Garip değil mi! Bir ülkede hükümetlerin yaptıklarından daha çok muhalefetin konuşulması. Her seçim sonrası bu böyle oluyor yıllardır. İşi gücü bırakıyoruz, kaybettik ama kazandık, hakkımızı alamadık, sandık çalındı, oylar yanlış sayıldı vs.

Muhalefet seçim kaybını kabul etmiş olsa bile bunu hazmedemeyen o kadar çok kişi var ki, aslında bu da demokrasi anlayışının bir göstergesi.
Konumuz elbette seçim sonuçları değil, konu muhalefetin durumunun hala manşetlerden düşmemesi, kendi içerisindeki bitmek tükenmek bilmeyen koltuk mücadelesi.
Adına demokrasi diyorlar ama bu ne çok seslilik ne de demokrasi.
Biri atlet kıyafeti ile çıkmış alana, diğerlerinin ayakları bir şekilde bağlanmış haydi meydana diyorlar.
Dolayısıyla kimse de ben meydana çıktım deme cesaretini gösteremiyor.
Muharrem İnce gibi her şeye rağmen yola çıkanlar da bir şekilde hallediliyor.

Sayın Kılıçdaroğlu değişim çağrılarının çoğalması ile birlikte;‘Hiçbirimiz umutsuzluğa kapılmayacağız. Türkiye'nin aydınlığa çıkması için değil 6'lı masa, gerekirse 16'lı masa kuracağım’ diyerek 13 mağlubiyete rağmen partinin başından ayrılmayacağını ilan etti. Zaten altılı masaya tepkili tabanın sinir katsayılarının bu açıklamayla nasıl yükseleceğini hiç umursamadı.
Son grup toplantısında söyledikleri ise gerçekten anlaşılacak gibi değil. Bir taraftan hazımsızlık bir taraftan hırs bir taraftan öfke dolu bir yandan da kendine oy vermeyenleri yani karşı tarafı karalama çabası:"25 milyon insanla bir araya gelebildiysek büyük bir değişimi zaten başlatmışız demektir. Bugünkü görevim, 25 milyondan bir kişiyi bile feda etmeden, ülkemin namuslu, vicdanlı, hakkın yanında olan kitlelerinin sayısını artıracak süreci yönetmektir".
İyi de adama demezler mi 25 milyon o anlık emaneten verilmiş oydu. TBMM deki partinizin karşılığı değil diye. Ayrıca CHP’nin oyu 14 Milyon iken seçim sonrası da ittifaktaki partiler bir şekilde bağımsızlığını ilan ederken hala 25 Milyon hayalini kurmak nedir?
Daha da önemlisi: ‘Ülkemin namuslu, vicdanlı, hakkın yanında olan kitlelerinin sayısını artıracak’ sözü Millet İttifakına oy vermeyen insanlara hakaret değil mi?
Diğer ittifaklara oy veren vatandaşlarımız Kemal beyin anlayışınca nasıl kişiler?
Onlar namuslu, vicdanlı, hakkın yanında olmayan kişiler mi?
Değişim için çabalayanları da unutmadı Kemal Bey. “CHP, hiç kimseye altın tabak içinde Genel Başkanlığı sunmaz" deyiverdi.
Doğal olarak bu sözlere yanıt gecikmedi eski Bakan Mehmet Sevigen’den :"Fetullah Gülen sana sunarken o zaman hiç sesin çıkmıyordu"deyiverdi.
Sayın Sevigen’in sözleri kimi ne kadar etkiler bilemiyorum ama bir gerçeğin altını kalınca çiziyordu.
Kemal Bey, Ekrem Bey de dahil olmak üzere elbette her CHP'li, CHP'ye genel başkan adayı olabilir’ derken aslında samimi. Herkes iyi biliyor ki mesele aday olmak değil, adaylığını ortaya koyduktan sonra başına gelecekler. Bu nedenledir ki İmamoğlu ve ekibi koltuk savaşını el altından ama açıkça yürütmeye çalışıyorlar. Tanju Özcan veya İlhan Cihaner gibi kaybedecek bir şeyi olmayanlar ise cesaretle ortaya çıkabiliyorlar.
Peki değişim hareketinin başını çektiği söylenen Ekrem İmamoğlu niye hala aday olduğunu açıklayamıyor?
Sorun burada. Ekrem bey Genel Başkan olacağım derken her şeyini yitirebilir bir anda. Bunun farkında olduğundan açık ama alttan alttan çalışmaya devam ediyor adını koymadan amacının.
Değişim amacını pekiştirmek için kurduğu site de azımsanmayacak bir destek gördü kısa sürede. Bakalım neler olur Kurultaya dek. Tabii bu işin sonu ‘Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olma meselesine de dönüşebilir.
Şu an her iki taraf da birbirini itibarsızlaştırarak koltuktan uzaklaştırma peşinde.  Bunun sonu nereye kadar gider derseniz? Hepimizin tahmin edebileceği gibi; İYİ Parti ve HDP’nin seçimlerde bağımsız hareket etmesi halinde yerel seçimlerinCHP açısındanbüyük bir kayıp olması işten bile değil.

İzmir’de konuşulması gereken çok şey var ama ne yazık ki muhalefetteki kargaşa oralara gitmemizi engelliyor.
Bugün CHP’deki “DİP Dalgası” hareketinin İzmir’de bir toplantısı olacak.
O dalga güdümlü delegeleri etkiler mi bilemem ama işleri kolay değil.
Ne derler
Her doğan gün yeni umutlara gebeymiş...