9 Ocak Cumartesi günü Aydın Çevre Kurultayı düzenlendi. Türk Tabipler Birliği, Aydın Tabip Odası, Ziraat Mühendisleri Odası, Aydın Çevre ve Kültür Platformu (AYÇEP)'nun düzenlediği toplantı çok başarılıydı, öncelikle emeği geçen herkese teşekkür etmek gerek. Türk Tabipler Birliği Başkanı Dr.Beyazıt İlhan'ın da katıldığı 15 dakikalık mola dışında saat 12'den 17.30'a kadar kesintisiz süren toplantı, yapılan sunumlar, tiyatro gösterisi, soran, tartışan, öneren katılımcıları ile Aydın için yeni bir başlangıcı müjdeliyor.
Yapılan sunumlarda verilen bilgiler, pek çok çevre sorunun içinde Aydın'da ölüm kalım aşamasına gelindiğini gösteriyor. Aydın Tabip Odası Başkanı Metin Aydın'ın "Aydın'daki ölüm oranının Türkiye ortalamasına göre yüzde 30, kanser hastalığının da yüzde 34 daha fazla olduğu, intiharların çok yaygın olduğu, Menderes kıyısındaki yerleşim yerlerinde hastalık ve ölümlerin yoğun yaşandığı" yolunda verdiği bilgiler tehlikenin büyüklüğünü göstermeye yetiyor.

Temiz Enerji mi?




Topraklarının yüzde 80'inin jeotermal kuyularına ve santrallerine açılmış olan Aydın'da en çok yakınılan sorun da jeotermal. Bu konuyu 19 Ekim 2015 tarihli "Aydın'ın dağlarından yağ, ovasından bal akmıyor!" başlıklı yazımda aktarmıştım. Toplantıda dile getirilen; "Aydın'daki kimi jeotermal santrallerinin havaya buharla birlikte yüksek oranda karbondioksit (CO2) salımı yaptığı, bu santrallerin karbon emisyonlarının kömürlü termik santrallere yakın olduğu" bilgisi beni çok şaşırttı. Bu bilgi jeotermal enerjinin 'temiz enerji' kategorisinden çıkarmasını gerektirecek kadar önemli. Diğer yandan jeotermalin Aydın'a verdiği zararlar, bir yatırımının doğrudan 'temiz enerji' olarak sınıflandırılıp masumlaştırılmasının ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor. Rüzgar enerji santralleri (RES)'lerde de aynı şeyi yaşamıyor muyuz? "Özgün bakir alanlar içeren ve oldukça zengin bir biyoçeşitliliği barındıran Karaburun Yarımadası'nda yaşayan canlılara sığınacak bir yaşam alanı bırakmayacak" ölçüde kurulan RES'leri değerlendirirken kategorik olarak 'temiz enerji' diye geçiştirebilir miyiz? Temiz enerji olarak bilinen bir yatırım, yer seçimi, halkın karar süreçlerine katılmasının engellenmesi, teknoloji seçimi, denetimsizlik gibi faktörler sonucunda en kirli olanlar kadar zarar verebiliyor. O halde herhangi bir tesis, kurulması ve faaliyeti sırasında ortaya çıkacak çevresel ve toplumsal maliyetler hesaba katılmadan, kategorik sınıflandırmalarla peşinen aklanmamalıdır.
Jeotermalin dışında, plansız kentleşme, tarım alanlarına kurulan sanayi tesisleri, evsel atıkları, tarımda aşırı ilaç ve gübre kullanımı, Menderes nehrinin ölüm kusan kirliliği, tarihi ve doğal varlıklarıyla korunması gereken Latmos (Beşparmak) dağlarını delik deşik eden taş ocakları, Söke-Kisir'i kanser köy haline getiren uranyum kuyuları ile Aydın'ın yaşamı, geleceği tehlikede. Cumartesi günkü buluşma ile Aydınlılar bu sorunlarla baş edebileceklerini gösterdiler. Kisir Köyü muhtarı Baki Suna, "Muhtar oldum Anayasanın 56.maddesini öğrendim" diyor. Efeler 'keşke demeden önce' bugünden ayağa kalkmışlar, umarım bu direniş her yere, hepimize örnek olur. Yarın 'keşke' demek istemiyorsak bugünden yaşam alanlarını korumak, yaşamı savunmak zorundayız.
(*) Aydın Çevre Kurultayı'nın afiş sloganı