Burcu Özkan- Bornova'ya bağlı Eğridere Mahallesi'nde geçtiğimiz günlerde toprak kayması yaşandı. Yaşanan heyelanın ardından yaklaşık 30 ev boşaltıldı ve bölgede uzmanlar tarafından inceleme başlatıldı.

Heyelanı değerlendiren Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı, Alim Murathan, İzmir'in riskli bölgelerinin haritasının çıkartılarak önlem alınması gerektiğini vurguladı. Murathan, "İzmir'de riskin olmadığı bölge sayısı çok az, acilen önlem alınmazsa Eğridere gibi farklı bölgelerde de yaşanan heyelanlar kaçınılmaz olacak" dedi


Türkiye, Ege Bölgesi ve İzmir nezdinde heyelan bölgelerinin değerlendirmesini yapan İzmir Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Alim Murathan, doğal afetlere yönelik alınacak önlemleri anlattı. İzmir'in altından 13 fay geçtiğini hatırlatan Murathan, Bayraklı'da yüksek yapılaşmaya karşı olduklarını, risk haritası çıkartılmadığı için yeni heyelanların da kaçınılmaz olacağını söyledi

*Toprak kayması aslında nedir? Nasıl gerçekleşiyor?

Heyelan ya da toprak kayması, zemini kaya veya yapay dolgu malzemesinden oluşan bir yamacın yer çekimi, eğim, su ve benzeri diğer kuvvetlerin etkisiyle aşağı ve dışa doğru hareketidir. Kayalardan, döküntü örtüsünden veya topraktan oluşmuş kütlelerin, çekimin etkisi altında yerlerinden koparak yer değiştirmesine heyelan denir. Bazı heyelanlar büyük bir hızla gerçekleştikleri halde bazı heyelanlar daha yavaş gerçekleşirler. Heyelanlar yer yüzünde çok sık meydana gelen ve çok yaygın bir kütle hareketi çeşidi. Aşınmada önemli rol oynarlar. Büyük heyelanlar aynı zamanda topoğrafyada derin izler bırakırlar. Özetleyecek olursak, Toprak kayması dediğimiz heyelan, zeminlerin duyarsızlaşması anlamına gelir. Genelde eğimi yüksek olan arazilerde gerçekleşir. Bu bölgelerde yağışın artışıyla kütle hareketi halini alıyor ve kayıyor.

Daha büyük heyelan olabilir

* Eğridere'de neler oldu? Buranın heyelan bölgesi olduğu bilinmiyor muydu?

Eğridere'de bir alüvyon yelpazesinde gelişen kütle hareketi görüyoruz. Bunlar 100 binlerce yıldaki malzemelerin getirdikleriyle oluyor. Bu şekilde oluşan heyelan bölgesi üzerine de çalışmalar yapılmış. Yağışların şiddeti ve sıklığı ile de zemindeki malzeme su alıyor. Böyle bir zeminde hendekler açılınca su ile birlikte toprak iyice kayganlaşıyor.
Yağış Eğridere'yi mahvetti. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Eğridere'yi afete yakın bölge olarak işaretledi yani aslında zaten Eğridere'nin riskli bölge olduğu biliniyordu. Olay sonrası 30'a yakın konutu boşalttılar. Şu anda hala bir risk var o bölgede. Her an toprak kayması devam edebilir.
Eğridere'nin bazı bölgelerinde daha büyük heyelanlar söz konusu olabilir. Sağlam zemini olan bölgelerde rahatız ama bazı bölgeler ciddi tehlike arz ediyor. Çok katlı heyelanlar gelişmiş. Aşırı yağışlarla beraber tekrarlayabilecek olan bölgeler üzerine Afet İşleri Genel Müdürlüğü'ne ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne riskli bölgeleri sunacağız.

Çalışmalar denetlenmezse, hatalar artar

*Türkiye ve İzmir'de heyelan bölgeleri üzerinde iyileştirme çalışmaları yapılıyor mu?

