Ülkemizin 3. büyük şehri İzmir'de yaklaşık olarak 4 milyon kişi yaşıyor. İzmir yaklaşık 12.000 kilometrekare alan kaplıyor. Ancak bize göre çok büyük olan İzmir de küçüktür. Geçen yıl üzerine bir sonda indirilen 67P/Churyumov–Gerasimenko adlı kuyrukluyıldızı İzmir Körfezi'ne koyabilsek resimdeki gibi görünürdü. Bu kaya ve buzdan oluşmuş güneş sisteminin küçük üyesi bile bize göre oldukça büyüktür.

Bizlere göre gezegenimiz oldukça büyük bir yer gibi görünüyor. Ekvatorda, Dünya'nın çevresi 40.075 km.dir. Dünya'da bildiğimiz tüm yaşamlar var. Bu Açık Mavi Nokta'da 8.7 milyon tür ve yaklaşık 7 milyar insan yaşamaktadır.

Jüpiter'in Büyük Kırmızı Lekesi, yüzlerce yıldır var olan muazzam bir fırtına sistemidir. 20.000 km uzunluğunda ve 12.000 km genişliğindedir. Böyle bir fırtına yeryüzünde olsaydı, tüm gezegenimiz mahvolurdu. Jüpiter'in içine 1.300 tane Dünya sığabilir ve bu leke 2 ya da 3 tane Dünya'yı içine alabilecek kadar büyüktür.

Güneş parlamaları muhteşem ve şiddetli olaylardır. Genellikle "güneş fırtınaları" olarak adlandırılan bu parlamalar, bir milyondan fazla 100 megaton hidrojen bombasına eşdeğer enerji salabilir. Güneş ve Dünya'nın karşılaştırması fotoğrafta görülebilir. Bu biçimde atılan madde Güneş'ten her yöne atılır ve yaklaşık 150 milyon km uzakta Dünya bundan aşırı biçimde etkilenmez.


VY Canis Majoris adlı yıldız, gökadamızın bilinen en büyük yıldızlarından biridir. Yaklaşık 200 yıl önce keşfedilmiştir. Bu yıldız o kadar büyüktür ki, Güneş sistemimizin merkezine koysak, en dış kısmı Jüpiter'in yörüngesinin ötesine kadar uzanır.

OJ287, bilinen evrendeki en büyük kara deliklerden biridir. Güneş sistemimizin merkezine koysak, olay ufku hemen hemen Güneş Sistemindeki her şeyi içine alırdı. Tüm gezegenler, asteroid kuşağı ve Dünya. Bu muazzam kara deliğin 18 milyar Güneş kütlesi olduğu tahmin ediliyor.

IC 1101 adlı gökada, gözlenebilir evrende şimdiye kadar bulunmuş en büyük tek gökadadır. Bizden neredeyse bir milyar ışıkyılı uzaklıkta bulunur. En uzak yeri, çekirdeğinden yaklaşık 2 milyon ışık yılı uzakta bulunmaktadır. Başka bir deyişle çapı 4 milyon ışıkyılı kadardır. Yaklaşık 100 trilyon yıldız kütlesindedir. Samanyolu gökadasının çapı yalnızca 100.000 ışıkyılıdır ve IC 1101 ondan 2.000 kat daha büyüktür. Samanyolu gökadasının bulunduğu yere konsa, Magellan bulutlarını, Andromeda gökadasını, Triangulum gökadasını ve bunların arasındaki tüm uzayı içine alabilirdi. Samanyolu bu gökadanın yanında, Dünya'nın Güneş'in yanında kaldığı gibi küçük görünür.


Evrenin 13,8 milyar ışıkyılı boyutlarında olduğu düşünülüyor. Aslında bu gözlenen evrenden hesaplanan bir boyut. Gerçekte, biraz daha büyük, yani 93 milyar ışıkyılı kadar olabileceği tahmin ediliyor. Bunun ötesini göremiyor olmamız, orada bir şeyler olmadığı anlamına gelmiyor. Yalnızca biz gözleyemediğimiz için ne olduğunu bilemiyoruz.

Yıllarca evrendeki en eski cisimleri bulmak için çalışan bir Caltech araştırma ekibi, şimdiye kadar bulunmuş en uzak galaksiyi belirlediklerini duyurdu. Astrophysical Journal Letter adlı dergide 28 Ağustos 2015'te yayınlanan makalelerinde, araştırmacılar EGS8p7 adı verilen, 13,2 milyardan daha yaşlı bu gökadayı anlattılar. Evrenin kendisi yaklaşık 13,8 milyar yaşındadır.

Hawaii'de bulunan Keck Gözlemevi'nde, araştırmacılar kızılötesi araştırmalarında kullanılan MOSFIRE adlı çoklu nesne tayfçekerini kullanarak kırmızıya kayma miktarını belirlemek için gökadanın tayfsal çözümlemesini yaptılar. Kırmızıya kayma Doppler etkisi denilen bir olaydır ve bir ambulans sireninin, araç geçerken adım adım pesleşmesine neden olur. Gök cisimlerinde ise "esneyen", ses yerine ışıktır. Ses tonunda azalma yerine, ışık gerçek renginden daha kırmızı dalga boylarına kayma gösterir.

Kırmızıya kayma, geleneksel olarak gökadalara olan uzaklığı ölçmek için kullanılır. Ancak evrenin en uzaktaki ve dolayısıyla en eski nesnelerine bakarken bu miktarı belirlemek zordur. Büyük Patlama'nın hemen sonrasında, evren yüklü parçacıklar -elektronlar ve protonlar- ve ışık (fotonlar) çorbasıydı. Büyük Patlama'dan 380.000 yıl sonra, evren serbest elektronlar ve protonlar, evreni dolduran nötr hidrojen atomları haline geldi. Ortam ışığın evrenin içinden geçmesine izin verecek kadar soğumuştu. Daha sonra, evren sadece 1,5 milyar ila bir milyar yıl yaşlandığında, ilk gökadalar oluşmuştur. Yapılan çalışmada, bu gökadanın bu kadar uzaktan görülebilmesi için, çok sıcak ve parlak yıldızlara sahip olması gerektiği ortaya konmuştur. Bu gökadanın kırmızıya kayma miktarı 8,68'dir. Ondan önce bilnen en uzak gökadanın kırmızıya kayma miktarı 7,73 idi. Bu değerler, ışıkhızının katlarıdır. Belki de daha uzakta bulunan gökadaları, sönük oldukları için göremiyor olabiliriz.

Önümüzdeki yıllarda James Webb Teleskobu kullanılmaya başlandığında, çok daha uzak cisimleri gözleyebilmek mümkün olacaktır.

Kaynak: http://www.nasa.gov/