İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nin geçen hafta yapılan toplantısında su faturaları, faturalarda yer alan atık su bedelleri tartışılmış, Başkan Aziz Kocaoğlu, konunun tartışılmasına öfkelenmiş, 'Bu işin suyu çıktı artık' şeklinde tepki göstermiş. Tartışma en ucuz suyun Ankara'da mı, İstanbul'da mı İzmir'de mi olduğu şeklinde sürüyor.

"Suyu çıkmak" deyiminin anlamı Türk Dil Kurumu'nun yayınlarında "çok söz edildiği veya üzerinde yerli yersiz durulduğu için değerini yitirmek, önemsizleşmek" olarak anlatılıyor. Anlaşılan Sayın Kocaoğlu su faturaları üzerinde yapılan tartışmaları gereksiz ve yersiz buluyor. Konunun Meclis'te AKP'liler tarafından gündeme getirilmesinden bu tepkiyi vermiş olabilir ama, su faturalarının İzmirlilerin özellikle yoksulların hep gündeminde olduğunu bilmesinde yarar var. Su faturaları AKP'liler ile CHP'lilerin polemiğine sıkıştırılmayacak derecede önemlidir, anlaşılmaz hesaplamalarla İzmir, İstanbul ve Ankara karşılaştırmalarıyla konunun 'sulandırılması' su faturasındaki artışı karşılayabilmek için başka zorunlu harcamalarından vazgeçmek zorunda kalan kent yoksullarına yapılmış büyük saygısızlıktır.
Bilimsel olarak sağlıklı yaşam için kişi başına günlük su gereksinimi ortalama 180 litre olarak belirlenmiş (*). Bilimsel çalışmalara göre; su gereksinimi miktarı, yaşanılan yerleşim yerinin nüfusuna göre değişiyor, büyükşehirlerde oturan insanların günlük su ihtiyaçlarının 120-250 litre olduğu değerlendiriliyor (**). Bu durumda İzmir'de yaşayan dört kişilik bir ailenin ortalama su tüketimi aylık 15 ila 30 metreküp arasında olması gerekiyor. Hesaplama yapılacaksa, bu zorunlu tüketim miktarının faturadaki toplam karşılığı üzerinden yapılmalıdır.

Su faturalarınıza dikkatli bakmanızı öneriyorum; su bedeli + atık su bedeli + katı atık toplama bedeli + katı atık bertaraf bedeli + çevre temizlik vergisi + KDV = toplam ödenecek miktar çıkıyor. Örneğin toplam 24 metreküp su tüketimi için; 34,75 TL. toplam su bedeli + 53,71 TL atık su bedeli + 6,24 TL ÇTV + 6,79 TL. katı atık bedeli+ 0,85 TL. katı atık bertaraf bedeli + 7,69 TL. KDV = 110,03 TL. Bu örnekten yola çıktığımız zaman sağlıklı yaşam için öngörülen dört kişilik İzmirli bir ailenin aylık su faturası 100 TL.'yi aşıyor.

Anayasa'nın başlangıç bölümünün 6. paragrafında; "Her vatandaşın Anayasa'daki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak, onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu" kabul edilmiş, 17. maddesinde "herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı" güvence altına almıştır. Anayasa'nın 2. maddesinde de devletin biçimi "sosyal hukuk devleti" olarak tanımlamış. Diğer yandan da Anayasa'nın 127. maddesine göre; belediyeler, belde halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuşlardır. Anayasanın bu düzenlemesine göre, belediyelerin temel ve öncelikli amacı kamunun ihtiyaçlarını karşılamak ve kamuya hizmet sunmaktır, su hizmeti de kent yaşamının vazgeçilmezidir.
Su olmadan yaşam olamayacağı için suya erişim hakkı yaşama hakkının ön koşulu olarak kabul edilir, bu yüzden tartışma asıl olarak, suya erişim hakkı, karşılanabilir kamu hizmeti üzerinden yapılmalıdır. Bugün uygulanan tarifelerle İzmir'de suya erişim hakkı sağlanıyor mu, dolayısıyla hizmetin kamusal niteliği kalmış mıdır? Zorunlu ödenmesi gereken su faturasına katı atık, atık su, çevre temizlik gibi ek ödemeler yüklenmesi, yoksulların suya erişim hakkını engellemektedir, bunun bilinmesi gerekir.

İnsan tükettiğinden fazla atık üretebilir mi? İzmirliler tükettikleri suyun en az yüzde 50 fazlası atık su bedeli ödemektedir. Hiç laf kalabalığı yapmaya gerek yok, "suyu çıksa" da "kabak tadı verse" de İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetimi bu tartışmadan ve eleştirilerden kaçamaz.

'Su' deyince, su havzasını kirlettiği mahkeme kararı ile tespit edilen Efemçukuru Altın Madeni'nin kapatılması için İzmir Büyükşehir Belediyesi ne gibi girişimlerde bulunmuş halen bilgi alamadık, mahkeme kararına rağmen yeniden kapasite artırımı ÇED başvurusunda İDK (İnceleme Değerlendirme Komisyonu) toplantısına nasıl görüş sunmuş halen açıklanmadı.
"Su gibi aziz ol" sözünü ben çok severim, 'Su'yu ciddiye alınız ve su gibi 'Aziz' olunuz.
Son dakika; Ankara katliamının henüz şokunu atlatamadan, Paris'te katliam yaşandı, yüzün üzerinde ölü haberi geliyor, üzgünüm, insanlıkdışı bu saldırıyı kınıyorum. İnsanlık önemli bir dönemden geçiyor; ya şiddeti hepten reddecek ya da 'haklı' şiddet bahanelerine sığınarak şiddete boğulacak.

*Environmental Health, Yazar: Dade W. Moeller
** Prof. Dr. Çağatay Güler, Prof. Dr. Levent Akın -Halk Sağlığı Temel Bilgiler Hacettepe Üniversitesi 2006 yılı yayınları, Prof. Dr. Sıtkı Velicangil - Koruyucu Sosyal Tıp