1854 yılında Şef Seattle, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Franklin Pierce`ye yazdığı mektupta şöyle sesleniyordu:
'Göllerin berrak suyundaki her hayali yansıma, halkımın yaşamından anılar ve olaylar anlatır.
Suyun mırıltısı babamın babasının sesidir.
Nehirler erkek kardeşlerimizdir, susuzluğumuzu giderdiler, nehirler kanolarımızı taşırlar ve çocuklarımızı beslerler.'
Engelsiz akan suların, insanların da dahil olduğu bütün canlıların yaşam kaynağı olduğunu belirten bu mektuptan 143 yıl sonra 14 Mart 1997 yılında Brezilya`nın Curitiba Kentinde, nehirlerin engelsiz akması için 20 ülke temsilcisi deklarasyon yayımladı.
 
Mücadele her yerde sürüyor

 
Uzmanlar bunları hatırlattıktan sonra şöyle diyorlar:
'Deneyimlerimiz farklı kültürel, sosyal, politik ve çevresel gerçeklerimizi yansıtsa da mücadelelerimiz birdir.
Mücadelelerimiz bir çünkü her yerde barajlar insanları evlerinden olmaya zorluyor, verimli tarım arazilerini, ormanları ve kutsal yerleri sular altında bırakıyor, balıkçılığı ve temiz su kaynaklarını yok ediyor ve toplumlarımızın sosyal ve kültürel olarak parçalanmasına ve ekonomik olarak yoksullaşmasına neden oluyor.'
Peki son durum nedir?
Bu sorunun yanıtı da şöyle bazı uzmanlara göre;
'Barajlar vaat edilenden daha az elektrik üretti ve daha az araziyi suladı. Selleri daha da yıkıcı hale getirdiler.
Barajlar, büyük toprak sahiplerine, tarım işletmeleri şirketlerine ve spekülatörlere fayda sağladı.'
 
Kabul edilmiyor
 
Bu deklarasyonla; sularının, topraklarının, ormanlarının ve diğer ekolojik yaşam kaynakları yönetiminin sermayeye devredilmesini kabul etmeyenler, bütün canlıların sağlıklı yaşam alanlarına sahip olması için mücadeleyi işaret ediyordu.
Su varlığının % 0,3`ü gibi çok az bir kısmı nehirlerde ve göllerde bulunmasına rağmen, dünyada bir sınırı aştığını bilmeden, akan akışı bazı devletler tarafından 'sınır aşan' diye tanımlanan 200 adet nehir 140 ülkeye hayat vermekte, Dünya halklarının % 40'ı bu nehir havzalarında yaşamaktadır.
 
İddia ediliyor
 
İddiaya göre; Türkiye`de enerji üretimi için sermayenin kullanıma devredilen nehirlerde 685 adet hidroelektrik santral ekolojik yıkıma neden olurken, nehirlerin özgürce akmasını önleyen, akışının önündeki engel sayısı sürekli artmakta, yeraltı ve yerüstündeki sular akışından koparılarak sermaye birikimine sokulmakta, ticarileştirilmektedir.
Bazı devletler; suları, sucul sistemleri, tarım alanlarını, canlı yaşamını yok eden, sosyal ve kültürel değişimlerle oluşturdukları düzenlemelerle, ekonomi politik stratejilerle sadece sermayenin çıkarlarına hizmet etmektedir.
Herhalde biz daha çok, bazı engelleri,  siyasi strateji ve uygulamaları, ekolojik yıkımı, karşı mücadeleleri, yaşam alanlarını ve vatandaşın olumlu ya da olumsuz tepkilerini konuşacağız.