Geçen hafta Cumhuriyetin 94. yaşı kutlandı. Geriye doğru baktığımızda tek parti dönemi, çok partili hayata geçiş, umutlar ve kaygılarla, askeri darbelerle geçen, bir türlü demokrasinin hayata geçmediği 94 yıl.
Bugün demokrasinin umudundan dahi uzaklaştık. Cumhuriyet tarihinde dönem dönem demokrasi umudunun yeşerdiği zamanlar da oldu. Bunun en sonuncusu bana göre 7 Haziran 2015 seçimleriydi. Ancak bu çok uzun sürmedi, seçimin sonrasında, hükümetin kurdurulmaması, 1 Kasım'da yinelenen seçimlerle yeniden tek partiye mahkumiyet, ardından Meclisin dokunulmazlıkları kaldırma harakiri hareketi ve sonunda 15 Temmuz 2016'da bir kez daha darbeyle karşı karşıya gelen bir 'Cumhuriyet'ten söz ediyorum. Şimdi darbe girişimi gerekçesiyle 15-16 aydan beri OHAL rejimi uygulanıyor. Darbecilerin kapatmaya başaramadıkları TBMM etkisiz, iktidar partisi başkanının plan ve projelerinin onay mercii haline getirilmiş durumda. Yargının bağımsızlığının esamesi dahi yok artık. Meclisin 3. büyük partisi HDP'nin eş genel başkanları bir yıldan beri tutuklu. Ana muhalefet partisi CHP'nin 1 milletvekili ile HDP'nin çok sayıda milletvekili, belediye başkanı, belediye meclis üyesi, parti yöneticisi yargılanmadan cezaevinde. Bitmedi, gazeteciler, yazarlar, insan hakları savunucuları, avukatlar velhasıl muhalefet eden herkes; işinden edilme, açlığa mahkûm edilme, tutuklanma tehdidi ile karşı karşıya. Haklarında soruşturma dahi açılmadan KHK ile kamudan ihraç edilenlerin sayısı yüzbinlere ulaştı. Hak arama özgürlüğü ve hukuk güvenliği diye bir şey yok artık.
Cumhuriyetin 94. yaşı kutlanırken, tutarsız hayal mahsulü iddialarla açılan Cumhuriyet Gazetesi davasında Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, muhabir Ahmet Şık ve muhasebe çalışanı Emre İper ile Ahmet Kemal Aydoğdu'nun yine tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Yine o günlerde Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala anlamlandırılması çok güç suçlamalarla tutuklandı. Oysa Osman Kavala'nın; hak ve özgürlüklerin istisnasız uygulandığı, barış içinde demokratik bir Türkiye için çabalayan bir 'sivil' insan olduğunu dünya alem bilir. Kavala soruşturması üzerinden, Mayıs-Haziran/2013'te yaşanan kentin ağacına, tarihine, kültürüne, havasına, kısacası yaşamına sahip çıkma, daha fazla özgürlük, daha fazla eşitlik, daha fazla demokrasi talepli, demokratik protesto hakkının kullanılması niteliğindeki Gezi Eylemleri terör faaliyeti olarak yargılanmak isteniyor. Osman Kavala'nın eşi Prof.Dr.Ayşe Buğra, "Tutuklama kararı ile yitirdiğimiz yegane şey Osman Kavala'nın özgürlüğü değil, aynı zamanda demokrasi, barış ve hukukun üstünlüğüne dair umutlarımızdır" diyor.

Cumhuriyetle yıkılan "tek adam yönetimi", 94 yıl sonra adım adım geri getiriliyor, 2019'da yapılacak seçimler sonucunda tüm kurumlarıyla yerleştirilmek isteniyor. Cumhuriyeti kuranlar görevlerini yaptılar, sonraki kuşaklar cumhuriyeti demokratikleştiremedi ve geldiğimiz nokta burası.
Cumhuriyet kutlamaları çok güzel ama, tek başına kutlama yetmez. Cumhuriyeti gerçek anlamda yaşatmak istiyorsak, ona demokrasi aşısı yapmamız gerekiyor, buna hava kadar, su kadar ihtiyacımız var.