Tahir Elçi'yi kaybetmemizin üzerinden bir yıl geçti. Onu çatışmalarda hasar gören Diyarbakır'ın Sur'un simgelerinden olan 4 Ayaklı Minare'de Baro Başkanı olarak, avukat arkadaşlarıyla birlikte basın açıklaması yaptığı sırada öldürdüler. [1]
 
Tahir Elçi, bir avukattı, ille de demokrasi ve barış diyen, hukukun üstünlüğü için sürekli çabalayan bir avukattı, ödünsüz bir insan hakları savunucusuydu. İnsanlığın ortak mirası bir eseri korumak isterken katledildi. O insanlığın binlerce yıllık ortak değerlerinin avukatıydı. Vurulmadan önce taşıdığı dövizde "İnsanlığın Mirasıyım, Mirasına Sahip Çık" yazılıydı. Bunun anlamı neydi? Tahir Elçi açıkladı; "Tarihi dört ayaklı minare insanlığa sesleniyor: 'Beni ayağımdan vurdular. Ne savaşlar ne felaketler gördüm ama böyle ihanet görmedim diyor bize', bu tarihi yapı Anadolu'da tek bir eserdir. Dünyada bunun bir örneği yoktur. Yazıtlara göre İslam'dan önce inşa edilmiş, tahminen bir çan kulesi biçiminde tasarlanmış. Ancak İslamiyet'ten ve fetihten sonra Akkoyunlu hükümdarlığı döneminde Sultan Kasım tarafından Şeyh Mutahhar Camii inşa edilmiş ve bugüne kadar Diyarbakır'da yaşanan birçok felaketten sağ olarak kurtulmuştur. Buradan çağrı yapmak istiyoruz. Biz bu tarihi bölgede, birçok medeniyete beşiklik etmiş, evsahipliği yapmış bu kadim bölgede insanlığın bu ortak mekanında çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz. Bu amaçla bugün arkadaşlarımla, Diyarbakır Barosu üyesi arkadaşlarla, Diyarbakırlılarla birlikte buradayız. Bu davranışı, tarihe yönelik şiddet eylemini, suikastı, saygısızlığı kınıyoruz. Tarihsel mirasına sahip çıkmayanlar güvenli bir gelecek kuramazlar. Bu nedenle tarihimize, değerlerimize, tarihi ve kültürel mirasımıza sahip çıkalım diyoruz." 'Tarihsel mirasına sahip çıkmayanlar güvenli bir gelecek kuramazlar' sözünden sonra vurulmak nasıl bir şeydir? Onun insan olmanın onurunu taşıyan, insanlığın tüm değerlerini savunan bir insan olduğunu, onu katledenlerin de insanlık değerlerinden yoksun olduklarını göstermiyor mu? 
 
Tahir Elçi'yi koruyamadık, onun ölümü göze aldığı değerleri de. Sadece 4 Ayaklı Minare değil, Sur ve başka kentler yıkıldı, gencecik insanlar öldürüldü. Değerlerimizden çok şey kaybettik, kaybetmeye devam ediyoruz. 15 Temmuz  2016 gecesi  askeri darbe teşebbüsü yaşadık, Türkiye halklarının karşı durmasıyla darbeyi önlemeyi başardık. Darbenin durdurulmasından sonra demokrasi ve barış olmalıydı, ama öyle olmadı, uygulamaya konan olağanüstü hal rejimi, sorunlarımızı daha da derinleştirdi. Bugün darbe ile alakası olmayan yazarlar, gazeteciler, akademisyenler 'terör' suçlusu olarak hapse atılıyor. Tam bir cinnet hali yaşıyoruz, darbecilerin bombaladığı Meclisin üçüncü büyük partisi olan Halkların Demokratik Partisi'nin eşgenel başkanları, parlamenterleri, belediye başkanları tutuklandı. Ülkenin en eski gazetesi olan Cumhuriyet gazetesinin yazar ve yöneticileri  tutuklu.  
Tutuklu olan Selahattin Demirtaş, Ahmet Türk, Gültan Kışanak ve diğerleri Kürt meselesinin çözümünde silahsız, eşit hak ve özgürlük temelinde demokratik yöntemlerden yana olan, hayatlarını buna adamış siyasetçiler. Tahir Elçi yaşasaydı o da tutuklanır mıydı diye düşünmeden edemiyorum. Öldürülmeden önce Tahir Elçi'ye de benzer süreçler yaşatılmamış mıydı? Bir televizyon programındaki sözleri nedeniyle terör suçlusu ilan edilip, tutuklanmaya kalkışılmamış mıydı? Onu itibarsızlaştıran, hedef gösterenler, linç etmeye kalkanlar; şimdi ne düşünüyorlar çok merak ediyorum.

Tahir Elçi aramızdan ayrılalı bir yıl oldu, halen katili bulunamadı, bu da bize yeter. Bununla da kalmadı, başka kötü olaylara da tanık olduk; İzmir Barosu Genel Kurulu'nda bir meslektaşı ona dil uzattı, gruplar arası polemiğe malzeme yapma densizliğinde bulundu. [2] Bu çirkin saldırıyla ilgili olarak İzmir Barosu Yönetim Kurulu'nun soruşturma açıp açmadığını bilmiyoruz. 

Ben sevgili dostumu çok özlüyorum ve saygıyla anıyorum. 

Şimdi Türkiye'nin daha çok 'Tahir'lere daha çok barış 'Elçi'lerine ihtiyacı var.

******
Akkuya'da  keşif
 
Akkuyu NGS ÇED olumlu belgesinin iptali davası dosyasından 11 Temmuz'da keşif yapılmıştı. Keşfe katılan bilirkişilerden birisinin 672 Sayılı KHK ile profesörlük kadrosundan çıkartılması üzerine, onun yerine görevlendirilen bilirkişi ile bugün yeniden keşifteyiz.

Geçen ay Johannesburg'da yapılan Nükleersiz Gelecek Ödülleri töreninde bir konuşmacı; "Nükleer santraller çok pahalı yatırımlar, üretilecek enerji için bu kadar pahalı yatırım yapılmasının hiçbir mantıklı yanı yok, nükleer santraller ya rüşvet için ya da nükleer silah için yapılır" demişti. 
 
Akdeniz'i nükleer çöplük haline getirecek Akkuyu Nükleer Santralı ne için yapılıyor? 

[1] Tahir Elçi öldürüldü  

[2] Tahir Elçi'ye saygı