Kamu kurumları ve bizler önemli tespitleri yapıyoruz. Bölgedeki riskleri tespit ediyoruz ama bu tespitlerin yaşama geçmesi ve gerekli mühendislik önlemlerinin alınması konusunda çok geç kalınıyor. Projelendirme aşamasında eksiklikler söz konusu. Bazen yeteri kadar önemsenmiyor bazen de yapılan işlemlerde mühendislik hataları da oluyor. Neticede insanın yaptığı çalışmalarda hata olması normal. Fakat burada esas unsur bu hatanın yapılma evresindeki denetleme.  
Denetim, çalışmaların sağlamlaşmasında önemli bir faktör. Çalışmalar denetlenmezse, hatalar artar. Örneğin Eğridere'de, drenaj (herhangi bir yerdeki suyun doğal veya yapay yollarla uzaklaştırılmasına yönelik yapılan çalışmalar) çalışması olsaydı ve derelerle ilgili bir takım ıslah çalışmaları yapılsaydı biz böyle bir sonuçla karşılaşmayabilirdik. Sadece bir yağış, doğrudan alüvyon yelpazesine düşmesinden kaynaklanmıyor, aynı zamanda oradaki derelerin ıslah edilmemesiyle alüvyon yelpazesi dere suyu ile ciddi oranda besleniyor ve suya doygun hale getiriliyor. Suya doygun hale getirilen kütle hareket etmeye başlıyor ve maalesef altta kalan zemin üzerinde kayma yaparak heyelana neden oluyor.

* Heyelan bölgelerinde alınması gereken önlemler nelerdir?

Öncelikle yapılması gereken drenaj çalışması. Yani su ile heyelanlı alanların ilişiğinin kesilmesi gerekir. İzmir özelinde Türkiye genelinde yapılması gereken çalışmalara bakacak olursak;
1. Heyelan haritası oluşturulmalı: Bu haritalar büyük ölçekli haritalardır. 1/1000 ölçekte riskli heyelan bölgelerinin haritalanması anlamına gelir. Ayrıca bu haritaların zaman içerisinde sürekli olarak güncellenmesi gereklidir.
2. Drenaj Çalışması: Yağışlardan etkilenecek olan heyelan alanlarının drenaj çalışması ile su ilişiğini kesmek gerekir. Bu bölgenin hem virüslü su ve derelerden hem de doğrudan yağışlardan etkilenmemesi için şarttır.
3. Denetim: Heyelan alanlarında da imara esas jeolojik ve jeoteknik etütler yapılması zorunludur. Bunlar yapıldıysa yapılaşmanın mutlaka bu etütlerin ön gördüğü mühendislik önlemlerinin alınarak yapılması gerekiyor. Örneğin; 2016 yılıda Eğride'de bir jeoteknik etüt, imara esas çalışmalar yapılmış. Buna bakarak bir takım önlemlerde önerilmiş. Burada belediye'yi eleştirmiyoruz çünkü burada o öneriden sonra yapılan yeni bir yapı yok. eski yapılar bulunuyor. Yeni bir imara alan açılmamış. Açılacağı zaman da etüt reporlarının dikkate alınması gerekiyor.
Raporlarda önlemli alanlar, riskli alanlarda , kazıklı temeller gibi çalışmalar yapılır. Eğridere'de önlem unsurları var ama çalışmalar ve denetim yok. Türkiye'de riskli bölgeler biliniyor ise bile yapılan çalışmalarda uygulama sırasında denetim eksikliği görüyoruz. Bu hataların minimilize edilmesi için önem arz eder.
Etkin bir kamu denetim mekanizması gelişmemiş Türkiye'de. Siz gidip bir zeminde sondaj yaparak mühendislik parametreleri belirliyorsunuz bu çalışmaları projelendirip bir raporla sunuyorsunuz fakat bu çalışmalar yapılırken yerin altında çalışıyorsunuz. Yerin altında çalışıldığı için bu çalışmaların denetimden geçmesi gerekir.

