Gamze Geçer- Geçtiğimiz 2 yıl boyunca yaşanan olaylardan etkilenen Türk turizmi 2018-2019 sezonu ile aradığı kanı bulmaya başlayacak. TÜROFED( Türkiye Otelciler Fedarasyonu) Başkan Yardımcısı ve ETİK Başkanı Mehmet İşler ile yaptığımız söyleşide Türk turizmi sorunlarını konuştuk.

 

Son iki yıldır yaşanan sıkıntılı süreç adına bu yıl nasıl bir tablo ile karşı karşıyayız? Türkiye'de turizm sektörü bu yıldan umutlu mu?

Türkiye'de, son iki yıldır sıkıntılı günler geçiren turizm sektörü bu yıldan umutlu. Türk Lirası'nın dolar karşısında değer kaybetmesi sonrası, parası değerlenen yabancı turist tatil için Türkiye'yi tercih ediyor. Gelecek yıllarda epey ilerleme olacak. Özellikle 2019'da ucuz tatil yabancıların tercih ettiği ülkemize 40 milyon turistin gelmesi bekleniyor. Türk turizminin son 2 yıl içerisinde bir darboğazı aştı, aşarak da yüzde 98'i milli olan bu sektörün krizlere karşı dayanıklı olduğunu gösterdi. Bugün dünya turizminin üçte birinin Akdeniz çanağında yapıldığını düşünecek olursak, son 2 yılda Türk turizmini devre dışı bırakmak isteyenler, gördüler ki Türk turizmi Avrupa turizminde değil dünya turizminde bir denge unsuru. Bu yüzden, paket turlarda İspanya'dan sonra Avrupa'nın en büyüğü, bu önemli. Dolayısıyla da tur operatörlerinin cazip bulduğu ve yüksek karlar elde ettiği bir ülke. Türkiye, bu açıdan tur operatörlerinin vazgeçilmezi. Bunun ispatı, İspanya ve Yunanistan'da fiyatların artması sonucunda 2017 yılında Türkiye'ye dönüşler. Buraya Türkiye'yi sokarak, hem son tüketici hem tur operatörleri kar amaçlı yaklaştılar ve onların menfaatleri oldu.

Gelecek yıllarda epey ilerleme olacağını söylediniz. Bu öngörünüz ile ilgili yurtdışı bağlantılı bir proje var mı?
İngiltereli Jet2holidays firması 2019 itibariyle birlikte İzmir'e haftada 8 uçak kaldıracak. Bu durum İngilizlerin Ege'den vazgeçmediğini gösteriyor. Antalya'yı keşfettiler ama hala Ege'de devam ediyorlar. Dış pazar, Türkiye'den ve Ege'den hala vazgeçmedi. Haftada İngiltere'den 8 uçak kaldırmak çok ciddi bir turizm hamlesi. Bu İngiliz pazarının Ege'de daha da güçlenmek istediğini gösteriyor. Bu bir berekettir. Turizmden geliri olan ve ekmek kazanan esnafımız için çok ciddi bir katkı olacak. Bu aynı zamanda turizme yatırımı da arttıracak. Çünkü bu çok önemli bir hamle olacak. Bu hamlelerin de önümüzdeki günlerde daha da artacağına inanıyorum.

Sizce İzmir'e gelen turist sayısı yeterli mi?

İzmir'e gelen turist sayısı 800 bin civarında ancak bu sayı yeterli değil. İzmir'e en iyi zamanı olan 2015'te 1 milyon 200 bin turist geldi. Bunun 500 bini kruvaziyerden gelmişti. Kruvaziyer turizmi şu anda olmadığı için normal rakamlar 700 binlerde olması gerekirken, İzmir 2017 yılını 800 binle kapattı. 2018 yılında İzmir'in beklentisi ise 900 bin turist. 5 milyon nüfusa sahip bir şehrin, 1 milyon turist rakamını bile yakalayamaması bu şehir için hem bir kayıp hem de ayıp. Bunun da en büyük nedeni yerel yönetimlerin maalesef başarısız çalışması. İzmir yönetimi, turizme karşı yapısal ve stratejik bir çalışma yapmıyor. Muğla, Antalya, Fethiye, Bodrum'da ana sektör olarak turizm ön plana çıktığı için turizm odaklı tanıtım çalışmaları çok fazla. İzmir, hem endüstriyel hem tarım hem sanayi kenti olduğu için yerel yönetim de şehri öne çıkaran fuar ve festivallerde tanıtım çalışmaları yapmıyor. İzmir burada en zengin değerlere sahip olmasına rağmen, turizmi en az işleyerek, turizmden kendine en az katma değeri sağlayan bir şehir. Biz bunun da en büyük nedenini, yerel yönetimlerin bu konuda turizm planlamasını ve stratejisini iyi yapmamasına ve turizm konusunda tanıtım çalışmalarını iyi bir şekilde yapmamasına bağlıyoruz. Yoksa İzmir'in değerleri bu turist sayısını artırır.

