Bu köşede 18 Nisan ve 23 Mayıs'ta milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunu yazmıştım. Fayda etmedi, hakkında fezlekesi olan milletvekillerinin dokunulmazlıkları, 'ben yaptım oldu' yaklaşımıyla açıkça hukuka aykırı biçimde yapılan anayasa değişikliği ile toptan kaldırıldı. Anayasa değişikliği Cumhurbaşkanı tarafından son gün imzalandı, bu arada binlerce hâkimin yerini değiştiren HSYK'nın kararnamesi çıktı. Dokunulmazlıkların kaldırılması sürecinde, iktidar partisi AKP milletvekilleri, önlerine konan vazifeyi eksiksiz yerine getirdiler, ana muhalefet partisi CHP de iktidara verdiği halk oylamasız anayasa değişikliği desteği ile sınıfta kaldı. 
Önümüzdeki günlerde dokunulmazlığı kaldırılan milletvekilleri Meclis'ten çok adliye kapılarını aşındıracaklar, artık hiçbir güvenceleri yok; yakalama, tutuklama gibi sıradanlaşan uygulamalara maruz kalacaklar. Bundan kim kazançlı çıkacak? Demokratik siyasetin büyük zarar göreceği kesin, silahsız olmaz diyenlerin ekmeğine yağ sürecek. Bu süreç aynı zamanda soruşturmaları yürütecek savcı ve hâkimler için de bir sınav olacak; ya demokratik toplumun vazgeçilmez unsurları olan hak ve özgürlüklere göre karar verecekler ya da yasakçı, baskıcı rejimin aleti olacaklar. 
Bu arada milletvekillerinden sakınılan dokunulmazlık başkaları için daha sıkı oluşturuluyor.
7 Haziran'da Meclise sunulan "Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" ile suç işleyen kamu görevlilerine tam dokunulmazlık sağlayan yeni bir sıkıyönetim rejimi oluşturulmaya çalışılıyor.
Tasarı ile İl İdaresi Kanunu'nun 'valilere sıkıyönetim yetkileri verdiği iddia edilen' 11.maddesine yeni bir fıkra ekleniyor. Tasarı yasalaşırsa, genel kolluk kuvvetlerinin imkân ve kabiliyetlerini aşan durumlarda terörle mücadele için gerekli olması veya terör eylemlerinin kamu düzenini ciddi şekilde bozması halinde, İçişleri Bakanlığı'nın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) görevlendirilecek. Görevlendirilen TSK birlikleri ve personeli, kendi komutanının sorumluluğu altında ve onun emir ve talimatlarına göre TSK Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nda belirtilen yetkileri kullanarak güvenliği sağlayacak. Askeri birliklerin belirli görevleri genel kolluk kuvvetleriyle birlikte yapması halinde komuta, sevk ve idare askeri birliklerin en kıdemli komutanı tarafından üstlenilecek. Operasyonlarda gecikmesinde sakınca bulunan hallerde birlik komutanının yazılı emri ile konutlara, işyerlerine girilebilecek. Bu faaliyetler sırasında hangi suçu işlerse işlesinler soruşturma izni verilmeden haklarında hiçbir işlem yapılamayacak, verdikleri zararlardan sorumlu olmayacaklar. Adli soruşturma için, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları için Başbakanın, diğer personel için Milli Savunma Bakanının, Jandarma Genel Komutanı ve Sahil Güvenlik Komutanı ile bu komutanlıklardaki diğer personel için İçişleri Bakanının izni gerekecek, Savcıların adli kollukla ilgili işlenen suçlar ile bazı suçları doğrudan soruşturma yapma yetkileri de ellerinden alınıyor.
Tasarının amacı; 7 Haziran 2015'ten beri işlenen yasadışı sokağa çıkma yasakları ve diğer hukuksuzluklara yasal kılıf hazırlamak, işlenen suçları cezasız bırakmak, bundan sonra hükümetin dilediği yerde sıkıyönetim ilan etmesini sağlamak, yaşam hakkı başta olmak üzere ağır suçların soruşturulmasını, suçluların cezalandırılmasını engellemektir. Tasarı Milli Savunma Komisyonu'ndan geçti bile, sürekli sıkıyönetim hali şeklindeki adım adım getirilen yeni rejim hepimizin canını yakacak, sessiz kalmayın.