Uygar ülkelerde seçime katılanların TV ekranlarında halkın adayları tanıması için karşılıklı münazarası olağan ve beklenen bir seçim programıdır. ABD'de seçim öncesi başkan adaylarının karşılaşması seçim sonucunu etkileyecek kadar önemli bir olaydır. Bizde de yıllar önce hatta askeri darbeler döneminde televizyonlarda böyle programlar vardı. Tam 17 yıldır liderler TV'lerde bir araya gelmiyor. R.T. Erdoğan ile D.Baykal'ın katıldığı en son program 2002'de Uğur Dündar tarafından yönetilmişti. Normalleşmeyi Savunan Ekrem İmamoğlu'nu önerisi nihayet yanıt buldu. Yenilenen İstanbul BŞB seçimlerinde rakibi Binali Yıldırım parti liderinin de olurunu alarak kabul etmesi ile seçimlere 1 hafta kala sadece İstanbul'da değil tüm ülkede beklenen karşılıklı TV programı geçen Pazar günü gerçekleşti. Moderatör olarak önce Uğur Dündar üzerinde uzlaşılmışken, hakkında sosyal medyada başlatılan linç kampanyası sonrası programın moderatörlüğünün Fox tv'den İsmail Küçükkaya tarafından yapılmasında her iki ittifak sorumluları tarafından uzlaşıldı.

***

Yıllar sonra gerçekleşen, büyük çoğunluk TV kanallarının ortak yayınladığı program ile ilgili kişisel gözlemlerimi sizlere aktarmak istedim. Program öncesi soru polemikleri ile gerilen ortamda haliyle başlangıç soğuk ve gergindi. Beden dillerine baktığım zaman, İsmail Küçükkaya endişeli, E. İmamoğlu gergin ama kendine güvenli, B. Yıldırım ise hem gergin her ürkek bakışlarla başladılar. Parti yöneticileri tarafından belirlenen format nedeniyle heyecansız ve soğuk bir ortamda sorulara cevaplar karşılıklı verildi. Her iki aday daha çok savunmada, hata yapmamaya özen göstererek soruları cevaplamaya çalıştılar. Bazı sorulara verilen cevapların etrafında dolaşılarak savuşturulduğunu gözlemledik. Benim izlemimin E. İmamoğlu'nun AKP seçmeninden oy almak için mesajlar verirken, B. Yıldırım'ın kendi seçmenini konsolide etmek üzere mesajlar verdiği oldu.

***

E. İmamoğlu daha donanımlı ve belgeli olarak gelmişti. B.Yıldırım'ın iyi bir hazırlık yapmadığını gözlemledik. Her iki adayın artı ve eksilerini şöyle özetleyebilirim.
Hata yapmamak için programa itidalli başlayan E. İmamoğlu, ilerleyen zaman içinde kendine güvenli, esprili bir dil kullanmaya başladı. Olasılıkla mağdur yaratmama stratejisi ile eline çok imkan geçmişken B. Yıldırım'ı zor duruma düşürebileceği açıkları kullanmadı. Sorulara belgeler ile yanıtlar verdi. B. Yıldırım'ın "Çaldılar" argümanını açığa düşürttü. "Yalancı" saldırısını "Kem söz sahibine aittir" diye cevaplayarak 2-3 deyişten sonra rakibini vazgeçirtti. İnce ince rakibini eleştirdi. Şu Ordu valisi ile yaşanan hakaret iddiasına bir türlü net bir karşılık vermemesi bence eksi yönüydü. Projelerini anlaşılır şekilde anlattı.

***

B. Yıldırım bakışları ve beden diliyle çok gergin ve endişeliydi. Yönetim deneyimini iyi anlattı ama çok açık verdi. 11 kez E. İmamoğlu'nun sözünü kesti. Sayıştay raporuna yalan dedi, E. İmamoğlu ortaya sayıştay raporunu çıkarınca, okumadım diyerek kendini açığa düşürdü. Ulaşım konusunda ne kadar tecrübeli olduğunu söylerken İzmir belgelerini İstanbul gibi göstermesi herkesi gülümsetti. FETÖ ile ilişkisi olup olmadığı sorusuna tek kelime cevap verdi "Yok". Kimse de Türkçe olimpiyatlarında Gülen'e yaptığı övgüleri, Gülen'in kardeşinin cenazesinde saf tutmasını yüzlemedi. İmamoğlu'nun projelerine benzeyen projeler sunmaya çalıştı. Programın sonunda da "Projelerimiz anlatamadık" dedi.

***

Moderatörlük görevini üstlenen İsmail Küçükkaya, yıllar sonra yapılan bu zor etkinlikte ortamı endişe ve gerginliğine rağmen iyi idare etmeye çalıştı. Format parti yöneticilerince belirlendiği için eli biraz bağlanmış gibiydi. Eksik sorular kalmasına rağmen yine de pek çok konu sınırlı sürelerle konuşuldu. Deneyim kazandığını düşünüyorum. Ama programın sonunda adaylara "Ben nasıldım?" demesi epeyce kişiyi gülümsetti.

***

Böyle bir programın 17 yıl sonra da yapılabilmiş olması, siyaset açısında olumlu bir gelişmedir. İlk öneriyi yapan Didem Aslan'ın hakkı yenmiş olsa da. Bence Ekrem İmamoğlu'nun basiretli yaklaşımı programın selametle tamamlanmasını sağladı. Program sonunda beraberce aile fotoğrafı istemesi, uzlaşma kültürünü topluma yansıtması açısından da olumlu bir puandı. Adayların yıllar sonra karşılıklı bu tartışmasının uzlaşma kültürünü geliştirmesi dışında seçim sonuçlarına pek etkili olacağını tahmin etmiyorum ama her şeyin daha güzel olacağını sanki görüyorum.