Zeynep Kaya-Avustralya'da yapılan Dünya Kupası'nda bronz madalya kazanan ve ilk defa yaptığı harekete The Çolak ismi verilen İbrahim Çolak, başarısını jimnastiğe olan sevgisine, çok çalışmasına ve zorluklar karşısında pes etmemesine bağlıyor. Çolak, 'Genç jimnastikçilere hiçbir zaman pes etmemelerini öneririm. Çalışan her zaman kazanıyor. Yaşadıkları her sıkıntı, zamanı gelince kendilerine başarı, ödül ve statü olarak geri dönecektir' dedi.


5 yaşından beri jimnastik yapan 22 yaşındaki Artistik Jimnastik Milli Takım Sporcusu İbrahim Çolak, 3 ay önce Avustralya'da yapılan Dünya Kupası'nda bronz madalya aldı. Halka branşında yaptığı harekete, Uluslararası Jimnastik Federasyonu tarafından "The Colak" ismi verilen İbrahim Çolak, "Aylar önce 'Dünyada kimsenin yapmadığı bir hareketi yaparsanız, bu harekete isminizi verebiliyorsunuz' dendi. Ben orada kendi hareketimi denedim. Kimse yapmamıştı o hareketi. Bundan sonra kural kitapçığında The Colak Hareketi olarak yer edecek ismim. Bir nevi tarihe ismimi yazdırmış oldum" diye konuştu.
İbrahim Çolak ile spora başlamasını, yaşadığı zorlukları, başarılarını konuştuk.


*Bize spora başlamanızdan ve aldığınız bronz madalya ödülünüzden bahseder misiniz?

5 yaşında Şavkar Jimnastik Kulübü'nde jimnastik sporuna başladım. O zaman daha okul çağına bile gelmemiştim. Ailemin teşvikiyle başladım spora ama şu an spor herşeyim. Antrenörüm olan Yılmaz Göktekin'le 5 yaşından beri birlikteyiz. Şu an 22 yaşındayım ve kulüpte geçen 17 yılımda Yılmaz Göktekin ile İsmail Göktekin antrenörlerim her zaman yanımdaydı. İlk başarı ödülümü 2011 yılında aldım ve bu yıl Avustralya'da yapılan Dünya Kupası'nda bronz madalya ödülüne layık görüldüm. Halka branşında yaptığım hareket, Uluslararası Jimnastik Federasyonu tarafından "The Colak" adıyla tarihe geçti. Bu çok mutluluk verici bir şey. Bundan sonra kim o hareketi yaparsa benim adımı anarak yapacak. Antrenörler sporculara o hareketi öğretince "The Colak" hareketi diyecek. Düşününce çok onore oluyor insan.



*Ailenizin spor hayatınıza etkisi oldu mu?

Şavkar Jimnastik Kulübü'ne 5 yaşında başladım. Ailemden çok antrenörlerim olan Yılmaz Göktekin ve İsmail Göktekin'i gördüm. Ailem kadar antrenörlerimin de üzerimde emeği büyük. Aslında bu spor benim hayatıma yön verdi. Annem ve babam da sporcu, ailemin de desteği çok oldu. 10 yaşımda hem okul hem antrenmanı bir arada yürütemediğim için çok zorlandım, bırakmayı düşündüm ama ailem beni destekledi ve daha çok başarılar elde ettim. Bu da zamanla 'The Colak' hareketi yapmama kadar ilerledi. Ailemin bana özellikle gelişme çağımda oldukça desteği oldu. Aileme ve antrenörlerime burdan sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.

*Talihsizlik yaşayarak yarışmaya girmişsiniz. Yaşadığınız rahatsızlıktan ve hareketi yaptığınız andan bahseder misiniz?

Kendime ait olan 'The Colak' hareketini çalışmaya başladım. Bir süre sonra farklı bir harekete yön vermek istediğim için 'The Colak'a ara verdim. Yarışmanın olacağını öğrenince de tekrar çalışmaya başladım. Eleme gününde hareketi yaparken omuzumda ufak yırtık oluştu. Avustralya'ya gitmeden önce omuzumda yırtık olduğunu fark ettim. Tedavi olmaya vaktim yoktu. Omuzumdaki ağrıyla yarışmaya girdim. Yaptığım hareketin hakem, sporcu ve antrenörlerin dikkatini çektiğini gördüm, herkes tebrik etti. Aslında bekliyordum adımı yazdırmayı. Spor hayatımın en önemli gününe bu şekilde omuzumdaki ağrıyla girmiş oldum ama sonucu güzeldi. Amacıma ulaştım.


*"The Çolak" hareketinizden sonraki planınız nedir, başka hareketleriniz beklenebilir mi?

