Değerli okurlarım, bir köşe yazarının kısa da olsa bir aranın ertesinde kaleme sarılıp yazı yazması hiç de kolay değildir. Yazmamak insanı körleştirmez elbette, ancak yazı yazmayacağı düşüncesi, onu gündemi takipten alıkoyar. Diğer taraftan kısa aralar yararlıdır da. Kendini gündem karmaşasının uzağına taşıma imkanına kavuşur yazar. Uzaktan ve farklı açılardan olaylara bakabilme fırsatı doğar.
Ben de bu yazımda öyle yapmaya çalışacağım. Birkaç haftalık bir aranın ardından ilk yazım bu. İznim tarihsel bir döneme denk geldi. 11 Temmuz tarihli yazımı yazdığım Türkiye ile bugünkü Türkiye aynı değil. Türk siyasetinde bir miladın yaşandığı konusunda aşağı yukarı herkes hemfikir... Bu yazımda darbe girişimi ve sonrası ile ilgili temel düşünce ve endişelerimi kısa notlar halinde sizlerle paylaşacağım.

* * *

1. Fethullahçı darbe girişimi ile mücadele sadece bir demokrasi mücadelesi değil. Bu gücün arkasındaki emperyalist kümelenmeye bakılacak olursa aynı zamanda bir bağımsızlık mücadelesi.
2. Emperyalizm ile mücadele öyle basit bir mücadele değil. Emperyalizm, etkisini tek bir güce yaslanarak kurmaz. Bir taşeron ile mücadele ederken, diğerlerinin değirmenine su taşımamak lazım.
3. FETÖ ile mücadele etmek elbette demokrasi için gerekli. Ancak, mücadele ediliş biçimi yeni bir antidemokratik sürece yol açmamalı. At izinin it izine karışma riski var.
4. İt izinin de at izine karışma riski var. FETÖ karşıtı mitinglerde birçok FETÖ'cünün kamufle olabilmek için boy gösterdiği söyleniyor. Bu durum örgütün takiyyeci kimliğine de uygun.
5. Fethullahçı darbe girişimi herkese laikliğin demokrasi açısından önemini bir kez daha hatırlattı. Demokrasi ve laiklik ile özgürlük arasındaki iç bağlantıları fark etmeliyiz.
6. Hukukun üstünlüğünün neden önemli olduğunu bir kez daha gördük. Ne FETÖ'nün yargısı ne de siyasal iktidarların yargısı... Bağımsız yargı!
7. FETÖ ile mücadele ordunun yıpratıldığı bir sürece dönüşmemeli. Türkiye sadece FETÖ terörüyle değil, PKK, IŞİD gibi terör örgütleriyle de mücadele etmek zorunda. Bu mücadele yıpratılmış bir orduyla yapılamaz. Ordusuz bağımsız kalınamaz.
8. FETÖ ile on yıllar boyunca aynı yolda yürüyenler; onun bu kadar büyük ve profesyonel bir yapıya dönüşmesine destek olup da şimdilerde ona söven siyasetçiler ne olacak? Bu kişiler sütten çıkmış ak kaşıklar mıdır?
9. Bir şeyle mücadele ederken, onun antitezini doğru ortaya koymak lazımdır. Kişinin iradesine ipotek koyarak yükselen her hareketin antitezi, Türkiye bağlamında Atatürkçülüktür.