörde normaldir, o da bir gün bitecek", diyor yetkililer. Ben siyaseten de işgale uğradığımızı düşünüyorum, şiarım hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Bu satıh da bütün VATAN'dır.