Resort turizminin atası

Foça Club Med olarak bilinen Fransız Tatil köyünün Resmi Gazete'nin 26 Mayıs tarihli sayısında yayımlanan ilana göre 2 milyon lira geçici teminat bedelli ile  işletmenin ihalesine 20 Temmuz'a kadar teklif verilebilecek olduğu duyurusu geçtiğimiz günlerde yapıldu. 49 yıllığına kiralanacak olmasına nasıl bakıyorsunuz? Sadece buranın yeniden canlanması yeterli mi?

1960'ın ortalarından başlayarak bu zaman kadar ki süregelen yaşamsal izinde Club Med Türkiye'nin bugün 40 milyon turist 36 milyar dolar girdi yakaladığı bu sektörün başlangıcının ilk ana yeri. Yani resort turizminin atası. Uzun yıllar Club Med olarak tanınan ve hepimizin resort turizm ile tanışmamıza vesile olan bu yer takribi olarak 13 yıldan beri kapalı durumda ve maalesef üzülerek söylemek gerekirse bu tatil yeri atıl duruyor. Takribi olarak 800 yatağa sahip bu tatil köyü doğası gereği bir cennet ancak devletin özelleştirme zihniyetiyle ya da devletin özelleştirme kararıyla şu anda maalesef yıkılmak üzere. Buranın 49 yıllığına tekrar Türk turizmine ve ekonomisine katma değer yaratılmasına biz turizmciler pozitif bakıyoruz. Kararların son derece doğru olduğuna inanıyoruz. Burayla ilgili imar yönünden eksiklikler vardı. Çözüldü. Şimdi mevzuat gereği turizme katkı sağlayacak bir hale getirilmesi için alt zemini yapıldı. Club Med, Foça'nın ekonomisine önemli destek sağlayacak olan bir tatil köyü. Bugün yüzde 98'i milli olan turizm sektöründeki mal sahiplerinin, turizmin ekonominin en önemli öğesi olduğunu görüyoruz. Bu ülkemiz adına da çok güzel bir tablo, turizm sektörünün yüzde 98'i Türk yatırımcıların elinde. Sadece Club Med yetmez. Devletin elinde çok önemli kaynaklar ve turizm merkezleri olmasına rağmen, bu koyların hepsinin gayrimenkul değerleri oldukça yüksek. Ancak üstlerindeki üst yapıların şu anda maalesef gayrimenkul değerlerinin çok daha altında girdiler getiriyor. Club Med'den sonra bizim en önemli gördüğümüz, hemen köy hizmetleri dediğimiz bir yer var. Eski köy hizmetler çok güzel bir koy. Orası da devletin elinde. Maalesef burası çok cüzzi rakamlar ile hizmet veriyor. buranın da özelleştirilmesi gerekiyor. Yeni Foça'ya doğru gittiğinizde çok güzel koylar var. Kumburnu var. Oranın da tekrar özelleştirilmesi lazım.

Önümüzü açsınlar

Türkiye'de turizm adına sizce en önemli ne yapılabilir?

2634 sayılı yasanın yeniden ele alınarak düzenlenmesi lazım ve nasıl 1982'de turizm ihtilali yapıldıysa tekrar 2. bir turizm ihtilaline ihtiyaç var. Bu yüzden dolayı da yapılması gereken cididi  bir turizmin ve mevzuatlarının revize edilmesi. Sektörün tek çatı altında toplanması, eğer bu yapılırsa Türk turizmi cari açığın yüzde 40'ını kapatır. Bu durumda da Türkiye'nin cari açığı ve döviz açığı gibi sorunu kalmaz. Biz turizmcilerin önünü açsınlar. Türk turizminin döviz istihdamda hem işsizliğe çare hem de döviz dalgalanmasına ve cari açığın sorununu komple ortadan kaldırabiliriz. Bu konu da milli olan döviz ve istihdam deposu olan bu sektörün daha fazla bir devlet polikası haline getirilerek ele alınması gerekiyor. Turizmde 2. ihtilal yapılarakta Türk ekonomosine taze ve sıcak paranın döviz ile dolar girdisinin artması sağlanacaktır. Mevcut yasa güncelleşmeli. Eğer bu gerçekleşirse, Türkiye'nin cari açık problemini, tek başına turizm sektörü kapatır. 1982 yılındaki yasa artık bu bedene dar gelmektedir. Bu yasanın güncelleşmesi lazımdır. Büyük bir çatı örgütü kurularak, yasası olması lazım. En önemlisi, yüzde 98'i milli olan bu sektör, eğer ikinci bir turizm ihtilalı yapılması durumunda, Türkiye'nin en büyük hastalığı olan cari açığı kapatır. Şu an cari açıktaki kapatma payımız yüzde 25, eğer turizmdeki mevzuat ve yenilemeler yapılırsa ve istikrar gelirse, turizmin önü açılırsa, bu pay yüzde 40'a çıkar. Türkiye'nin en büyük hastalığı olan cari açık problemini tek başına, turizm sektörü kapatır. 2023 yılında 50 milyar dolar, 50 milyon turist girdisini biz, 2023'ten önce kapatırız ve bu hedefi tuttururuz. O yüzden, acil Türk turizminin ikinci bir ihtilala ihtiyacı var. Mevzuat ve yönetmeliklerle önünün açılması lazım. Dövizin bu kadar arttığı bu ülkede, sıcak para getiren ve milli olan tek sektör ve dövizin ateşini söndürecek tek sektör turizmdir. Ve bu anlamda turizme daha fazla önem verilmesini öneriyoruz.


