Gökay Akgün-1928 yılından bu yana eğitim alanında faaliyet gösteren Türk Eğitim Derneği (TED), Urla yerleşkesindeki kolejiyle, 2014-2015 eğitim-öğretim yılından bu yana öğrenci yetiştiriyor. Yabancı Diller Bölüm Başkanı olarak görev yapan öğretmen Berna Kurtuluş, TED Koleji'ni diğer eğitim kurumlarından ayıran özelliği, 'Köy Enstitüleri' benzetmesiyle açıklıyor.

1928 yılından bu yana eğitim alanında faaliyet gösteren Türk Eğitim Derneği (TED), Urla yerleşkesindeki kolejiyle, 2014-2015 eğitim-öğretim yılından bu yana öğrenci yetiştiriyor. Yabancı Diller Bölüm Başkanı olarak görev yapan öğretmen Berna Kurtuluş, TED Koleji'ni bize anlattı. Ancak söyleşimize başlamadan önce şöyle kısa bir giriş yapalım.

Birinci Dünya Savaşı'yla yok olan bir imparatorluktan miras topraklar, 'tebaa'nın 'millet'e dönüştürülmesiyle kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırlarını oluşturdu. Topraklar bereketli, sahipleri tam bağımsız bir devlet kurabilecek kadar azimli ve kararlıydı. Ancak onlara tebaası oldukları imparatorluktan miras kalan sadece topraklar değildi. Okuma-yazma bilmez halde ve çağın gerekliliklerinden bihaberlerdi. Yani kısacası eğitimsizlerdi. Haliyle Mustafa Kemal Atatürk'ün, koyduğu hedeflerin en önceliklisi eğitimdi. Yapılan devrimler, ancak eğitimli Türk gençleriyle korunabilir ve ilerletilebilirdi. Genç cumhuriyet, bu hedefe varmak için pek çok adım attı. İsmi sonradan Türkiye Eğitim Derneği (TED) olarak değişecek olan Türk Maarif Cemiyeti de onun öncülüğünde 31 Ocak 1928'de faaliyete geçti.
İzmir'de kısa zaman önce açılan bir eğitim kurumundan bahis açmak için tarihi meselelere değinmenin şart olmadığını düşünebilirsiniz. Ancak, o eğitim kurumunun temsilcileri misyonunu Atatürk'ün ışığında ilerleyen, düşünebilen, sorgulayan ve bilgiyi üretime dönüştürebilen öğrenciler yetiştirmek olarak belirlediyse, eğitim sisteminin geçtiği aşamaları anlamak için geriye dönüp bakmak kaçınılmaz.
Urla'da, 2014-2015 eğitim-öğretim yılında öğrenci kabul etmeye başlayan TED İzmir Koleji, sık sık değişen eğitim sisteminin içinde kalarak 'dünya vatandaşları' yetiştirmeye çalışıyor. Kolejin Yabancı Diller Bölüm Başkanı Berna Kurtuluş, yapmaya çalıştıkları işi anlatmak için, 1938'den 1954'e kadar, yoksul köylü çocuklarından yazar, düşünür, sanatçılar yaratmayı başaran Köy Enstitüleri'nin çağdaş hali olduklarını ifade ediyor. İşte kendisiyle gerçekleştirdiğimiz söyleşi:



- Bir İngilizce öğretmeniyle sohbet ettiğimize göre, söze TED Koleji'nin yabancı dil eğitimiyle başlayabiliriz.

Uzmanlık alanı İngilizce olan bir öğretmenim. Ancak TED kültürüne uygun olarak mesleğimi 'eğitimci' olarak tanımlamayı daha doğru buluyorum. Zira, burada öğrenci yetiştiriyorsanız, sadece bir branşın öğretmeni olma şansınız yok. Uzmanı olduğunuz disiplinin etrafında pek çok alana da hakim olmalısınız. Ben hem İngilizce öğretmenliği konusunda hem de diğer alanlarda sürekli öğrenmeye ve gelişmeye açık olmalıyım ki okul eğitimini tamamladığında benden ileri gidebilecek öğrencilere katkıda bulunabileyim.

- Her öğretmenin söylediklerinizi hakkını vererek uygulayabildiği bir eğitim kurumundan mezun olan başarılı öğrencilerin ezber bozması kaçınılmaz olur.

