Kapılmış gidiyoruz sanal medyanın akışına. Oralarda yazıyoruz sıkıntılarımızı, hatta platformlarda toplanıp tartışıyoruz.

Olayları, insanları konuşup halimizden yalnızca şikayet ediyoruz;  yaşam koşullarının güçlüğünden, eğitimin bozulmasından, çocuklarımızın farklılaşmasından, internet bağımlılığından, yeni neslin farklı özellikleriyle baş edememekten.

İşi ciddiye alanlar kitaplar okuyor, okullarla iletişime geçiyor, çocukları uzmana götürüyor. Yani bireysel çözümlerle sınırlandırıyorlar. Sonuçta geçici değişiklikler topluma dönüş  ‘ya bozul,  ya da uy’. İşin aslı da veliyi çözüme katmak gerektiği.  Bir taraftan veli eğitimi, bir taraftan özel çocukları bir araya toplama. Nasıl özel çocuklar?  Yeni nesle uyum sağlayamayan çok arkadaşı olmayan, zaman zaman akran şiddetine maruz kalmış, başarıyı yaşıtlarından daha ciddi algılayan, yaşadıkları nedeniyle yalnızlaşmış, hepsi birer gizli hazine olan çocuklar. Bir arkadaşın bir gerçek dostun ihtiyacı içinde büyükleriyle bunu gidermeye çalışan çocuklar.

Bir grup oluşturmaya karar verdik, Grup Tarz koyduk adını. Bir araya gelip etkinlik yapan, sohbet eden, birbirlerine mentörlük yapan çocuklar, matematiği kötü olana iyi olanın matematik dersi verdiği, futbolda topa vuramayana,  vuranın rehberlik ettiği bir grup. Dikkat çalışmaları, sanat etkinlikleri, geziler, müzik kaygı çalışmaları yapan bir grup Başarılı projeler geliştirip başarıya olduğu kadar sevgiye, saygıya, vefaya dostluğa önem veren bir grup.

Öyle güzel anlatmışlar ki neyi değiştirmek istediklerini. 9. sınıf öğrencisi Gülce şöyle diyor:  Popülerlik algısını değiştirmek istedim. Herkes okullarda gruplarda popüler olmak istiyor. Tabii en başarılı olanlar değil popülerlik algısındaki değer. Şimdiki gibi en çok sevgilisi olan, dersleri sabote eden, zorbalık yapanlar değil, sporcular, sosyal davranış liderleri başarıya imza atan öğrenciler, sanatçı ruhlu olanlar, müzisyenler olmalı ki toplum gelişsin. Yoksa yozlaşma o kadar hızlı ki. Gelecek umudu yerine korkusu sardı hepimizi.

Yine 9 sınıf öğrencisi Çağın gençlerin birbirlerinin sınırlarına saygı göstermelerini, ayrımcılık yapılmamasını, karşısındakine empati kurarak yaklaşmalarını, daha bilinçli davranmalarını sağlamak istediğini söylemiş. Bizim istediklerimizden de pek farklı değil.  (Sınıftaki Melek:  Zorbalığı telefon, alkol, hap bağımlılığının (Çok önemli ) kötü olduğu belli grup ve ortamlardan uzaklaşmalarını isterdim. İpek: Bilgisayar bağımlılığı yerine gerçek sporlar ve oyunlar,  geziler olsaydı, madde bağımlısı olmasalardı. (Çok önemli ) Alttan gelen çocuklara iyi örnek olsaydık keşke derken içim ezildi bu yaşta bir gençten bunları duyduğum için. Yedinci sınıf öğrencisi Emir: Derhal zorbalığa karşı kamuoyu oluşturulmalı diyerek büyük bir yaraya parmak bastı. Eğitimin ilgi alanlarına göre olması gerektiğini ve okullarda gerçek ahlak eğitimi verilmesi gerektiğini söylerken gelecekteki mesleğini de belli etti.

 Bu gruba çocuklarınız katılsın istiyorsanız sevgi çığ olarak büyüsün istiyorsanız   [email protected] adresine yazabilirsiniz.

Vatan çalışkan, dürüst, vefalı, vatansever, ilerici, araştıran, geliştiren, birbirini seven gençlerin omuzlarında yükselecek tabii sizin desteğinizle…