Gamze Geçer- TOBB Kadın Girişimciler İzmir İcra Kurulu Başkanı ve Park Bornova Outlet Center'in genel koordinatörü Aysel Öztezel, İzmir'de işsizlik olduğuna inanmadığını ve iş beğenmeme durumu oldğunu söyleyerek, 'Gençlerin kendine özgüvenleri oldukça yüksek. Ancak beklentileri de çok yüksek. Herkese bir masa vermek gibi bir lüksümüz yok. Yani hiçbirimiz bu masalara oturarak gelmedik' dedi.

 

Yaklaşık 40 yıldır sivil toplum kuruluşlarında üyelikten başkanlığa birçok görev üstlenen Aysel Öztezel, TOBB Kadın Girişimciler İzmir İcra Kurulu Başkanı ve Park Bornova Outlet Center'in genel koordinatörü olarak görev yapıyor. Öztezel ile İzmir'de iş durumu, outlet alışveriş kültürü ve bir dönem girdiği siyaset üzerine söyleştik.

-Sizi tanıyabilir miyiz?
Ege Üniversitesi Basın Yayın Halkla İlişkiler mezunuyum. Eşim Cenap Öztezel'le mutlu bir evliliğimiz var. Sivil toplum kuruluşlarındaki ve iş hayatımdaki başarılarımın ardında bana her an destek olan bir eşim var. Yoksa 30 yıl boyunca dernek ve kurumların üst düzey görevlerinde nasıl başarılı olabilirdim? Eğer evde huzurum olmasaydı, bunlar gerçekleşemezdi. Bu arada; Park Bornova Outlet Center benim ailemin alışveriş merkezi. Ailem yönetimi ele aldığında dükkanlarımızın çoğu boştu ve herkesin ağzında "Bitti orası, kapanıyor" gibi sözler dolaşıyordu. Oysa şu anda yere göğe sığamıyoruz, müşteri potansiyelimiz inanılmaz boyutta. Alışverişin outlet bilincini ortaya koymayı becerdik. İnsanları ucuz alışverişe yönlendirmeyi başardık. Ailece, çok büyük bir emekle Park Bornova'yı bugünkü durumuna getirdik diye düşünüyorum.

- İzmir'deki genç nüfus iş dünyasında yeteri kadar yer bulabiliyor mu?
Bu bizlerin gayretidir. Yani bizler koltuklarımızdan zamanı gelince ayrılmayı becerebilirsek ve o genci kendimiz gibi yetiştirebilmeyi kendimize bir görev olarak benimsersek kısa zamanda yol alırız.

-İzmir'de işsizlik oranları hep yüksek çıkar. Kimi çevreler de işsizlik olmadığını söyler. Siz bu konuda ne diyeceksiniz?
İzmir'de işsizlik olduğuna inanmıyorum. İş beğenmeme gibi bir durum var. Gençlerin kendine özgüvenleri oldukça yüksek. Ancak beklentileri de çok yüksek. Herkese bir masa vermek gibi bir lüksümüz yok. Yani hiçbirimiz bu masalara oturarak gelmedik. Herkesin geçmişinde kendine göre sıkıntıları var.

- İçimiz dışımız AVM oldu, olmaya da devam ediyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Biz bir aile şirketiyiz. Park Bornova, Mat İnşaat'ın yan kuruluşu. İki kardeşim Engin ve Ersin Turan'ın destekleriyle her gün büyüyoruz. Biz yoktan var ettik burasını. Herkes Park Bornova Alışveriş Merkezi'nin kapandığını ve devlerle yarışamayacağını düşünüyordu. Sosyal projelerle diğer AVM'lerden farkımızı ortaya koyuyor, bir adım öne geçiyoruz. Çocuklarla ilgili el becerileri kurslarımız var. Haftanın iki günü eğitmen nezaretinde. Resim yarışmalarımız var. Engellilerle ilgili çalışmalar sürüyor. Engelsiz İzmir projesinde ödül aldık. Sivil toplum kuruluşlarıyla çok yakın ilişkiler içindeyiz. Ben biliyorsunuz zaten oradan geldim 38 yılım geçti derneklerde. Lions'ta genel başkanlığa kadar yükseldim. AVM'lerin her metrekaresi bir rakamdır, ben burada ticareti ikinci plana alıyorum. Hiçbir karşılık beklemeden isteklere cevap veriyoruz. Diğer AVM'lere saygı duyuyorum özellikle istihdam konusunda. Bizim bile burada 500 kişi çalışıyor. Aileleriyle 1500 kişi ekmek yiyor. İzmir'in ilk AVM'si, ilk outlet'iyiz. İzmir'de doğduk, İzmir'de büyüdük, burayı yaşatmak ve geliştirmek bir yerde bizim borcumuz. AVM yönetmek özellikle bir kadın olarak zor. İşimiz insana hizmet ve işlerin en zoru insana hizmettir. Yaptığımız iş bir takım oyunu, görevleri doğru kişilere vererek başarılı olmaya çalışıyoruz. Kadınların en çok sevdiği şey alışveriş ve ben de onun merkezindeyim. Ama bir yerden sonra alışılıyor. Zor olanı başarmak için elimden geleni yapıyorum.