Bu duyguyu bir kere hissettim ve şu andan sonra daha farklı, daha değişik hareketler üzerinde çalışıyorum, bu hareketlerden de bir sonuç alacağımı umut ediyorum. Benim için hem isim yapmak hem madalya almak önemli. Tek bir başarıyla yetinmeyi sevmiyorum. Bu başarım oldu, bitti. Önemli olan bundan sonraki başarılarım. Kendime ait hareketleri geliştirerek, jimnastik spor dalına katkı sağlamayı düşünüyorum.

*En iyi olduğunuz alet hangisi ve aldığınız ödüller neler?

Büyük yarışmalarda ilk madalyama 2011'de Trabzon'da yapılan yarışmayla başladım. Genelde hep halka aletlerinde dereceler aldım, halka aletinde daha iyi olduğumu düşünüyorum. 2017'ye kadar ilerleyen başarılarım şu şekilde:
2011'de Trabzon'da Avrupa Gençlik Festivali'nde halka aletinde 3.'lük,
2012 Avrupa Gençler Şampiyonası paralel aletinde 2.'lik,
2013'te Mersin'de yapılan  Akdeniz Oyunları'nda halka aletinde 2.'lik,
2014'te Hırvatistan'da ilk Dünya Kupası madalyası,
2015'te Dünya Kupa'sında 1., 2., 3.'lük,
2015'te Bakü'de Avrupa Oyunları'nın birincisi düzenlendi, halka aletinde 3.'lük,
2016'da halka aletinde Dünya Kupası serilerini 1. olarak bitirdim, ödüllendirildim. Yine 2016'da 3 farklı Dünya Kupası'nda 1.'lik,
2017 Şubat'ında da Avustralya'da yapılan Dünya Kupası'nda 3. oldum ve bronz madalya kazandım ve Çolak Hareketi'mi 3 ay önce ilk orada yaptım, sonuçlar yeni açıklandı. "The Colak" olarak tarihe geçtim.



*Hayatınızda iz bırakan, unutamadığınız bir olay var mı?

İlk defa yaşadığım ciddi sakatlıktı. O da 2013 yılında Katar'da yapılan Dünya Kupası'nda oldu. Büyükler'deki ilk senemdi. Eleme günü paralel aletinde son bitiriş hareketimde sol ayak biraz eksik düştüm ve canım çok acıdı. Sağlık ekipleri geldi, ayak bileğimi sardılar. Ayağım sarılıyken düştüğüm hareketi iki kez daha yaptım. Daha sonra hastaneye gittik ve sol ayağımda bir parça kırık olduğunu öğrendik. 5 hafta ayağım alçıda kaldı, değneklerle yürüdüm ve antrenmanıma devam ettim. Ayağım alçıdan çıkınca 5 hafta sonra bir seviye atlattım diyebilirim. Halka hareketi yaptığım için de benim için ihtiyaç olan bir kuvvetti o. Sakatlanmadan önce daha kötüydü performansım. Hani her şerde hayır var derler ya, onu yaşadım diyebilirim; çünkü Mersin'de Akdeniz Oyunları'nda 2. geldim.

*Spor hayatınızda girdiğiniz yarışmalar içerisinde sizi derinden üzen olay oldu mu?

Geçen yıl Avrupa Şampiyonası'nda madalyayı kıl payı kaçırdım. En iyi sporu yapan 8 oyuncu finale kalacaktı, ben en iyi 2. olarak finale kaldım. Çok da iyi ilerlemiştim ama ufak bir talihsizlik sonucu neredeyse yapabileceğim en kötü performansı sergiledim orda. Bu beni oldukça üzdü.

*Milli sporcu olmanın okul hayatınıza etkilerinden ve eğitim durumunuzdan bahseder misiniz?

5 yaşında jimnastiğe başladığım için, okul hayatından önce jimnastiğe başlamış oldum. 6 yaşında anaokuluna başladım. Okuldayken hep özel günlerde, bayramlarda okuldaki tek jimnastikçi bendim, bunun gururu, onuru başka oluyor. İlkokul ve lisede de öyle, tek jimnastikçi bendim. Mezuniyet törenlerine özellikle çağrılıp gösteri yapıyordum. Mümkün olduğu kadar herkesle iyi geçinmeye çalışıyordum çünkü ne kadar iyi bir sporcu olsanız da karakter olarak dikkat etmeniz gereken şeyler oluyor. Annem ve babamdan ne gördüysem onu yapıyordum. Aile burada çok önemli, ailenin size yaklaşımı çok önemli. Bu yüzden aileme çok teşekkür ediyorum yanımda oldukları için. Şu anda Ege Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği okuyorum, 4.sınıf öğrencisiyim. Madalyalı milli takım sporcusu olduğum için YGS'de barajı geçmem yeterliydi. Yine milli sporcu olduğumdan dolayı devletten iyi miktarda öğrenci bursu almaya hak kazandım. Bir öğrenci için çok iyi bir miktar bu. Notlarım düşük olmadığı için halen aynı bursu almaya devam ediyorum.