Yapmaya çalıştığımız kesinlikle bu; ezber bozmak! Kitaba, alışkanlıklara, sabit düşüncelere bağlı kalmayan, sorgulamayı bilen öğrenciler kazanmak için böyle yapmalıyız. TED Koleji'nde yabancı dil eğitimini ana sınıfında başlatıyoruz. Üstelik minik TED'liler işin başında iki yabancı dil birden öğrenmeye başlıyorlar. Başka diller öğrenmeye 'tecrübeli' olanlara nazaran daha meyilli olan körpe beyinlerin İngilizce ve İspanyolca düşünmesini öğrenerek eğitim hayatına adım atmalarını sağlamaya çalışıyoruz.

- Yabancı dil eğitimi için, yaş büyüdükçe geç kalındığını mı düşünüyorsunuz?

Bir şeyler öğrenmek ve öğretmek için geç kalmak olanaksız fakat daha önce yapabilecekken niye bekleyelim ki? Devlet okullarında ilköğretim 4'üncü sınıfta başlayan yabancı dil eğitimi, dil bilgisi ağırlıklı. Bizim yaptığımızsa o dilde düşünmeyi öğretmek. Yani biz ilk yapılması gerekeni, en uygun dönemde yapıyoruz.

- Anadilini konuşmaya başlayalı pek uzun zaman geçmemiş öğrenciler, hem başka iki dilde düşünmeyi öğrenip hem de diğer dersleri görünce zorlanmıyorlar mı?

Derslerin tamamı birbiriyle ilişkili ve uyumlu olursa zorlanmaları için hiçbir neden yok. Yabancı dil eğitiminde belli kalıpların dışına çıkmak oldukça kolay. Dil bilgisi kurallarına yoğunlaşmadan hareket ederseniz, vermek istediğiniz bilgileri yabancı dille harmanlayarak sunabilirsiniz. Bu da daha verimli ve eğlenceli bir öğrenme sürecini beraberinde getirir.

- Hem eğlenip hem öğrenmek her öğrencinin ilk isteğidir herhalde. Bunu sağlamak için diğer dersleri yabancı dille harmanlamanın dışında neler yapıyorsunuz?

Bizim amacımız, ulusal ve evrensel kültürleri sentezlemiş, yüksek ahlaklı, yüksek nitelikli, bilgiyi üretime dönüştürme yeteneğine sahip dünya vatandaşları yetiştirmek. Bu özellikleri taşıyan bireyin elbette hem eğlenmeyi hem de öğrenmeyi bilmesi gerekir. Bu nedenle teorik eğitimle kalmıyoruz. Mesela her öğrencimiz, kendi seçtiği bir çalgıyı çalmayı öğreniyor. Her kültürden eserler okuyor ve ezberci sorularla karşı karşıya kalmadığı için eserin bir parçası olmayı öğreniyor. Hayal kurmayı ve kurduğu hayali anlatabilmeyi öğreniyor. Durum böyle olunca da, Mustafa Kemal Atatürk'ün aydınlattığı yolda ilerleyen donanımlı bireyler yetişiyor.



- Köy Enstitüleri ile bugünün TED Kolejleri arasında farklı çağda olmanın dışında bir fark daha var; daha fazla maddi olanağa sahip olan çocuklar, bu eğitimi alma konusunda biraz daha şanslı.

Doğru, biri devletin eğitim politikasıyla oluşturuldu diğeriyse bir sivil inisiyatif. Ancak bunu söylemekle kalmamak lazım. Türk Eğitim Derneği, maddi olanakları kısıtlı ailenin gelecek vadeden çocuklarına da burslu olarak eğitim sağlıyor. Üstelik, bu burs konusunda da ezber bozmaya gayret ediyor ve sınavı geçerek TED bursu almaya hak kazanan öğrencilere üniversite hayatının sonuna kadar destek veriyor. Bunun adına 'Tam Eğitim Bursu' diyoruz. Şu anda TED İzmir Koleji'nde burslu olarak eğitim gören 11 'Meşale' var. Onlar, TED kültüründe yetişerek karanlığın üstüne giden meşaleler olacaklar. Ayrıca TED, okulu bulunmayan bölgelerde de yurtlar açarak eğitime katkı veriyor.

- Çevre okulların öğrencileriyle ortak çalışmalar yapıyor musunuz?

Elbette yapıyoruz. Burs kazanamamış öğrencileri de buradaki olanaklardan mahrum bırakmamak için çabalıyoruz. Urla'daki devlet okullarıyla birlikte hareket ediyoruz. TED Genel Merkezi ve Amerikan Büyükelçiliği'nin ortak bir projesi kapsamında TED İzmir Koleji'nde uygulanan TYLE projesi kapsamında Urla'daki devlet okullarından haftada iki gün gelip burada derslerimize katılan öğrenciler var. Okulumuzun öğrencileriyle birlikte öğrenmeye ve gelişmeye devam ediyorlar.