-Outlet konsepti sonradan mı tercih edildi, yoksa başlangıçta da böyle miydi?
İzmir'in outlet konseptiyle ortaya çıkan ilk AVM'siyiz. Herkesin ilk AVM duygusunu taşıdığı bir yerdi burası. Ama sonradan düşündük ki ilk olmak bir yere kadar. Yeni açılan AVM'lerin yarattığı rekabetten dolayı bir tedirginlik oldu başlarda. Ancak biz, gerçek bir outletiz, bunu ısrarla da söylüyoruz. Bunu yaşatmak için elimizden geleni yapıyoruz. Markalarımız da aynı fikirdeler zaten. Outlet kavramı ile daha çok yol alabileceğimizi ifade ederek 2007 yılından beri de durmaksızın yol aldık. Sağ olsun müşterilerimiz bizi hiç yalnız bırakmadı.

-İzmir'de gerçek outlet kültürü burada yaşatılıyor diyebilir miyiz?
Ben çok önemli isimlerin outlet olmadığını biliyorum. Rakiplerimiz hakkında fazla konuşmak istemiyorum ama İzmir'de outlet kültürünün belirli seviyede burada yaşatıldığına inanıyorum. Biz tam anlamıyla outlet kültürünü yansıtıyoruz. Çok çalışıyoruz. Emeğimizin karşılığını da alıyoruz.

- İzmir'de AVM'ler bir sosyal yaşam merkezi haline geldi. Bu trende Park Bornova nasıl ayak uyduracak?
Kardeşlerimin de destekleriyle burası her gün büyüyor. Biz yoktan var olduk diye düşünüyorum. Herkes Park Bornova Alışveriş Merkezi'nin kapandığını ve devlerle yarışamayacağını düşünüyordu. Biz aile olarak böyle yapmadık. Çünkü Park Bornova, İzmir'in ilk ve tek outletidir. Diğerleri sezon ürününü satar.

- Outlet alışverişi kadınlar mı yoksa erkekler mi daha çok tercih ediyor?
Erkekler, kadınlara oranla çok daha fazla. Kadınlar biraz daha modaya yatkındır. Ancak outlette de bunu başarabilirsiniz. Sezonlar arasında çok büyük değişiklikler yok. Erkeklerde hele hiç yok. Bu yüzden genel olarak erkekler tercih ediyor. Biz kadınlar modaya düşkün olduğumuz için outleti çok tercih etmiyoruz. Ama tabii ekonominin hareketli olmasından dolayı artık mecburiyetten biraz daha hesaplı ürünleri tercih etmeye başladık. Aslına bakacak olursak moda kelimesini kendimze yakışanı giyerek oluşturmamız daha mantıklı. İnsanlar vücutlarına uygun olmayanı sırf moda diye giymemeli. Çok klasiktir ki insan kendisine yakışanı giymeli. Oluşturulan algı güzel olan her şey pahalıdır. Bu algıya da en çok kapılan ne yazık ki biz kadınlar oluyoruz.

-Siz aslında hayatı dolu dolu yaşayan bir insansınız. Siyasete soyunmaya nasıl karar verdiniz?
Siyasete Anavatan Partisi Kadın Kolları'nda özellikle sosyal projelere katkıda bulunarak başladım. Toplu nikahlar, semtlere sağlık ocakları kazandırılması gibi önemli çalışmalara destek verdim. 2001 yılında eski bakanlarımızdan bana bir telefon geldi ve "Tansu Hanım sizi görmek istiyor" dediler. Bu yolculuk Sayın Çiller'le başladı. Ben de şaşkındım. Sosyal projeler dışında aktif siyasete girmek gibi bir isteğim ve talebim hiç olmamıştı. Benim için de bu sürpriz oldu. Burada eşimin destek ve ilgisi çok önemli bir rol oynadı. Eşim Cenap Öztezel, düşündüğümün ötesinde destek verdi. "Sivil toplum kuruluşlarındaki birikimlerini siyasete de aktarırsın ve birçok hanımı belki de peşinden sürüklersin" dedi. 10 yıl boyunca üst düzey görevlerde bulundum. Konak ilçe başkanlığından sonra, il yönetiminde başkan yardımcılıkları yaptım. Merkez Karar Kurulu üst düzey parti oluşumunda yer aldım. Dört dönem Merkez Karar Kurulu Üyesi oldum. Umarım topluma faydam dokunmuştur. Açıkça ifade etmem gerekirse çevrem o zaman ki adıyla 'Doğru Yol Partisi'ne sempatiyle yanaşmadı.