KADİFEKALE'DEKİ KAÇAKLAR HEYELANA DAVETİYE

* İzmir'de heyelan bölgeleri nelerdir? Riskli bölgeleri bizlerle paylaşır mısınız?

Elbette. İzmir'de en başta heyelan riskinin olduğu bölge, Kadifekale'dir. Kadifekale'de devletin 1870'li yıllardan beri kayıt altında tuttuğu birçok heyelan söz konusu. En son 2011 yılında Topaltı bölgesinde bir heyelan gerçekleşti. Şimdi oraya yönelik İzmir Büyükşehir Belediyesi bir dizi mühendislik önlemleri alıyor.
Şunu özellikle belirtmek istiyorum, Kadifekale heyelan bölgesinde heyelanların oluşmasının nedeni o bölgedeki su kaçakları. Ana etken budur. O bölgede İZSU bir takım önlemler almış. Tüm şebekelerin bir kısmını yenilemiş ama ona rağmen su kaçakları olabiliyor. Bu nedenle Kadifekale'ye özel önlem alınması gerekir. Sıfır kaçak olmalı.
İZSU'nun su kaçaklarına karşı aldığı önlemlerin bu rekor yağışlara rağmen Kadifekale'de heyelan yaşanmasını engellediğini düşünüyorum fakat bu önlemler daha arttırılmalı.
İzmir'de yaşanan heyelan tespitini sizlerle paylaşayım:
2009'da Kemalpaşa - Bayram Köyü'nde sağanak yağıştan kaynaklı heyelan gerçekleşiyor ve bu köy yolunu tamamen kapatıyor.
Konak'ta Yeşillik Caddesi Şehit Mehmetçik Parkı Karşısında yine bir heyelan gerçekleşmiş. Bunu takip eden, Çiğli, Bornova, Karşıyaka, Foça, Bayraklı, Karaburun ve Bayındır ilçelerinde de 2009'dan günümüze kadar toprak kayması görülmüş. İzmir'in hemen hemen yüzde 70'inde heyelan gerçekleşmiş.

*İklim değişikliğinin heyelana etkisi ne olacak?

Dünyada artık iklim değişiyor. Önümüzdeki yıllarda İzmir gibi Batı Akdeniz ve Türkiye'de çok daha fazla heyelanların tetikleneceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla bu iklim değişimliğinin getireceği yağışın şiddetiyle (Fazla yağış demiyorum, şiddeti diyorum. Çünkü yağışın şiddeti heyelanı gazlasıyla etkiler) ani yağışlara maruz kalacak olan topraklar heyelan bölgelerinde önemli riskler oluşturacak.

İZMİR'DE 13 FAY VAR

* İstanbul Kartal'da yaşanan bina çökmesi ile Eğridere'deki heyelanın sonuçlarındaki mühendislik hataları eşdeğer düşünülebilir mi? Kartal örneği İzmir'de de yaşanabilir mi?

Kartal'da yaşanan olay son derece üzücüydü. Bir binanın 3 katının kaçak olduğu öğrenildi ve son çıkan imar affı düzenlemesi ile de bu 3 kaçak kat yasal hale gelmiş. Bu dramatik olay. Bina çöktükten sonra da görüldü ki, bina yapımındaki malzemeler ciddi standart eksikliği ile dolu. Bu olayı bir heyelanla karşılaştırmak istemeyiz ama şunu da çok iyi biliyoruz ki, bir bina bir zemin üzerine inşa edilir ve zemin sağlam değilse ve önlemler alınmadıysa bu binalar her zaman risk içerir.
İzmir bir deprem kenti. 13 tane aktif fay hattı var. Bu 13 aktif fay yapılan araştırmalara göre 7'nin üzerinde şiddet üretebiliyor. Bu son derece yüksek bir oran.Bu nedenle önlemlerinde Konya'ya göre daha fazla olması gerekiyor. Çünkü Konya'da ki depremin riski azdır. İzmir, dünyada deprem riskinin en yüksek olduğu 20 kentten biridir. İstanbul'da deprem riski yüksek olabilir ama deprem üreten tek fayı vardır İstanbul'un ama İzmir'in tam 13 fayı var. Dolayısıyla temelde önlemlerin alınması şarttır.