*Hep sporcu olarak mı devam etmeyi düşünüyorsunuz yoksa sporu yan meslek olarak mı yapacaksınız? İdealiniz nedir?

Sporun içerisinde olduğum için, bundan ne kadar uzak kalmaya çalışsam da burayı özlerim çünkü çocukluğum burada geçti. Kaç yıldır sporun içindeyim ama zaten belli hedeflerim var. Bu hedefe ulaşmak için 15 yıl daha bu sporu yapmak zorundayım. Zorunluluktan ziyade sevdiğim için yapıyorum. Vücudumun beni götürdüğü yere kadar giderim. Farklı bir meslek dalı da hiç düşünmedim ama yine mesleğim çerçevesinde antrenörlük, beden eğitimi öğretmenliği isteyebilirdim.


*Sporcuların genel sorunları sizce neler, ne gibi çözüm yolları bulunabilir?

Öncelikle antrenman yapılan yerin imkanlarının iyileştirilmiş olması gerek. Sporcunun kullanabileceği tesisat, araç ve gereçlerin olması gerekiyor. İçerideki ısının iyi ayarlanması gerekiyor. Sporcunun başındaki antrenörün bilgili olması, sporcunun gelişimi açısından önemli olduğundan, profesyonel antrenörlerle çalışılması gerekiyor.

*Başka kulüplerden teklif gelse gider misiniz?

Başka takımlara transfer olmak gibi bir niyetim yok. Şavkar Jimnastik Kulübü'nü bırakmak istemiyorum çünkü takım hocalarım ailem gibi. Şu an durumum da iyi, sıkıntım yok. O yüzden Şavkar Jimnastik Spor Kulübü'nü bırakmayı düşünmüyorum.

*Sizin gibi jimnastiğe, spora yönelen gençlere tavsiyeleriniz var mı?

Öncelikle genç jimnastikçilere hiçbir zaman pes etmemelerini öneririm. Çalışan her zaman kazanıyor. Yaşadıkları her sıkıntı, zamanı gelince kendilerine başarı, ödül ve statü olarak geri dönecektir. Herhangi bir olumsuzlukta daha da üzerine gitsinler.

 

İbrahim Çolak'ın antrenörü Yılmaz Göktekin'e de birkaç sorumuz oldu. Antrenör Yılmaz Göktekin başarılı sporcu İbrahim Çolak'ı ve kulüplerini anlattı.
 
*İbrahim'le 17 yıldan beri beraber olduğunuzu öğrendik. Size göre İbrahim'in sporculuğu ve karakteristik özellikleri neler?

İbrahim Çolak benim hafızamda her zaman oyunculuğunun ve başarısının yanı sıra efendiliğiyle yer edecek. İbrahim çok sakin yapıda, ağırbaşlı ve naif bir çocuk. Kulübümüzün medar-ı iftiharıdır. Çünkü sporcular genelde haşarı olur ama İbrahim'de o yok. Sükûnetini de her zaman korur İbrahim. Ağır yapıda ve çok çalışan, çalışmayı da çok seven bir insan. İbrahim gibi bin tane sporcun olsa Türkiye başarı üzerine başarı elde eder. Diyebilirim ki bir İbrahim Çolak kolay yetişmiyor. Çalışmayı çok seven, saygılı, efendi bir genç olan İbrahim gibi bir sporcu daha olursa, İbrahim'in seviyesine getirmek için canla başla çalışırdım. Yaşım şu anda 45, İbrahim'le bir 10 yıl daha götürebilirim.

*Kulübünüzü de anlatabilir misiniz Yılmaz Bey?

Türkiye'de jimnastik branşında en başarılı ve en büyük kulüplerden bir tanesiyiz. Jimnastik kendi içerisinde 5 branşa ayrılıyor. Artistik jimnastik kızlar, artistik jimnastik erkekler, trambolin jimnastik, ritmik jimnastik, sportif gibi 5 alt branşta faaliyet gösteren başka hiçbir kulüp yok. Şavkar Jimnastik Kulübü bu 5 branşta da aktif. Bu 5 branşta da milli takıma sporcu veren tek kulüp. O yüzden Türkiye'nin en büyük kulüplerinden bir tanesiyiz.