Yerli negatif etkileniyor

Dövizin yükselmesi yerli turisti mi yabancı turisti mi olumsuz etkileyecek? Ege Bölgesi adına bu etkilenmenin artışı nasıl yansıyacak?

Dövizin yükselmesi ve maliyetlerin artmasının yerli turiste de olumsuz yansıyacak. Bu durumdan yerli turist de muzdarip oluyor. Otel ve konaklama fiyatları da doğal olarak artacak. Yabancıya döviz bazında verince, TL karşılığı olunca, onun parasından dolayı odasının da fiyatı artıyor. Onu baz alınca da yerli müşteriye de daha ucuza veremiyorsunuz, dolayısıyla onun odasının fiyatı da otomatikman artmış oluyor. Dolayısıyla bu yerli turisti de vuruyor bir yerde. Bu durum bizi negatif etkiler. Ama bu sene Allah'tan döviz karşısında TL eridiği için Türkiye'ye ucuz ülke olarak talep çok fazla geliyor. Bu yerli pazarın açığını, yerli kapatacak. TL'nin, döviz karşısında değer kaybetmesi, yabancı turisti Türkiye'ye yönlendirecek. Düşünün adamın 1 Pound'u, Türkiye'de 6,53 TL. Bir Euro'su 5,30 TL. İspanya'ya gidiyor Alman, 1 Euro veriyor bir kahve içiyor, kendi ülkesinde de 1 Euro'ya bir kahve içiyor. Ama buraya geliyor 1 Euro'ya beş buçuk kahve içiyor. Biz bu sene 38-40 milyon arası bir turist bekliyoruz. 32 ila 33 milyar dolar da bir girdi bekliyoruz. Son iki senedeki krizden dolayı iç pazarın turizmi destekleyişi, bu sene dış pazarın fazla olmasından ve iç pazardaki fiyatların da geçen yıllara göre daha fazla olacağından dolayı, bu ilginin dış pazara kaymasına neden oluyor şu an için. Ama Ege Bölgesi iç pazardan yine iyi bir kapasite alacak çünkü şu anda Akdeniz'deki kapasite dolmuş durumda. Ege'de en aşağı yüzde 20 daha artış bekliyoruz geçen yıla oranla. İzmir şu anda şehir içi otelciliği anlamında gayet güzel, Resortlar olarak da bu yıl geçen yıllara oranla daha iyi olacak. Takribi olarak geçen yıla oranla yüzde 15 bir artış bekliyoruz.

Dövizde istikrar istiyoruz

Tur operatörleriyle yaşanan olumsuzluklar var mı? Var ise  ne durumda?

Tur operatörü gelip, 'Döviz çok arttı, benim param çok kıymetlendi' diyor. Biz ona fiyatlarımızı döviz bazında artırmak istediğimizde de arttıramıyoruz. Bir de bizim fiyatlarımızı artırmamız konusunda böyle negatif bir etkisi oluyor. Diyor ki, 'Kardeşim döviz çok arttı, senin ülkende benim param çok kıymetlendi, ben sana döviz bazında bile arttırış yapmam'. TL bazında ödememi yapayım diye de bize teklifle geliyorlar. Bunların hepsi bizim aleyhimize. Türk turizmcisi olarak biz, dövizin yükselmesinden mutlu değiliz, tam tersine muzdaribiz. Biz turizmciler ne dövizin artmasını ne inmesini bekliyoruz. Biz istikrar istiyoruz, istikrar olan yerde başarılı uluslar arası ticaret yapmak istiyoruz.