ADAYLARA ÇAĞRI

*Belediyeler heyelan bölgeleri konusunda önlemler alıyor mu? 31 Mart'ta gerçekleşecek yerel seçimlerdeki adaylara bu anlamda bir şey söylemek ister misiniz?

Öncelikle belediyelerin yapması gerekenler, İzmir bölgesinin bir heyelan haritasının çıkarılmasıdır. Bu haritaya yönelik çalışmaların özel bir projeyle geliştirilmesi de bunu takip eder. Doğal afetlere yönelik çalışmalar sadece AFAD'ın görevi olarak düşünülmemelidir. Burada yerel yönetimler de sorumlulukları üstlenmelidir. Doğal afetler hem can hem mal kaybına neden olabilir.
Biz zeminlerle ilgili yapılan çalışmaların hem belediyeler hem de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yeteri kadar denetlendiğini düşünmüyoruz.
Bütün İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adaylarımızın İzmir Kentinin heyelan haritasını çıkartmasını ve bu alanlara yönelik gerekli mühendislik önlemlerinin alınacağını topluma beyan etmesi gerekiyor.
kutu kutu

BAYRAKLI'DA YAPILAŞMAYA KARŞIYIZ

*Doğal afetlerde zeminden kaynaklı hasarları en aza indirgemek mümkün müdür? Zemini sıkıntılı bölgeler İzmir'de var mı?

Elbette. Bu durum zemin iyileştirmesi ile mümkün. Hem dünyada hem ülkemizde çalışmalar yapılıyor. Zemine enjeksiyon dediğimiz bir yöntem uyguluyoruz. Bir tür çimento düşünün. Zemin içindeki boşlukları, gözenekleri bununla dolduruyoruz. Bu daha sağlam bir zemin haline geliyor ama bunu her yerde yapmakta mümkün değildir.
İzmir özelinde bakacak olursak, ciddi facialara gebe olacak bölgeler için önlemlerin alınması gerekiyor. Bunların başında Bayraklı'yı örnek verebiliriz. Bayraklı'daki çok katlı yapılaşmaya biz Jeoloji Mühendisleri Odası olarak karşıyız. Çünkü bayraklı bir delta ortamıdır. Teknik olarak şu şekilde ifade edeyim;  büyük derenin milyonlarca yıl getirdiği malzemenin deniz ile birleştiği bir alana kurulmuş bir kenttir Bayraklı.
Özellikle kıyı kesiminde yapılan yüksek binalar üzerinden konuşuyorum. Birçok mühendis, zemini bu kadar sallantıda olan, altı sulu bir kentin üzerine çok katlı bina yapılmasını 'teknoloji ilerledi, çaresi bulunur' bakış açısıyla düşünüyor. Biz öyle düşünmüyoruz. Mühendislik ilerledi fakat delta ortamında zemin deprem anında birlikte hareket eder. Dünyada bunun çok örnekleri var. En son Kocaeli İzmit'te de depremdeki sonuç felaketti.
Bayraklı'da 60 metre kazıklar zeminin temeline atılıyor ama delta için büyük bir deprem de bunun bir önemi kalmaz. O temeldeki kazıkları da alıp götürür deprem. Bayraklı'da denize yakın yüksek yapıların olduğu bölge yüksek oranda risklidir. Orada yaşanacak büyük bir deprem tüm yapıları yok edebilir.
Bayraklı'da doğanın gücüne karşı bir mühendislik önlemi almanın ve bunun mücadelesini vermenin çok gerçekçi olmadığını düşünüyoruz.