Gün geçmiyor, yeni saldırılar, yeni ölümler, cenazeler, korkunç görüntüler, tehditler, kabus günü günler yaşıyoruz.

Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Gennadiyeviç Karlov, bir polis tarafından öldürüldü. Tek başına olan suikastçı da olay yerine gelen kolluk görevlileri tarafından öldürüldü. Şimdi ortada iki ölü, ardında onlarca soru var. Bir polis memuru herkesin gözü önünde bir büyükelçiyi nasıl öldürebiliyor? Fırat Kalkanı Hareketi'nde Suriye El Bab'da 16 asker IŞİD tarafından öldürüldü, sosyal medyada korkunç görüntüler yayınlandı. Bu olay Türkiye'nin Ortadoğu bataklığına saplandığının resmidir. Bu olay üzerine Ana Muhalefet Partisi liderinin "Keşke hiç şehidimiz olmasa, ama eğer Türkiye kendi geleceğini güvence altına almak açısından böyle bir operasyon başlatmışsa, belli acılara katlanmak gerekiyor" sözleri iyice tüy dikti. Canlı bombalı saldırıların ardından bu iki olay toplumda güvenlik duygusunu tamamiyle ortadan kaldırdı, aslı astarı belli olmayan haberler yüzünden insanlar evlerine hapsolmuş durumda.

Türkiye'nin Ortadoğu'da oynanan büyük oyunun aktörü olmak değil, her şeyden önce bu güvensizlik halinden kurtarılması gerekiyor, yöneticilerin en birinci görevi bunu sağlamaktır. Bunun yolu; düşüncelerini açıklayanları, gazetecileri, yazarları, legal siyaset yapanları içeri atmak kesinlikle değildir. Antidemokratik uygulamalar, hukuki güvenliğin ortadan kaldırılması ile katliamlar, suikastlar önlenemiyor. Hakları ortadan kaldıran OHAL rejiminin güvenliği de sağlamadığı ortaya çıktı.

Bunları yazarken son dakika haberi önüme düştü; "Aydın Engin'e ölüm tehdidi"[1] Moda'da yürürken birileri önünü kesiyor ve 'Güneşe iyi bak son görüşün olacak' diyor, Aydın Engin bunu çok fazla önemsemiyor, ama ertesi günü bu kez gelen telefonla 'günlerin sayılı' şeklinde tehdit ediliyor. Haberi okuyunca ilk aklıma gelen, 'Aydın ağabeyin yakın koruması yok muydu' sorusu oldu. Araştırınca 31 Ekim'de Cumhuriyet'e düzenlenen operasyonda tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldıktan sonra yıllardır devam eden polis korumasının da kaldırıldığını öğrendim. Bu nasıl olabilir? Daha önce kendisi istemediği halde koruma veren İçişleri Bakanlığı, İstanbul Valiliği, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Koruma Şube Müdürlüğü durduk yerde korumayı neden kaldırmış olabilir? Ya artık tehlike geçti, korumaya ihtiyacı yok diye kaldırılmıştır, öyleyse tehdit değerlendirmesinde çuvalladılar demektir. Ya da beş gün avukatıyla görüşme yasağı ile gözaltında tutulduğu için, henüz iddianame düzenlenmemiş olsa da o artık bir "terör şüphelisi" olduğu için koruması kaldırılmıştır. İkinci olasılığı düşününce bir anda ürperdim, aklıma Tahir Elçi geldi. Tahir Elçi bir televizyon programındaki sözleri nedeniyle terör suçlusu ilan edilip, tutuklanmaya kalkışılmıştı. Tutuklanmadan kurtulmuştu ama kısa bir süre sonra öldürüldü. Diyarbakır Sur'daki çatışmalardan hasar gören Dört Ayaklı Minare'nin ayakları önünde barış mesajı verirken öldürülen Tahir Elçi'nin gerçek failleri hâlâ ortada yok. Ürpertim devam ediyor, aklıma geleni çıkarmaya çalışıyorum.

Yöneticilere; Aydın Engin'i korumak devletin kaçamayacağı görevidir, onu koruyun. Tehdit edenlere; ona yapılacak saldırı barıştan, demokrasiden, eşitlikten, özgürlükten, yaşamdan yana olanlaradır, aklınızdan geçirmeyin.

[1] http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/650095/Yazarimiz_Aydin_Engin_e_olum_tehdidi.html