Sinemayı sever misiniz? Ama durun durun, soruyu galiba yanlış sormuş olmalıyım doğrusu sinemayı değil de sinemada film seyretmeyi sever misiniz olmalıydı. Söylememe gerek yok; yakın zamanlara kadar sinema salonları şehirlerde önemli yerleri  kapsıyordu. İstanbul'da Beyoğlu, Ankara'da Kızılay, İzmir'de Kemeraltı bu sinema salonlarının yoğunlaştığı yerlerdi. Şimdilerde bizim Karşıyaka'mızda sinema salonu bile kalmadı sayabiliriz. Anımsıyorum Elif Sineması'nda "Doktor Jivago" filmi oynayacaktı, bilet bulabilmek için araya tanıdıklarımızı sokup sonuç alabilmiştik. Yazlık sinemalardaki keyiflerimiz ise ayrı bir yazı konusu olacak kadar unutulmazdır.
Ama galiba ben sözümü fazlaca uzatmış oluyorum. Oysa benim amacım şu üç gün önceki Pazar akşamı TV'nin bir sinema kanalında seyrettiğim "The Grapes Of Wrath" adlı  kült filmden söz etmekti. Aslında film hakkında bilgi sahibiydim. Her şeyden önce John Steinbeck'in Türkçeye "Gazap Üzümleri" adıyla çevrilen kitabını çok zaman önce okumuş ve olağanüstü etkilenmiştim.
Doğrusu bu ya filmi geçmiş günlerde zaman zaman parçalı olarak izlemiş ve oldukça hoşlanmıştım. Ancak nedense inanın bütün olarak izleyebilme şansını yakalayamamıştım. Filmin uzunluğu bu izlenme şansını bir ölçüde daraltmış olmalıydı.
Bu kere işte o Pazar gecesi; evde herkes uyumaya gitmişti saat gece 12.00'yi geçmekteydi, ekranın başına kilitlendim. John Ford'un 1940 yılında yönetmenliğini yaptığı iki buçuk saatlik filmi izlemeye başladım. İyi ki de bu kararı vermişim. İnanın başından sonuna yerimden kalkmaksızın adeta büyülenmiş gibi özellikle Tom Joad'ı (Henri Fonda) ve annesi "Ma Joad" rolündeki Jane Darwell'i seyretmeye doyamadım. Yo haksızlık yapmayayım; filmin tüm oyuncuları ve belki de ikincil rollerde olanlar bile unutulmaz bir şov havası içinde akıl almaz ölçüde başarılıydılar.
Dönem 1929'daki büyük ekonomik yıkımın yaşandığı ve kapitalist sistemin çökme noktasına geldiği dönemdir. Sosyal devlet anlayışının henüz oluşmadığı ve bir ölçüde devlet otoritesinin görülmediği bir ortam yaşanmaktadır. Yıllarca kullanıp yaşadıkları topraklardan koparılırcasına çıkmak zorunda bırakılan, tarlalarını terk etmek bir yana evleri de yakılıp yıkılan "Joad" ailesinin öyküsüdür filmde anlatılanlar.
Düşünün bir kez; küçücük bir kır evinde başlayıp ABD'de Oklahoma'dan California'ya kadar 2000 kilometreyi aşkın bir yol boyunca sekiz on kişilik bir grubun külüstür bir kamyonette yaptıkları maceralı yolculuğu gözünüzün önünde canlandırın. O dar çerçevedeki insanların birbirleri ile olan ilişkilerini, yaşama olan bağlılıklarını sizler de duygulayın. İşte bu çerçeve içerisinde başarıyı yalnızca Tom Joad ve annesi Ma Joad'a bağlamak haksızlık sayılmalı.
Aslında filmde alt yapısı sağlam bir ailenin başından geçenleri dramatik ölçüler içinde izlemekteyiz. Bu sağlam aile yapısı içinde en önemli rol anne "Ma Joad" tarafından kotarılmaktadır. Oğlu Tom'un özel durumu (Tom, şartlı salıverilme ile serbest kalmıştır.) ile yakından ilgilenen "Ma", onu yeni bir suç işleme ortamından olabildiğince uzak tutabilme çabası içerisindedir. Bu çabasının yanında ailenin dağılmasını önlemek için de uğraş vermektedir. Bu çabalarında ne ölçüde başarılı olabilecektir? Gerçekten, bu uzun göç sırasında yaşananlar günümüz insanları için belki de inanılmaz ve içimizi sızlatacak olaylarla doludur.
Zaman zaman; oğulun isyankâr tavırlarıyla annenin onu frenleyici konuşmaları filmin en ilginç yönlerinden biri sayılmalı. Bir yanda Tom'da gençliğin verdiği tepkici konuşmalar öte yanda Ma'nın yaşından ve deneyimlerinden kaynaklanan öğütler. Bu diyalogların filme önemli vurgular yaptığı akıldan çıkarılmamalıdır. İşte bakın; bu diyaloglar sırasında kendisine nasıl olup da sakin kalabildiğini soran oğluna verdiği yanıtı ben aklımdan çıkaramıyorum: "Kadınlar nehir gibidir".
Her şeye karşın ben; 1940'ların Amerika'sında solculuğu ciddi biçimde gündeme getiren bu filmin çevrilmesine kolayca inanamayanlardanım. Nitekim John Steinbeck zaten mimlidir, ardından filmin yönetmeni John Ford da "Amerika Karşıtı Çalışmalar Komitesi'nin radarına takıldı. Ayrıca filmin gösterimi, ABD'nin bir çok eyaletinde yasaklandı.
Esenlikle kalınız...