- 'Dünya vatandaşı' söylemi oldukça iddialı. Çevre okullarla olduğu gibi yurt dışındaki eğitim kurumlarıyla da bağlantınız var mı?

Bir sınav yapıyoruz ve belirlenen kontenjan kadar başarılı öğrencimizi Kanada'ya gönderiyoruz. Öğrencilerimiz orada, Milli Eğitim Bakanlığı'nın müfredatına da uygun eğitim alıyorlar ve sene kaybı yaşamıyorlar. Böylelikle kendi kültürleriyle başka kültürleri sentezlemeyi öğreniyorlar. Yabancı dil anlamında büyük avantaj elde ediyorlar. Başarı gösterme durumunda hem Kanada'daki okuldan hem de TED Koleji'nden diploma alabiliyorlar. Bu, onlara Kanada vatandaşı olmanın da yolunu açıyor.
 
- Kanada'daki öğrencilerin yaşayışına şahit olmadım ama bu yerleşkeye bakınca çalgı kursundan çıkıp spor salonuna giren, birçok sosyal olanaktan art arda faydalanan 'TED vatandaşları' görüyorum.

Eğitim politikamızın tamamlayıcı unsurlarından biri de öğrencilerimize sağladığımız sosyal olanaklar. 15 bin 46 metrekarelik arazi üzerinde 14 bin 573 metrekare kapalı alana ve 3 bin 560 metrekare açık oyun alanlarına sahibiz. Müzik kayıt stüdyomuz, cam, heykel, seramik atölyesi, drama salonu, müzik prova odaları, robot tasarım atölyemiz var. Kapalı spor salonumuz ve kapalı yüzme havuzumuz da öğrenciler tarafından kullanılabiliyor.

- Teknolojiden ne kadar faydalanıyorsunuz?

Bu anlamda kendimizi giderek üst seviyelere çıkarmaya çalışıyoruz. Teknoloji bu çağın en önemli ihtiyacı ve gerçeği. Ondan uzak durarak çağı yakalayamazsınız. Öğrencilerimizi, teknolojiyi ilgi alanları doğrultusunda kullanmaları için yönlendiriyoruz. İnternet sayesinde bilgiye çabucak ulaşabilmenin, araştırmacılığı azalttığı yönünde eleştiri ve tespitler var. Bu durumu tersine döndürebilmek için topluma sorgulamayı ve düşünmeyi esas alan bireyler kazandırmalıyız. Bu iki temeli hayatına yerleştiren bir birey, araştıran yapısından bir şey kaybetmez ve teknolojiyi, araştırması için son derece faydalı bir araç olarak kullanır. Teknolojik donanımlı dersliklerimiz, 3D sınıfımız ve laboratuvarlarımız var. Hatta öğrencilerimize QR kodla ödev vermeye başladık. Böylece 'Ödevimi kaybettim, bu yüzden yapamadım' bahanesini ellerinden aldık. Eğer TED Koleji'nde eğitim alıyorlarsa, daha iyi bahaneler üretebilmeliler!

- Öğrenciler mezun olup hayata atıldıklarında, pek çok alanda tahmin edemeyecekleri bir sürü zorlukla karşı karşıya kalacaklar. Onları bu duruma hazırlamak için neler yapıyorsunuz?

Öğrencilerimizle sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın sorunlarını tartışıyoruz. Bu sorunların hangi nedenlerden kaynaklandığını, tarihi gerçekler ışığında tespit etmelerini sağlıyor, sorunların yol açtığı sıkıntıları tahlil ettiklerini görüyor ve buldukları çözümleri hep birlikte değerlendiriyoruz. Buna alışkın olurlarsa, gelecekte karşı karşıya kalmaları muhtemel sıkıntıların üstesinden çok daha rahat gelirler. Hem kendileri hem de çevreleri için, hayat mücadelesi vermek kolaylaşır. Toplumumuzda özgüveni yüksek ama egosu düşük, hayatının her anında gelişime açık, çözüm odaklı düşünme yetisini kazanmış, araştıran, başarıya inanan ve çağı yakalayabilen birey sayısını ne kadar artırabilirsek, geleceğimizi o kadar garanti altına almış oluruz.