Emzirme bir annenin bebeğine verebileceği en güzel hediyedir. Emzirmenin anne ve bebek için yararları tartışılmaz bir gerçektir. Ülkemiz anneleri emzirme konusunda son derece istekli,  ancak bir sorun  var. Annelerin içini kemiren bir kuşku “acaba sütüm yetecek mi?” Bu kaygı annenin emzirme konusundaki isteğini, çabasını olumsuz etkilemektedir.

Aynı zamanda annenin çok kaygılı ve stresli olması, sütün salınmasını sağlayan oksitosin hormonunu baskılamaktadır. Oksitosin hormonu doğumu başlatan sütün memeden dışarı atılmasını sağlayan, keyifli olduğumuz zamanlarda salgılanan bir hormondur. Bu hormonun diğer bir adı “sevgi hormonu”dur. Bu hormon kaygıyı, stresi sevmez, böyle durumlarda yeterince salınmaz. Annenin huzurlu, sakin, mutlu olduğu, bebeği ile ten teması kurduğu zamanlarda ve bebeği etkili emzirdiği zamanlarda daha fazla salınır. Böylelikle annenin memesinde yapılan süt dışarı atılır. Eğer süt memeden dışarı atılamazsa memede biriken süt  yeni süt yapımını azaltır. Sonuçta annenin sütü azalır.  

Diğer yandan sütünün yetmediğini düşünen anne bebeğini erken dönemde ek gıdalarla beslemeye başlamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ve UNİCEF ilk altı ay bebeğe su dahil hiçbir ek gıda vermeden, sonrasında 24 aya kadar ek gıdalar ile birlikte emzirmeyi  önemektedir. Bebeğin ek gıdalara erken başlaması bebeğin çok küçük olan mide kapasitesini doldurmaktadır. Bu yüzden bebek daha az emmeye başlamaktadır. Daha az emzirme daha az süt yapımı anlamına gelir. Bebek emdikçe  memeden beyine giden uyarılar süt yapım hormonunun (prolaktin)  ve süt salınım hormonunun (oksitosin) salınımını sağlar. Sonuç olarak ek gıdalara erken başlaması, bebeğin daha az emzirilmesi bu hormonların salınmasını azaltarak, yine süt miktarını olumsuz etkileyecektir.
Kadın vücudu gebeliğin başından itibaren emzirme için hazırlanmaktadır. Doğumdan sonra oluşan hormonal değişim ile memede süt yapımı hızlanır. Sağlıklı her kadının bedeni doğumdan sonra emzirmek için uygundur. Bu doğal süreci bozan diğer bir durumda vaktinden önce planlı olarak yapılan sezaryen doğumlardır. Normal doğumlarda rahimdeki doğum kasılmalarını başlatan oksitosin hormonu kendiliğinden salındığı için sütün salınımı daha çabuk olmaktadır. Planlı sezaryen doğumlarda bu süreç yaşanmadığı için oksitosin hormonunun salınımı gecikebilir ve süt doğumdan sonra daha geç gelebilir. Yapılması gereken, kaygılanmadan, korkmadan, sık sık emzirmeye devam etmektir.

Sütün etkin salınmasını sağlayan diğer önemli bir konu ise bebeğin doğru emzirme tekniği ile emzirilmesidir. Bebeğin yalnızca meme ucunu değil, meme ucunun etrafındaki kahverengi dokuyu da kavrayacak şekilde memeye tutulması önemlidir. Bu şekilde meme ucu çatlakları azalır,  süt memeden daha etkili şekilde boşalır, bebek daha az hava yutar. Emzirme başarısı artar.
Sevgili anne adayları ve anneler bedeninize ve bebeğinize güvenin. Doğru teknikle emzirin, bebeğiniz her istediğinde memeye tutun, gece emzirmeyi ihmal etmeyin, yeterli ve dengeli beslenin, günde 2.5-3 litre sıvı gıda tüketin. Etkili bir şekilde emzirme konusunda kaygılarınız varsa hastanelerde, aile sağlığı merkezlerinde  bu konuda uzman sağlık çalışanlarından destek alın. Sütünüz bol olsun, sağlıkla kalın…