-Sonuç olarak siyasette biraz hayal kırıklığı yaşamışsınız. Ne düşünüyorsunuz?
Aslında buna hayal kırıklığı demek doğru olmaz, ben sadece benden çok daha fazla yararlanılabilirdi diye düşünüyorum. Çünkü yapmak istediğim çok fazla şey, içinde yer almayı gönülden arzuladığım birçok proje var. Siyasete uzaktan bakan ya da görmezden gelen kadın sayısı bu kadar fazlayken, benim gibi cesaretle buna atlayan kadınlara daha aktif görevler verilmeli, önleri açılmalı. Dediğim gibi siyasette hizmetin sınırı yok.

-Peki, siyasete dönmeyi düşünüyor musunuz?
Zaten siyasetin içindeyim. Görev almamış olmak belirli bir şeyleri takip etmemek değil. İçindeyiz ama kendimizi nasıl lanse edeceğimizi bilemiyoruz. "Ben varım" demek yetmiyor.
Bütün partilerde "Bu seçimlerde kadınları öne alacağız" deniyor ki ben feminist değilim ama kadınla erkeğin bir arada olduğu zaman her şeyin doğru düzgün yürüyeceğine inanıyorum. Fakat mutlaka bir kota olmalı. Mutlaka biz bir yerlerde olmalıyız diye bir hırslanma geliyor insanın içine. Yoksa çanta elimde bu parti olmadı öbür parti değil.

-Her şeye rağmen siyasete girmeye halen sıcak bakıyorum diyor musunuz?
Elbette siyaset yaşamın bir parçası. Eğer bir şeylerden memnun değilsek başkalarının çözmesini bekleyemeyiz, çözüme katkıda bulunduğumuz sürece eleştirme hakkına da sahip olabiliriz. Siyasette çorbada hepimizin tuzunun olması gerekiyor. Hangi sebeple olursa olsun siyasete küsmemek lazım. Siyaset içinde olmamız gereken bir yaşam biçimi. Eğer Türkiye Cumhuriyeti'nin bir vatandaşıysam bu benim asli görevim diye düşünüyorum. Bir sivil toplum örgütünde nasıl faydalı bir vatandaşsan aynı duyarlılığı siyasette de göstermemiz lazım. O zaman konuşma ve sorgulama hakkınız doğuyor. Oturduğun yerden, köşe yazarlarından aldığın bilgilerle bu iş olmaz. Köşe yazarları kendi duygu ve düşüncelerini aktarıyor bana. Benim duygu ve düşüncelerim ne? O da çok önemli.

-Basın Yayın mezunusunuz ama farklı bir iş kolundasınız. Zorlandınız mı?
Günümüzde çok olmakla birlikte insanlar asla mezun oldukları mesleği yapamıyorlar. Ya yanlış tercih kurbanı olmak ya da aile baskısı yahut bireyin kendisini tanıyamaması bu durumda etkili. Aile bilinci en önemli faktör. Zorla o bölüm okunacak, mezun olunup işe başlanacak gibi bir dayatma söz konusu. Sonuç onlarca işsiz genç ve mutsuz iş hayatı. Aslında hepsi birbirine bağlı bir düğüm. Bana ailem baskı yapmadı. Basın yayın bölümünü kendim tercih ettim. 2 yıl kadar Demokrat İzmir'de cemiyet ağırlıklı yazarlık da yaptım. Sonra sivil toplum kuruluşları ve siyaset geldi. EGS batıp burası elimizde kalınca kardeşlerimin de desteği ile bu işe soyundum. Benim için çok özel bir insan olan Abdullah Kiğılı teşvik etti. İstanbul'a gittim. Parakende Günleri'ni düzenleyen Suat Beyi buldum. Ona "Sosyal birikimimi nasıl kullanabilirim, AVM'yi markayla doldurmam lazım" deyince bana "neden olmasın" dedi ve birkaç kişiyle tanıştırdı beni. Sonrası çorap söküğü gibi gitti işte. Şu an çok mutluyum. İyi ki teşvikler ile buraya kadar gelebilmeyi başarmışım. Hepsinden önce kendi içinizde içselleştirip bazı şeyleri görmeniz daha önemli. Bu yüzden isteyin ve çabalayın.