Turizmcinin cebi dolmuyor

Döviz artışı ile turizmciler bayram ediyor algısı var. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet, Oh ne güzel döviz arttı, turizmciler bayram etti diye bir algı var. Hayır. Bu son derece yanlış ve aldatmaca bir şey. Biz turizmciler, dövizin ne artmasını ne düşmesini istiyoruz. Biz istikrar istiyoruz çünkü. Bunun sebebi şu. Şu anda kısa dönemde, bu büyük artışın sonucunda, biz zaten mayıs başı olduğu için döviz bazında çok fazla bir girdimiz yok. Aslında bizim tahsilatlarımız temmuz, ağustos ve eylülde oluyor. Dolayısıyla da buradaki döviz artışı kısa vadede bir saman alevi gibi turizmcinin cebine kalıyor gibi gözükse de; 1 ay, 1. çeyrek, 2. çeyrek, 3. çeyrekte baktığınızda her şey dövize bağlı olduğu için faizler artıyor, krediler artıyor, petrol artıyor, nakliyat ve ulaşım artıyor, buna paralel olarak et artıyor, süt artıyor, asgari ücret artıyor, iletişim masrafları artıyor, yurt dışından aldığımız bütün ithal mallar artıyor. Bunun kat ve mislisi cebimizden, hemen 1-2 ay sonra fazlasıyla çıkmaya başlıyor. Dövizin artışının bize hiçbir faydası yok, aslında tam tersine büyük zararı var. Türkiye ekonomisine büyük zararı var. Sakın ola ki kimse turizmci buradan büyük karlar ve menfaatler sağlıyor zannetmesin. Bu, bizim turizmcilere kaşığıyla verip sapıyla çıkartmaya benziyor dövizin artışı. Ve biz bundan son derece muzdaribiz.  Eskiden 50 Euro 4 liradan 200 lira yapardı, şimdi 5 liradan 250 lira yapıyor. Durduk yere 50 lira kazanmışız gibi gösteriliyor. 200 bin lira aldığımız bir para, şu an 250 bin lira. Durduk yere 50 bin lira fazla kazandık. Ama biz bu farklardan daha fazlasını gelen zamlarla, maliyetlerle zaten fazlasını ödüyoruz. Dolayısıyla biz böyle bir şeyden menfaatlenmiyoruz, bu para bizim cebimize kalmıyor. Piyasanın pahalılaşmasından ve zamlaşmasından dolayı, bu paranın çok daha fazlasını biz piyasaya geri ödüyoruz ve fakirleşiyoruz.


Fuarlar kente kazandırıyor

Fuarlar kenti olan İzmir'in son dönemde artan fuarlar ile otellerin doluluk oranı arasında nasıl bir bağ oluştu? Yaşanılan bir sorun var mı?

Fuarlar, İzmir'deki otellerin doluluk oranlarını yüzde yüze getirdi. Bu fuar sayesinde İzmir'de sadece otelciler değil lokantalar, taksiciler, turizm ya da kısaca bütün hizmet sektörleri olarak her zaman bereketli günler geçiriyoruz. Ancak bu konaklama konusunda da bazı sorunlar oluşmaya başladı. Özellikle rezidanslar da otel gibi hizmet vermeye başladı. Rezidansların piyasada aktif hal alması bütün kriterleri karşılayan ve turizme ciddi yatırımlar yapan insanları olumsuz etkiliyor. Çünkü bu durum haksız rekabet oluşturuyor. Bu yerler yeteri kadar denetlenmediği için vergi ödemesi de ya yapmıyor ya da daha az yapıyor. Bu yerler çoğunlukla vergisiz çalışıyor. Bu tarz önemli fuarlarda da bu yerlerde konaklamalar artıyor. Bu konuda belediyelerin ve valiliğin denetimlerini arttırmasını istiyoruz. Fuar dolayısıyla oteller yüzde yüz doldu. Ama bu sorun sürekli olarak sıkıntı yaratacak. Bu konuda yetkililerin gerekli denetimleri ve yasal tedbirleri almasını istiyoruz.


3 saatte 54 ülkeye neden ulaşamıyoruz

İzmir'e direkt uçuş noktasında destekleme konusu ne durumda? Sizce sorumluları kim?

Çok sayıda milletvekilimiz var. Bu konuda siyasetçiler, yerel yöneticiler ne yapıyor? Bu teşvik uygulamaları neden İzmir'de yapılmıyor? Üç saatlik sürede 54 ülkeye ulaşabilecek mesafedeki İzmir direkt uçuş avantajından ve destekleyici uygulamalardan neden mahrum bırakılıyor? İzmir turizmin her geçen gün kaybediyor ve geriye gidiyor. Sektör olarak bizim iyi olmamız hiçbir şeyi değiştirmiyor. Bu atalet niye? Burada siyasetçilerin ve yerel yöneticilerin çalışmasını istiyoruz, harekete geçmeye ve seslerini yükseltmeye çağırıyoruz.