Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Adli Yıl Açılış töreninde konuştu. Feyzioğlu, "Adalet, mülkün yani ülkenin temelidir" diyerek, avukatların, hâkimlerin ve savcıların ülkenin temel taşları arasında yer aldığını söyledi. "Adalet ülkenin temeli olduğuna göre; yargı camiasını, avukatları, hâkimleri, savcıları düşman ilan etmek, yargıyı itibarsızlaştırmak, devleti temellerinden sarsmaktır" diyen Feyzioğlu, sözlerine şöyle devam etti:"Bu güzel ülkenin kahraman, fedakâr, asil, namuslu, vicdanlı avukatları, hâkimleri, savcıları; Düşmanımız kin ve keyfiliktir bizim. Biz ise kin tutmayız, keyfilik yapmayız. Adalet ise bütün bunların, öyleyse geleceğimizin güvencesidir. Yargıya, dolayısıyla adalete, dolayısıyla ülkenin temellerine ve geleceğine yönelmiş açık ve yakın en büyük tehlike 'keyfilik'tir. 'Devlet benim' keyfiliğidir. 'Ben ne dersem o olur' keyfiliğidir. 'Sadece benim istediğimi düşünebilirsin, söyleyebilirsin, yazabilirsin' keyfiliğidir. 'Benim istediğim gibi karar vermez, benim işime geldiği gibi düşünmez, benim dediğimi yapmazsan seni hain ilan ederim, hedef gösteririm' keyfiliğidir. 'Benim adamımsan idarenin her düzeyinde işin istediğin gibi yürür, benden değilsen insanca yaşama hakkın dahi yoktur' keyfiliğidir. 'Anayasa'yı tanımam, kanunu hiç tanımam' keyfiliğidir. 'Yasama da, yürütme de, yargı da benim olsun, benim değilse hain olsun' keyfiliğidir. 'Avukatı dışlamak yoluyla avukatın savunduğu yurttaşı sistem dışına çıkarma keyfiliğidir.' 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasınö demek yerine, vatandaşı devlete hizmetkâr yapma keyfiliğidir.' Her yapılan eleştiri ve öneriye 'geçmişte de böyle değil miydi' diye cevap verip, vatandaşa daha iyiyi, daha güzeli çok görme keyfiliğidir. Bu keyfiliklere karşı Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumları dik duracaktır."


"AVUKATLARIN MESLEKLERİNİ ADALET BAKANLIĞI BASKISI OLMAKSIZIN İCRA EDEBİLMELERİNİ SAĞLAYACAĞIZ"

TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, el ele vererek insanlara güven veren ve adalet dağıttığına inanılan bir sistem inşa edeceklerini dile getirerek; "Bizler, el ele vereceğiz; hep birlikte, insanlara güven veren, adalet dağıttığına inanılan bir sistemi inşa edeceğiz. Hâkim bağımsızlığını ve tarafsızlığını, savcı teminatını, avukatların mesleklerini Adalet Bakanlığı baskısı olmaksızın icra edebilmelerini sağlayacağız. Yargının kurucu unsurlarının birlikte çalışmalarını sağlayarak, adil yargılama yapmalarını, böylece gerçeği gerçek olmayandan, suçluyu suçsuzdan, haklıyı haksızdan ayırt etmelerini mümkün kılacağız. Yargının kendi içindeki keyfiliklerin hesabını, yargı bağımsızlığı ilkeleri çerçevesinde verebilir hale gelmesini temin edecek bir düzeni kuracağız. Kişilere göre şekillenmeyen, çağdaş dünyanın ihtiyaçlarına çözüm üreten bir yargı sisteminin zorunlu olduğunu tüm topluma ve siyasi partilere anlatacağız. İşte bunu başardığımız gün, yargı mensuplarının ve kamu görevlilerinin cesaretine bel bağlayan bir toplum olmaktan çıkıp, her bireyin sisteme güvendiği, sistem içindeki kişilerin ne yapacağını bildiği ve böylece hukuki güvenliğe sahip olduğu çağdaş, demokratik bir toplum olacağız. İşte o gün, Cumhuriyet'in kuruluş idealini el birliğiyle gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşayacağız" ifadelerini kullandı.