-Son olarak nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Birlikte hareket etmenin faydalarını görmüş bir kişiyim. Ticari rakip olmaya varım ama olayı kişiselleştirmeden, insana hizmetin kalitesini nasıl yükseltebiliriz diye çalışmalar yapmaktan yanayım. Derneklerimiz bu konuda daha çok faaliyet göstermeli. Sektörel bazda çalışmalarımızı şeffaflık ve dürüstlük üzerinden yürütüyoruz. Herkese, her firmaya şeffaf bir şekilde hesap vermeliyiz. Bunlar çok önemli noktalar. Kiracılarımızla birlikte bu konuda fevkalade bir anlaşma içinde çalışıyoruz. Sektörün işleyişine ait kuralların yasalaşmasından yanayım. Herkes ne yaptığını bilmeli. Aklına gelen aklına geldiği yerde bir AVM kurmamalı; aklına geldiği şekilde yönetmemeli. Yazılı ve yazılı olmayan kuralların harfiyen yerine getirilmesinden yanayım.

Outlet AVM kriterleri

-'Gerçek outlet kimliğine sahibim' diyen AVM hangi kriterleri taşımalı sizce? Ben buradaki sinemamın fiyatlarını ucuz tutmaya mecburum. Fiyatlarımız İzmir'deki sinema fiyatlarına göre daha düşük. Halk günü daha da düşürüyoruz fiyatı. Aynı şeyi food court'tan da rica ediyorum. Çünkü buraya gelen müşterinin profili belli. Kalkıp siz ona yüksek rakamlarla hizmet veremezsiniz. Onun için biz burada bir aile olarak işi yönetiyoruz. Ekip arkadaşlarım her gün sabahtan gün sonuna kadar kiracılarımızla iletişim halinde, günlük hareketi değerlendirirler. Cirolar önüme geldiğinde herhangi bir mağazamızla ilgili bir düşme görürsem kendim kaybetmiş gibi üzülüyorum. "Kiracı, kirayı ödedikten sonra bana ne!" diyemem asla. Önce mağaza müdürü, sonra bölge müdürü ile görüşüyorum. İcap ederse patrona ulaşıyorum. İnanın aldığım teşekkürler bana en büyük ödül oluyor.

Girişimcide olması gereken özellikler

Eğer bir girişimcilik macerası içindeyseniz, girişimin kaderini siz belirliyorsunuz demektir. Ve bu noktada teknik yeteneklerden çok daha önemli bir şey var; kişisel özellikler. Her girişimcinin mutlaka sahip olması gereken özellikler söz konusudur.  Motivasyonunu kendi başına yaratabilmek. Açık görüşlü olabilmek. Girişimcinin her zaman, kaçırdığı bir nokta olabilir. Bu yüzden ekip arkadaşlarınızdan veya iletişimde olduğunuz insanlardan gelecek fikirlere açık olmanız gerekmektedir. Açık görüşlülük, zıt fikirlerden kazanımlar elde edebilmektir. İyi bir yönetici olabilmek İçin girişimci yalnızdır. Fakat bu yalnızlığı fiziksel olarak algılamamak gerekir. Çünkü mutlaka ekip arkadaşları olacaktır. Bu yüzden ekip arasındaki koordinasyonu iyi sağlamalı, ekip içi iletişimi kuvvetli olmalıdır. Şirket içindeki statü basamakları belli olmalıdır. Aksi takdirde ekip içi iletişim yanlış yerlere gidebilir. Lider ruhlu olabilmek, ekibi hem mutlu edebilmeyi hem de çalıştırabilmeyi gerektirir. Zamanı verimli kullanabilmek. Bir işi saatlerce yapmak, o işi en iyi şekilde yaptığınız anlamına gelmiyor. Bu yüzden bir girişimcinin sahip olması gereken en önemli özelliklerden bir tanesi de zamanı verimli kullanabilmektir. Zaman yönetimi üzerine ünlü girişimcilerin birçok kitabı bulunmakta. Eğer bunu kendiniz halledemiyorsanız, deneyimli kişilerin bilgilerine güvenin. Hızlı aksiyon alabilmek. Gereksiz ayrıntılarda boğulmamak, girişimcilik ruh halinde oldukça önemlidir. Bir fikrin risklerini ve artılarını göz önünde bulundurduktan sonra hızlı aksiyon alınması gerekir. Ne de olsa atalarımızın dediği gibi; nerede hareket orada bereket! Bilgiye aç olabilmek. Her sektör durmaksızın yeni dinamiklere sahiptir. Bundan dolayı sürekli olarak yeni bir şeyler öğrenmek zorundasınızdır. Sürekli yeni bir şeyler öğrenmek girişiminizi algı olarak bir adım öne taşırken, rakiplerinizden önde olmayı sağlar.