Değerli okurlarım, uzun sözlere gerek yok. "Bir tek oyun" bile Türkiye'nin "aydınlık" veya "karanlık" geleceğinin belirleyicisi olabileceği bir süreçteyiz.

Hepimiz, bağımsızlığımızı ve cumhuriyetimizi korumanın ve savunmanın, "demokrasi içinde" o bir tek oyun bile doğru kullanılması ile sağlanabileceğinin bilincinde olmalıyız. Özellikle de on sekiz yaşını dolduran ve ilk defa yedi Haziran'da oy kullanacak genç seçmen kitlesine Türkiye'nin içinden geçtiği bu "zor zamanlarda" çok büyük görevler düşüyor. Kendisi genç, beyni genç, yüreği genç insanlara, "zor zamanlarda" düşen büyük görevleri bugünleri anlatırcasına Atatürk açıklıyor "Gençliğe Hitabe'sinde". Bugünleri görmüş gibi; cumhuriyetin, laikliğin, demokrasinin ve vatanın bölünmez bütünlüğünün tehdit ve tehlike altında olduğunu görmüş gibi, bize yol gösteriyor. Bağımsızlığı ve cumhuriyetin önemini, tehditlerin büyüklüğünü ve bu tehditlere karşı Türk Gençliği'nin gücünü açıklıyor. Yönetim başında bulunanların "aymazlık ve sapkınlık ve hatta hainlik içinde" bulunabileceklerini,  hatta "böylelerinin kişisel çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan (dış) düşmanların siyasal erekleriyle birleştirebileceklerini" vurguluyor. Bu "zor zamanlarda" Türk Gençliği'ne güvenini sunuyor Atatürk gençliğe hitabesinde...

Türk Gençliği'ne, "karanlığı öteleyip, "aydınlık" geleceği kurmada önemli görev düşüyor bugün. Mustafa Kemal Atatürk'ün "Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir" sözünü hatırlayıp, ümmet değil millet olduğumuzu, Türk Milleti olduğumuzu haykırmalıyız... En başta, sandığımıza sahip çıkarak... Yurttaşlık bilincimizle aydınlık geleceği kurmada "bir tek oyun" bile gücünü bilerek...