"SAVUNMA HALA BASKI ALTINDADIR"

Feyzioğlu, ülkedeki avukatların baskı altında olduğunu iddia ederek şunları kaydetti; "Bugün, savunma hala baskı altındadır. Avukatlar, mesleki faaliyetleri nedeniyle soruşturulmakta ve kovuşturulmaktadır. Avukatın görevi, insanların haklarını, onların kullanımına sunmaktır. Şu halde avukat, toplum içinde yaşayan insanı birey yapan meslek mensubudur. Avukatın hak ve yetkilerine veya avukatın doğrudan doğruya yaşamına ya da vücut bütünlüğüne yönelen her saldırı, aslında bu ülkede yaşayan herkesin temel haklarına yönelmiştir. Rejimi ne olursa olsun bütün devletlerde uyuşmazlıkları çözmek üzere kurulmuş mahkemeler vardır. Ancak sadece demokratik hukuk devletlerinde etkin ve yargının kurucu unsuru niteliğini taşıyan bağımsız savunmadan söz edilebilir. Etkin ve bağımsız savunmanın olmadığı rejimlerde, hâkimler ve savcılar idarenin memurlarından ibarettirler. Avukatların meslek alanı sürekli olarak daraltılmakta, münhasıran avukatlar tarafından yerine getirilebilecek faaliyetlerin sayısı giderek azaltılmaktadır. Etkili sosyal güvencemiz hala yoktur."


"DEVLETLERİ, KEYFİLİK YAPAN İDARECİLER YOK EDER"

Feyzioğlu, devlette keyflilik yapan idarecilerin devleti yok edeceğini ileri sürerek, meslektaşlarına 'kenetlenme' çağrısı yaptı. Feyzioğlu şunları kaydetti; "Keyfilikten kaynaklanan sistemsizlik sorunu, bizim en önemli meslek sorunumuzdur. İster avukat, ister hâkim, ister savcı olalım bütün meslek sorunlarımızın özünde, hukukun üstünlüğünü tanımayanların, üstünlerin hukuku peşinde koşanların sebep olduğu bu keyfilik vardır. Mesleğimizin itibarı, devletin tüm erklerinin ve kurumlarının hukuka saygılı olmanın gereğine inanmış olmasına bağlıdır. Alın terimizin değeri, hukuk devleti olmamıza bağlıdır. Yatırımcının daha çok yatırım yapması, daha çok iş ve istihdam yaratılması, işsizliğin ortadan kaldırılması, işçi, memur, köylü, kentli, öğrenci, kadın, erkek, genç, yaşlı, emekli herkesin geleceğe güvenle bakması, kendini güvende hissetmesi, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına bağlıdır. Ortadoğu kan gölüne dönmüş, mezhep savaşları sınırlarımıza dayanmış, her gün insanlık katledilirken, Türkiye'nin başka devletleri, onların kamuoylarını ve uluslararası örgütleri harekete geçirerek bu vahşeti durdurması, kendi içimizde insan haklarını gerçekleştirmemize bağlıdır. Devletleri, keyfilik yapan idareciler yok eder. Milletleri, keyfilik yapan idareciler felakete sürükler. Devlet idarecilerini tarihe altın harflerle geçiren; dönemlerinde yapılan yollar, köprüler, binalar değil, keyfilik yapıp yapmadıkları, adaleti hakim kılıp kılmadıklarıdır. Çünkü adaletsizlik nedeniyle insanların çektikleri acılar, yapılan inşaatları gölgede bırakır. Keyfiliğin panzehiri, hukukun üstünlüğünü savunmaktır. Haksızlıklara karşı, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yapılırsa yapılsın birlikte tavır almaktır. Gün, bugündür.

Gün, hukukun üstünlüğü için avukat, hakim ve savcıların kenetlenmesi günüdür. Gün, Cumhuriyet devriminin ışıklı yolunda demokrasi ve özgürlükler için omuz omuza mücadele etme günüdür. Bu mücadele elbette kazanılacaktır. Çünkü özgürlük daima kazanmıştır."
Editör: Haber Merkezi