Cin şişeden çıktı.
Bu saatten sonra masa sağlam ayaklar üzerinde durabilir mi pek emin değilim.
Ama şu da bir gerçek ki İyi Parti Grubu Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığını Koray Aydın ve Yavuz Ağıralioğlu’nun yokluğunda onayladı.
Ve geçen gün ittifakı oluşturan altı parti Sayın Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı için gerekli evrakları YSK ya verdi. 
Yani bir anlamda bu iş bitti.
Ama ben yine de geriye dönüp bir bakmak isterim.
Masa kurulmasından sonraki süreçten günümüze değin İYİ Parti cenahından her zaman ‘kazanacak aday’ vurgusu yapıldı. Sayın İmamoğlu ve Yavaş anketlerde önde çıkıyor dendi. Ama masa ne hikmetse son ana dek adayın belirlenmesini geciktirdi, yıpranma tehlikesiyle.
Sayın Kuşoğlu’nun dediği gibi Masa Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için kurulduysa son ana dek beklemeye gerek yoktu ama son güne dek beklemenin kıymeti harbiyesi sonradan belli oldu.
Mansur yavaş Kılıçdaroğlu’nun adaylığının masada kabulü sonrası ‘bu iş aceleye getirildi’ dedi ve TV ye çıktı: "Birkaç gün vaktimiz olsaydı şunu önerecektik; Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak beni ve Ekrem Başkan'ı ilan edin, sayın genel başkanlarımız milletvekili olsun ve partilerin başında olsunlar diyecektik."
Acaba Sayın yavaş bu açıklamayı kendisi mi yaptı yoksa yaptırıldı mı?
Sayın Akşener neler demişti masadan kalktığında?
“Bu kutlu mücadele hiçbir kaprise, hiçbir inada kurban edilemez. Hiçbir şahsi hırsa, hiçbir koltuk hesabına feda edilemez. Milletin iradesi dışında, hiçbir iradeye boyun eğilemez" 
Bu laflar ağızdan çıktıktan sonra nasıl geriye dönülür anlaşılır gibi değil ama Sayın Akşener döndü veya döndürüldü.
Ama Sayın Ağıralioğlu dönmedi.
Ve öylesine ciddi açıklamalar yaptı ki, sanki ipin ucunda ha düştü ha düşecek gibi.
Ve adeta rest çekti. "Yaptığım açıklamanın partimde bir bedeli olacaksa onu da ödemeye hazırım.”
Ne dedi Ağıralioğlu:
-Masada bize pusu kurulmasından rahatsızız.
-Terörün gölgesinin düştüğü yerde olmayız.
- Güçlendirilmiş Kemal Kılıçdaroğlu modeli memlekete umut olarak sunuldu.
- Devletin makamlarını bölücülerin pazarlığı haline getirdiler.
-50+1 için her yol mubah değil.
- CHP'nin yaşadığı bu kazanabiliriz duygusunun en büyük mimarı olan bir partiye 3 günde 25 yıllık küfür edildi.
Bu açıklamalarla kastedilenler böyle kapanır mı? Sanmam daha ağırlaşarak devam edecek gibi.
Ali Babacan’ın dediği gibi ‘Kazak sökülür mü’?
Tabii ki küfür yiyen sadece Akşener ve Ağıralioğlu değil.
Sayın Kılıçdaroğlu destekçileri kendilerini desteklemeyen herkes için aynı taktiği güdüyorlar.
Sayın Muharrem İnce’de bol bol payını alıyor bu hakaretlerden.
Önce aday olmayacak dediler, sonra olmamalı dediler sonra bölücü derken hakaretler.
Bazı yetkililer görünürde daha mantıklı laflar ediyorlar.
"Muharrem İnce'nin Kılıçdaroğlu lehine adaylıktan çekilmesini bekliyoruz. Akıllı ve mantıklı bir adamdır. Yuvasına geri döner diye bekliyorum ve dönmelidir" Bu cümleyi biraz deşince neler çıkar neler…
İnce ve Memleket Partisi başlangıçta masada istenmedi gerçi hala istendiğini sanmıyorum ama herhalde bugünlerde bir görüşme olacak.
Peki görüşme sonrası Sayın İnce geri adım atar mı? 
Sanmıyorum ama siyaset bu. Bir rahmetli Demirel’in dediği gibi; “dün dündür bugün bugündür”.
İnce Tv programında iddiasını ortaya koydu ve tehditlere boyun eğmeyeceğini gösterdi. “Millet İttifakı ihale takımı gibi oldu. 'Kimse ihaleye girmesin. İhaleye girenin ayağını kırarım, seni tehdit ederim.' Böyle bir şey yok. Ben demokratik hakkımı kullanıyorum. Siz adayınıza güvenmiyor musunuz da bana 'Aday olma, olamazsın' diye bağırıyorsunuz.”
Çok iddialı bir şey de söyledi seçim sonrası için: “6 lı masanın altı aylık ömrü var.” 
Son günlerin araştırmalarına bakınca Sayın İnce ve partisine doğru çok büyük bir eğilim var. Sayın Ağıralioğlu gibi düşünenlere ek olarak İnce’nin hızla yükselmesi muhalefeti bence epey ürküttü. Anketlere bakarsak ürkmeliler de.
İktidar cephesinde Sayın Erbakan’ın Cumhur ittifakına katılacağı çok konuşuldu.
Ama Erbakan yaptığı açıklama ile Cumhur ittifakına katılmayacağını ve kendisinin Partisinin Cumhurbaşkanı adayı olacağını söyledi.
Yanlış hesap Bağdat’tan döner mi bilmem ama bence Sayın Erbakan büyük bir fırsat kaçırdı.
“6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı şiddetin önlenmesine İlişkin Kanun” görüşmelerden önce iki parti arasında soğuk suların akmasına neden olmuştu. 
Ne diyelim herkesin yolu açık olsun elbette.