Cumartesi günü İzmir ekibi Altınordu, lig sonuncusu Eskişehirspor ile karşılaştı. Kaybedince rakibi sonunculuktan kurtuldu, Boluspor ligin dibine geriledi. 1 gün sonra İzmir'in diğer takımı Altay da lig sonuncusunun karşısına çıkmış oldu, kendi sahasında.
Karşılaşma başladığında, Boluspor hiç de sonuncu gibi oynamıyordu. Hatta deplasmanda da değil, kendi sahasındaydı adeta. Topa daha çok hakim oldu, daha organize oldu.
10. dakikadan sonra Altay pozisyonlara girmeye başladı derken, yaklaşık 15. dakikadan sonra da sık sık fauller yapıldı, sık sık sakatlıklar yaşandı ve sık sık oyun durdu.
Karşılıklı ataklar gerçekleştirildi, karşılıklı şutlar atıldı. Tehlike pek yaşanmadı kalelerde ama 30. dakikada uzaklaştırılamayan topa Burak'ın kafası, kırmızı beyazlı takımı öne geçirdi.
İlk yarının son bölümünde siyah beyazlı oyuncular, rakibinin tam saha presi karşısında oldukça bocaladı ve çok top kaybetti.
Bir pozisyonda Paixao deparla pres yaptı. Bu pres karşısında rakibi kaleciye pas vermek istedi ancak kısa düştü. Ona da koştu, kaleci Mosquera'dan söktü aldı, boş kaleye vurdu ama auta attı.
***
İlk yarı iştahlı oynayan Boluspor'a, ikinci yarıda Altay aynı şekilde karşılık verdi. Kendilerine gelmişti oyuncular. Çok çabuk sonuç aldı ve 4 dakika içerisinde skora denge getirmeyi başardı.
İştahlı oyun devam etse de, tehlikeli atak gerçekleştiremedi. Kısır giden mücadelenin dönüm noktası, 71. dakikadaki kırmızı kart olur dedim biraz yanıldım. Ev sahibi takım 1 kişi fazla olsa da vites yükseltemedi, topa yeterince hakim olamadı, kaleye yüklenemedi. Daha çok şut şansı yakaladı ve bir kere Turgut, bir kere de Özgür üst direği dövdü.
Boluspor, 10 kişi oynamasına rağmen, rakibinden daha iyi oynamasının verdiği cesaretle, gol atabileceğini düşündü. Kalabalık bir şekilde gole gitti, geri dönmekte zorlandı. Defanstaki boşluğu iyi değerlendiren Altay, güzel paslaşmalarla galibiyeti getiren golü buldu, suskun golcüsü Paixao'nun ayağından.
Sezon arası transfer döneminde birçok oyuncuyu kadrosuna katan ve yenilenen Boluspor, iyi bir izlenim verdi. Bu ligde çok farklı şeyler olabileceğini bizlere göstermiş oldu. Bambaşka bir film izleyeceğiz.
***
Her iki takım da zaman zaman tam saha pres yaptı. Altay'ın presinde defans çok geride kaldı. Takım boyu çok uzun olunca pres hiç bir işe yaramadı. Defansın orta sahaya kadar çıkması gerekiyor, aksi takdirde pres hiçbir işe yaramaz.
***
Kappel, ilk yarı sahada pek varlık gösteremedi. 48'de yerini Kerim Avcı'ya bıraktı. Bunun sebebini teknik direktör Ali Tandoğan'ın oynattığı sisteme bağlıyorum. 4-3-3'ün ileri ucunda görev alıyor. Oysa onun sevdiği yer orta sahanın solu, çizgi kenarı. Defansa gelip, top kapıyor, orta sahanın çizgiye yakın kısmından top alıp, hızla kaleye gitmeyi seviyor. Artık ondan bunları pek göremiyoruz.
Altay'da kanatlar da iyi çalışmıyor ve ileriye yeterince top taşıyamıyor. Orta sahada tıkanıp kalıyor. Dolayısı ile Paixao da sahada pek varlık gösteremiyor. O da sevmediği şeye yöneliyor, top peşinde koşuyor.
***
Kırmızı karta geleyim son olarak. 61'de sarı kartı olan Gökhan, 71'de koştu, Özgür'ün önüne ayağını uzattı. Özgür topu geri çekince bu sefer diğer ayağını onun ayağına doğru savurdu. 2. sarı kartı yedi, oyun dışı kaldı. Hırslı oynamak, rakibini ısırmak güzel ama böyle de olmaz. Kural dışı hareket, futbolun içinde yoktur. Cezası ağırdır. Son zamanlarda bu tür hareketler, taktik gereği olarak görünmeye başlandı. Rakibini faul yaparak, tekme atarak durdurmanın önüne geçilmeli. Bu çirkin oyundur, centilmenlik dışıdır.